41,9404$% 0,35
48,7934€% 0,67
5.544,31%-0,50
9.593,00%-0,02
38.255,00%-0,02
10.941,79%3,14
02:00
25 Ekim 2025 Cumartesi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca sürdürülen soruşturma kapsamında, çıkış noktası Ekrem İmamoğlu liderliğindeki çıkar amaçlı suç örgütüne yönelik yapılan çalışmalar genişliyor. Yapılan yeni operasyonlar, özellikle ‘İstanbul Senin’ mobil uygulamasında gerçekleşen veri sızıntısı iddialarını kapsamaktadır. Bu uygulama üzerinden yaklaşık 4,7 milyon kullanıcının kişisel ve konum bilgilerinin yabancı ülkelere sızdırıldığı ve 3,7 milyon kullanıcının verisinin ‘dark web’de satışa çıkarıldığı tespit edilmiştir.

İşbu süreçte, aynı zamanda, “İBB Hanem” isimli uygulamada bulunan yaklaşık 11 milyon vatandaşın sandık verilerinin yetkisiz şekilde dış sistemlere aktarılması ortaya çıktı. Bu çerçevede, uygulamaları yöneten ve örgütün etkin figürleriyle ilişkilendirilen 13 şüpheli ile, firari örgüt yöneticisi Murat Gülibrahimoğlu’nun şirketlerine sahte fatura düzenleyen 2 şahıs olmak üzere toplam 15 kişi hakkında çeşitli suçlamalarla gözaltı işlemleri gerçekleştirildi.

Ses Kayıtlarının Çözülmesi ve Teknik Bulgular
Soruşturma dosyasına daha önceden girmiş ve medyaya yansıyan önemli bir ses kaydına göre, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sözcüsü Murat Ongun ve Kültür A.Ş. Genel Müdürü Serdal Taşkın’ın katıldığı bir toplantıya ait olduğu iddia edilen kayıt, detaylı çözümlemesiyle dikkat çekiyor. Ses kaydında, dijital reklamcılık faaliyetlerinde kullanılan yöntemler ve altyapılar detaylıca anlatılıyor. Bu bilgiler, belediyenin dijital reklam kampanyalarında ‘programatik satın alma’ sisteminin nasıl uygulandığını ortaya koyuyor.
Sistem ve Veri Toplama Yöntemleri
Sunumlar sırasında, Adform adlı dijital reklam altyapısının ‘benzersiz hedefleme’ kapasitesinden bahsedildi. Bu sistemin diğer platformlardan farklı olarak, alt alan adı (subdomain) hedeflemesi yapabildiği ve belirli internet sayfalarına giren kullanıcıların verilerinin bu yolla toplanabildiği belirtildi. Ayrıca, ‘Limon kampanyası’ adını taşıyan örnek uygulama üzerinden, olumsuz içeriklerin yer aldığı sitelerde özel reklamların yerleştirildiği ve bu reklamların ‘impression X’ kodlarıyla kullanıcıların hareket ettirildiği anlatıldı. Bu sayede kullanıcıların tarayıcı geçmişi, konum bilgisi ve etkileşim verileri sistematik biçimde kaydedildi.

Gizli Veri Toplama ve Yöntemler
Sunumu yapan yetkililer, şu ifadeleri kullandı: ‘İlgili sayfaya farklı bir reklamla girip, arka planda yerleştirilen izleme kodlarıyla kullanıcı verisi toplayabiliriz. Örneğin, görsel olarak inşaat görünümlü bir reklam, kullanıcıların bilgilerini toplayabilir ve bu bilgiler bize akmaya başlar.’ Bu yöntemle, tarayıcı geçmişi, konum ve reklam etkileşimleri gibi verilerin hedeflenerek, dış sistemlerde kampanya optimizasyonu yapıldığı belirlendi.
Veri Transferi ve Uluslararası Bağlantılar
Operasyonun önemli bir sonucu, kullanıcı verilerinin yalnızca reklamlara yönelik değil, aynı zamanda siyasi kampanyalar ve seçmen analizleri amacıyla yabancı ülkelerdeki sunuculara yönlendirilmesi oldu. Farklı IP adreslerinden ve altyapılar üzerinden yapılan veri transferlerinin, uluslararası sunucu ağına aktarıldığı tespit edildi.
