41,9749$% 0,24
48,8126€% 0,44
5.433,36%-2,01
9.378,00%-2,24
37.397,00%-2,24
10.924,66%-0,16
02:00
25 Ekim 2025 Cumartesi
Son zamanlarda gerçekleştirilen çığır açıcı bir deney, malzeme biliminde yeni bir dönemin kapılarını aralıyor. Araştırmacılar, yaklaşık 40 nanometre kalınlığındaki platin levhayı, gelişmiş elektron mikroskopları kullanarak saniyede 200 kez esnetti. Bu ölçekteki esneme sırasında, metalde ortaya çıkan ve sıkça görülen “yorulma çatlakları”nın oluşumu ve gelişimi detaylı şekilde gözlemlendi. İlginç bir şekilde, deney sırasında oluşan bir çatlağın yalnızca 40 dakika içinde kendiliğinden kapanmaya başladığı ve ardından farklı bir yönünde yeniden çatladığı fark edildi. Bu olay, malzemelerin kendini onarma kapasitesine dair yeni umutları beraberinde getiriyor.

Sandia Ulusal Laboratuvarları’ndan malzeme bilimci Brad Boyce, yaşananları şöyle değerlendirdi: “Bunu ilk elden izlemek gerçekten hayret vericiydi. Bu olay, malzemelerin mikro ölçekte kendilerini iyileştirebileceklerine dair önemli bir kanıt sunuyor.” Boyce, sözlerine ek olarak, “Bu durum, normalde beklenmeyen ve tamamen sürpriz sayılabilecek bir gelişme. Doğru koşullarda, metallerin inanılmaz bir şekilde kendilerini yenileme yeteneğine sahip olduklarını gösteriyor.” diyerek düşüncelerini ifade etti.
Bu gözlemler, daha önce hiç gözlemlenmemiş olsa da, bilim dünyasında büyük yankı uyandırdı. Texas A&M Üniversitesi’nden Prof. Dr. Michael Demkowicz ise 2013 yılında yaptığı çalışmada, metal malzemelerin kendi kendini iyileştirme potansiyeline ilişkin teorik bir temel atmıştı. Güncel araştırmada, gelişmiş bilgisayar modelleri kullanılarak, Demkowicz’in yıllar önce ortaya attığı bu teori, deneysel verilerle birebir uyum içinde olduğunu gösterdi. Böylece, metal malzemelerin kendini onarma yeteneğine sahip olma fikri, bilimsel bir gerçeklik olarak ortaya çıktı.
Bu kendini onarma sürecinin oda sıcaklığında gerçekleşmesi, bilim insanlarının ilgisini çekti. Çünkü genellikle metallerin şekil değiştirme ve iyileşme süreçleri yüksek sıcaklıklar altında gerçekleşir. Ancak, bu deney, vakum ortamında yapıldığı için, normal hava koşullarında da aynısının gözlemlenip gözlemlenemeyeceği henüz bilinmiyor. Bu durum, teknolojik uygulamalarda yeni kapılar aralayabilir.
Bilim insanları, bu olayın “soğuk kaynak” (cold welding) gibi süreçlerle ilişkili olabileceğini düşünüyor. Normalde, metal yüzeyleri arasında bulunan ince hava tabakaları veya kirler, bu tür birleşmeleri engeller. Ancak vakum ortamında, metal atomları yeterince yakınlaşırsa, yüzeylerin adeta kaynaşabileceği öngörülüyor. Bu keşif, malzeme mühendisliğinde devrim yaratabilir ve yeni nesil dayanıklı, kendini onaran yapılar tasarlamaya yönelik çalışmaların önünü açabilir.
Demkowicz, bu bulgunun, araştırmacıların malzemelerin davranışlarını yeni açılardan düşünmesine neden olacağını belirterek, “Umarım bu gelişme, yeni mühendislik yaklaşımlarını teşvik eder ve malzeme tasarımında sürdürülebilir çözümler sunar,” ifadelerini kullandı.
Son olarak, kendini onaran metaller sayesinde, köprüler, telefonlar ve diğer altyapı unsarlarının bakım ve onarım maliyetleri önemli ölçüde azalabilir. Bu teknolojinin gelişmesi, hem ekonomik hem de çevresel açıdan büyük avantajlar sağlayabilir. İnsanlık, bu yeni keşif sayesinde, teknolojik altyapısını daha dayanıklı ve sürdürülebilir hale getirme yolunda önemli bir adım atmış oluyor.