41,9599$% 0,31
48,8833€% 0,52
5.388,57%0,50
9.245,00%0,42
36.866,00%0,41
10.853,43%-0,81
02:00
01 Kasım 2025 Cumartesi
Ağrı, çoğu zaman vücudumuzun sorunları fark etmemizi sağlayan önemli bir iletişim aracıdır. Bu sinyalleri doğru şekilde anlamak, altta yatan ciddi sağlık sorunlarının ilerlemesini önlemek açısından kritik öneme sahiptir. Sık tekrarlayan baş ağrıları, yüksek tansiyon, sinüzit veya görme problemleriyle ilişkili olabilir ve bu belirtileri hafif görmek yanlış teşhislere yol açabilir.
Geçici çözümler yerine, ağrının kaynağını keşfetmek ve ona uygun müdahale etmek önemlidir. Her ağrı aynı değildir; bu nedenle, doğru teşhis ve tedavi yöntemleri, uzman hekimler tarafından belirlenmelidir. Ağrıyı sadece geçici bir rahatsızlık olarak görüp, kalıcı çözümlerden kaçmamak gerekir.
Toplumda yaygın olan yanlış inanışlardan biri, bir kere alınan ağrı kesicinin zararsız olduğu yönündedir. Oysa, bu ilaçlar vücuttaki metabolizma süreçlerini etkileyerek karaciğer, böbrek ve mide üzerindeki yükü artırabilir. Yanlış dozlar veya aşırı kullanım, organ fonksiyonlarının bozulmasına ve ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.

Ayrıca, uzun süreli veya yanlış ilaç kullanımı, organlarda toksik birikintilere yol açabilir. Bu nedenle, ağrı kesicilerin kullanımı, hekim kontrolü ve önerisi ile olmalıdır. Özellikle kronik rahatsızlıkları bulunan kişilerin, ilacı kullanmadan önce doktorlarına danışması hayati önem taşır.

Ağrılara karşı çeşitli yaşam tarzı değişiklikleri ve küçük alışkanlıklar, çözüm yolu sunabilir. Egzersiz ve esneme hareketleri kas ve eklem ağrılarını hafifletirken, yeterli su tüketimi vücudun toksinlerden arınmasına yardımcı olur. Ayrıca, doğru duruş alışkanlıkları ve stres yönetimi, hem kronik ağrıların azalmasına hem de genel sağlığın korunmasına katkı sağlar.

Unutulmamalıdır ki, vücudunuzun alarmını sadece susturmak yerine, nedenini araştırmak ve uygun şekilde müdahale etmek sağlık açısından en doğru yaklaşımdır. İki günden uzun süren veya tekrarlayan ağrılarınızda mutlaka uzman bir doktora başvurmanız gerekmektedir. Sağlıklı yaşamak, ağrıların sessiz ilerlemesine izin vermek değil, onları anlamak ve zamanında önlem almaktır.








‘Güller ve Günahlar’ ve ‘Eşref Rüya’ gibi önemli projelerde rol alan Neslihan Arslan, yeni sezon çalışmalarını ve oyunculuk tercihleriyle ilgili samimi açıklamalarda bulundu. Oynadığı karakterlerin karmaşıklığı ve hikâyedeki yerleri üzerine düşüncelerini paylaşan Arslan, özellikle zor karakterleri tercih ettiğini vurguluyor.
Yönetmen Deniz Can Çelik ile yaptığı detaylı tartışmalar sonrasında Tülay karakterine karar verdiğini anlatan oyuncu, bu kararın hikâye ile tutarlılığı ve karakterin içsel yolculuğunun kendisine uygunluğundan kaynaklandığını belirtiyor. Arslan, “Karakterin zorlu olması ve Deniz Hoca’yla yaptığımız görüşmeler sonrası içime sinmiş olması önemliydi,” dedi.
Arslan, sahip olduğu çeşitli rolleri “hikâye önemli” diyerek hikâyenin anlatım şekline göre karakter seçiminde tarafını belli ettiğini söylüyor. Kendisine yöneltilen, Tülay’ı Nimet’e benzetip benzetmediği sorusuna ise “Benzetmediklerini, en büyük ortak noktalarının kötülük yapmaları olduğunu” belirtiyor. Ona göre, insanları farklı kılan, neleri yaşadıktan sonra aynı kötülükleri yaparlarsa da o noktaya nasıl geldikleri ve onlardan ne çıkardıklarıdır.