Dark Web ve Veri Manipülasyonu İddiaları
Verilerin ‘dark web’de satışa çıkarıldığı iddiaları, Türkiye’de Cambridge Analytica skandalını hatırlatıyor. Bu olayda da kişisel verilerin izinsiz toplanması, yabancı platformlara aktarılması ve siyasi manipülasyonda kullanılması önemli bir endişe kaynağıdır. Cambridge Analytica vakası, Facebook kullanıcılarının verilerinin analiz edilerek seçimlerde manipüle edilmesini içermekteydi ve benzer yöntemlerin İstanbul’daki olaylarda da kullanıldığı düşünülüyor.
İki Olay Arasındaki Benzerlikler
Bu soruşturma dosyası, uygulama kullanıcılarının izni olmadan kişisel verilerin toplanması ve yabancı ülkelere aktarılması konusunda, Cambridge Analytica vakasıyla paralel izler taşıyor. Ayrıca, hackerlar veya yasa dışı platformlar aracılığıyla verilerin çalındığı ve siyasi hedefler amacıyla kullanıldığı iddiaları da dikkat çekiyor. Özellikle, hukuka aykırı yollarla elde edilen verilerin, dijital algı ve politika yönetiminde kullanımı, sistematik bir manipülasyon ortaya koyuyor. Ayrıca, örgüt yöneticileri ve bağlantılı şirketlerdeki sahte faturalar yoluyla gelir akışlarının gizlenmesine ilişkin işlemler de devam etmekte.
Aksu Belediye Başkanı İsa Yıldırım, geçtiğimiz ay CHP’den istifa ederek siyasi kariyerinde yeni bir sayfa açmıştı. İlçe halkına en iyi hizmeti sunma hedefiyle bağımsız olarak göreve devam eden Yıldırım, sağlık kuruluşlarını ziyaret ederken siyasi geleceği hakkında da önemli açıklamalarda bulundu.
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun ilçedeki yeni açılışını yaptığı Aksu Aile Sağlığı Merkezi ziyareti sonrası gazetecilere konuşan Yıldırım, “AK Parti’ye geçip geçmeyeceğim konusunda net bir karar aşamasındayım” diyerek, durumu değerlendirdi. Ayrıca, “İlçe ve genel hatlar düzeyinde parti yöneticileriyle devam eden görüşmelerim var” ifadelerini kullandı.
Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:
“Asıl amacım Aksu’ya en iyi şekilde hizmet etmek. Bu hizmeti hangi siyasi çatı altında yaparsam yapayım, önemli olan halkımıza fayda sağlamak”. Yerel yönetimlerde devlet ve halk arasındaki bağı güçlendirmek istediğini belirten Yıldırım, “Belediye başkanı devletle savaşmaz” diyerek, CHP yönetimini eleştirip, devlet kurumlarıyla çatışmak yerine uyum içerisinde çalışmayı tercih ettiğini vurguladı.
Habere göre, AK Parti’ye katılma sürecinde herhangi bir özel şartın olmadığını da sözlerine ekleyen Yıldırım, “Amacımız sadece Aksu’nun sorunlarına çözüm bulmak” dedi. Ayrıca, yaşadığı siyasi dönemde Muhittin Böcek’in başarısızlıklarını eleştirip, Menderes Türel’in belediye başkanlığı döneminde yaptığı projeleri övdü.
Gazze’de yaşanan insani krizler ve devam eden çatışmalara rağmen, bölgenin kültürel yaşamını canlandırmak amacıyla uluslararası kadın sineması festivali yeniden planlanıyor. Bu etkinlik, hayatın normalleşme sinyali olarak, çeşitli ülkelerden film yapımcılarını ve sanatçıları bir araya getiriyor.
Gazze’de gerçekleştirilen ilk festivale, Tunuslu yönetmen Kaouther Ben Hania’nın yönettiği “Hind Receb’in Sesi” filmi damgasını vuracak. 26-31 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek olan etkinlik, bölgedeki kadınların yaşamını ve mücadelelerini anlatan çeşitli yapımlara ev sahipliği yapıyor. Bu festival, özellikle gösterimlerin çevrimiçi gerçekleştirilmesiyle başlamıştı; ancak ülke içi ateşkes sonrasında, film gösterimleri gerçek mekanlarda gerçekleşiyor.
Festivalin açılış filmi olan “Hind Rajab’ın Sesi”, Venedik Film Festivali’nde Büyük Jüri Ödülü’nü kazanmış önemli bir yapım. Film, 5 yaşındaki Hind Receb’in İsrail güçleri tarafından katledilmesiyle ilgili gerçek hikayeye dayanıyor. Yönetmen Hania, sosyal medya hesabında yaptığı açıklamada, “Bu festivale ev sahipliği yapmak, sinemanın bir hayatta kalma biçimi ve acıyı anlatma aracıdır” ifadelerini kullandı. Gelenekselden farklı olarak, festival daha önce çevrimiçi düzenlenirken, şimdi gerçek mekânda, canlı olarak gerçekleşiyor.
Bu yıl gerçekleşen festivalde, toplamda 28 ülkeden çeşitli belgesel, kurmaca ve kısa filmler yer alıyor. Film içerikleri, kadınların sesi, yaşam mücadelesi ve direnç noktalarını ön plana çıkarıyor.
Onursal başkan olarak görev yapan Alman yapımcı Monica Maurer, “Gazze Hastanesi” belgeseli ile tanınıyor. Jüri üyeleri arasında Faslı yönetmen Mohamed El Younsi, İtalyan aktris Jasmine Trinca, Filistinli yazar ve yönetmen Fajr Yacoub ile Cezayirli tiyatro ve sinema sanatçısı Moni Boualam bulunuyor. Ayrıca, Fransız yazar ve yönetmen Céline Sciamma, kurmaca kategorisi jürisine başkanlık ediyor.
Belgesel jürisisinde ise, Filistinli yönetmen Annemarie Jacir, Bahreynli yapımcı Bassim Al Thawadi, İtalyan yapımcı Graziella Bildesheim ile Kuveytli yönetmen Abdulaziz Al-Sayegh yer alıyor. Küba’dan jüri başkanı olan film editörü Maricet Sancristobal, uluslararası çeşitliliği temsil ediyor.
Geçmişte, Gazze’de Kırmızı Halı Film Festivali gibi etkinlikler düzenleniyordu. Filistin, dünyada sinema salonu bulunmayan ve yapımı Filistin dışında gerçekleştirilen ender ülkelerden biri olarak, kendi sinema kültürünü ve hikayelerini koruma mücadelesi veriyor. Bu nedenle, Filistin sineması, dünya sinema sahnesinde özgün ve ayrı bir yere sahip olmaya devam ediyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı’ndan uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu ve Necati Özkan’ın “casusluk” iddialarıyla ilgili başlatılan soruşturmada, ifadelerinin alınacağını duyurdu. Ayrıca, bu soruşturma kapsamında Merdan Yanardağ’ın gözaltına alındığı bilgisi de paylaşıldı.
Bugün gerçekleşen operasyonda, Merdan Yanardağ’ın sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni olduğu Tele 1 kanalına kayyum atandığı belirtildi. Başsavcılıkla yapılan açıklamada, “Şüpheli Merdan Yanardağ’ın söz ve eylemleriyle birçok kez soruşturma konusu suçlara karıştığı, kanalın fiili kullanıcısı olarak tespit edildiği” ifade edildi. Ayrıca, resmi kayıtlarda kanalı oğlu Alp Yanardağ’ın sahibi olarak gösterilse de, *yapılan incelemeler sonucu* kanalın gerçek sahibi ve kullanıcısının Yanardağ olduğu ortaya çıkarıldı.
Soruşturma kapsamındaki deliller ışığında, Merdan Yanardağ’ın çeşitli suçlara iştirak ettiği ve özellikle PKK/KCK terör örgütü üyeleriyle ortak hareket ettiği tespit edildi. Ayrıca, düzenlenen iletişim kayıtları ve yazışmalar ile yabancı ülkelerle bağlantılarının da ortaya çıkarıldığı bildirildi. Şüpheli Yanardağ’ın, seçim döneminde yabancı istihbarat servisleriyle ortaklaşa hareket ederek seçimlerin manipüle edilmesine zemin hazırladığı iddia edilmekte.
Başsavcılık, aynı zamanda, *2019 yerel seçimlerinde yanlış bilgilerin yayılması ve seçimlerin manipüle edilmesi adına yapılan faaliyetleri de dikkate alarak,* bu süreçte faaliyet gösteren kişilerle ilgili kapsamlı bir soruşturma yürüttüğünü açıkladı. Bu kapsamda, İstanbul Sulh Ceza Hakimliği tarafından alınan kararla, ABC RADYO TELEVİZYON VE DİJİTAL YAYINCILIK ANONİM ŞİRKETİ’ne kayyum atanmıştır.
Açıklamada, şüpheli Merdan Yanardağ’ın, çeşitli *adli işlemler gören terör örgütü üyeleri ve yabancı diplomatlar ile kurduğu iletişimlerin* tespit edildiği belirtiliyor. Bu iletişimlerin, *yüzlerce belge ve yazışmayla* desteklendiği ifade edilmekte. Ayrıca, Yanardağ’ın, “casusluk” suçunu işlemek ve menfaat sağlamak amacıyla faaliyet gösterdiği öne sürülüyor.
Dilerseniz, soruşturma kapsamında tutuklanan Hüseyin Gün’ün de işlem göreceği ve soruşturmanın derinleştirilerek genişletileceği açıklandı. Gün’ün de aynı zamanda, manipüle edilmek istenen seçim sürecine ilişkin faaliyetlere katıldığı kaydedildi. Ayrıca, ifadesi alınmak üzere, suç örgütü yöneticisi olduğu gerekçesiyle *gözaltına alınacak*.
Son olarak, Başsavcılıktan yapılan açıklamada, “Soruşturma, Milli İstihbarat Teşkilatı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü ile koordineli bir şekilde yürütülmekte olup, kararlılıkla devam edecektir.”
Gelişmeler oldukça güncellenecek olup, vatandaşlarımız yeni bilgilerden hızla haberdar olmak için resmi uygulamalarımızı kullanabilirler.
Büyükçekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında, sanık Ekrem İmamoğlu salonda bulunmadı. Ancak, taraflar arasında avukatlar ve müdahil temsilcileri hazır bulundu. Avukatlar, mütalaaların çıkmasını beklediklerini ve bu aşamadan sonra savunma yapacaklarını ifade etti.
Hakim, esas hakkında mütalaa için duruşma savcısına söz verdi. Savcı, dava dosyasında çeşitli eksiklerin olduğunu belirterek, özellikle teknik şartnamelere ilişkin raporların bulunmadığını, bazı imzaların kime ait olduğunun tespit edilmediğini ve bu nedenle evrakların dosyaya katılamadığını dile getirdi. Ayrıca, dosyadaki belgelerin incelenip bu eksikliklerin giderilerek, ardından mütalaanın hazırlanacağını kaydetti.
Savunma avukatı Kemal Polat, dosyanın tüm unsurlarını tamamladıklarını ve mütalaanın açıklanmasını talep ettiklerini tekrar vurguladı. Mahkeme ise, resmi evrakların eksiksiz hale getirilmeden mütalaanın hazırlanmayacağı yönünde karar verdi. Ayrıca, suçlamaya ilişkin kuvvetli delil bulunduğu, ancak eksik evraklar tamamlanmadan karar verilemeyeceği hususunda duruşma savcısının görüşlerine de yer verildi.
İmamoğlu’nun avukatları, suçlamaların hiçbir dayanağı olmadığını belirterek, sanığın beraatini istedi. Nihayetinde hakim, tüm sanıklar hakkında, ‘suça iştirak’ suçlarından beraat kararı verdi.
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, ihbar edilerek suç duyurusunda bulunulan İçişleri Bakanlığı ve sanıklar arasında Ekrem İmamoğlu da yer aldı. İddianamede, 29 Aralık 2015’te yapılan ve ‘Kültür Merkezlerindeki Personel Çalıştırılması ve Kültür Sanat Organizasyonları Hizmet Alım İşi’ diye anılan ihale sırasında suç unsurlarına değinildi. Bu süreçte, İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu ve sanıkların ise belediyede çeşitli müdür ve personel pozisyonlarında görev yaptığı belirtildi.
İddianamede, söz konusu ihalede kamu zararı oluştuğu ve söz konusu usulsüzlüklerin, kamu kaynaklarının usulsüz kullanımına yol açtığı vurgulandı. Suçlamalara göre, sanıklar, uygunsuz ve hatalı tekliflerle kamu zararına neden oldular ve bu eylemleriyle ‘ihaleye fesat karıştırma’ suçunu işlemiş oldular.
Sanıklar hakkında, üçer yıldan yedişer yıla kadar hapis cezası talep edilmiştir. Bu davanın sonucunda mahkeme, Sanıkların suçsuz oldukları kanısına vararak beraatine karar verdi. Böylece, hukuki süreç tamamlandı ve adil yargılanma ilkeleri gözetildi.