Güçlü performans sergilemekten hoşlandığını dile getiren Arslan, “Kendime kızdığım konu yok şükür” diyerek mesleğine olan saygısını ve tutkusunu ortaya koyuyor. Oynamak istediği belirli bir rol olmadığını, kendisinin kafasına yatan her karakteri sevgiyle çalışmayı tercih ettiğini anlatıyor.

Yıllar geçtikçe mesleğine olan sevgisinin ve kendini geliştirme isteğinin sürdüğünü vurgulayan Neslihan Arslan, “Kendimden razıyım ve bugüne kendimi geliştirmeye devam ediyorum,” diyor. Bu süreçte kimi hataları olduğunu kabul ederken, ilerisi için daha da öğrenmeye devam edeceğine inanıyor.

Sosyal medyada sıkça karşılaştığı yorumlarda kendisini “çekici” bulan kişiler olduğunu belirten Arslan, güzellik ve çirkinliğin “insanın içinden gelen enerji” olduğunu savunuyor. Kendisini sevmenin ve ilgilenmenin önemli olduğunu, herkesin güzelliğinin içten geldiğine inanıyor. “Kendimle ilgilenmeyi seviyorum ve bu da bana iyi geliyor,” diyerek özbakımına verdiği önemi vurguluyor.
İlişki ve aşk konusunda ise, “İyi bir arkadaş olmadan, karşılıklı güven ve samimiyetle ilerleyen ilişkileri tercih ederim,” diyerek samimi ve güvene dayalı ilişkilerin kendisi için öncelikli olduğunu söylüyor. Aile, arkadaş ve iş ortamlarında, soru işaretleri olmadan iletişimin önemine dikkat çekerek, güvenin temel taşı olduğunu vurguluyor.
En tahammül edemediği unsurun “ısrar” olduğunu belirten Arslan, bu tutumu ciddi bir çatışma ve iletişim kopukluğu nedeni sayıyor. Hedeflerine ulaşırken sabrı ve karşı tarafın duygularını gözetmenin, onun için en önemli kırmızı çizgi olduğunu anlatıyor.
TV8 ekranlarında yayınlanan MasterChef Türkiye’nin dün akşam gerçekleşen bölümünde yarışmacılar adım adım eleme yarışına devam etti. Gün boyunca düzenlenen farklı etaplarda, yarışmacılar hem hünerlerini gösterdi hem de sıralamadaki yerlerini belirlemeye çalıştı. Konuk şef Türev Uludağ’ın özel tarifi olan “közde içli köfte ve teretür” ile başlayan ilk turda, yarışmacılar zamanla yarıştı ve en iyi tabağı hazırlamaya çalıştı.
İşte, yarışmanın sonunda en kötü performansı sergileyen ve potaya girmeye yakın olan yarışmacılar belirlendi. Birinci turda Sezer, Gizem ve Ayla’nın isimleri öne çıktı. Çeşitli değerlendirmeler neticesinde bu üç yarışmacı, ikinci tura geçmek yerine doğrudan eleme potasına dahil oldu.
İkinci etapta, şefler yarışmacılardan farklı renklerde kutular seçmelerini istedi. Bu kutularda farklı tatlar bulunuyordu: crema caramel, crema brulee ve crema catalana. Yarışmacılar, yine 45 dakika içerisinde en başarılı sunumu yapmak için yoğun bir çaba sarf etti.

Final anına gelindiğinde, finale kalan isimler Çağatay ile Onur oldu. Şeflerin yaptığı değerlendirme sonucunda, geceye veda eden isim Çağatay oldu. Bu sonuçla birlikte, haftanın elenen adayları; Barış, Ayten, Aslı, Sümmeyye, Mert, Çağlar ve Çağatay olarak belirlendi.





1983 Şubat ayının parlak soğuk sabahında, La Grande kasabasının sakinleri, sıradışı olayların gölgesinde uyanmıştı. Geceyarısına yakın bir zaman diliminde, My Wife’s Place adlı meşhur barın müdavimleri, dostça geçirilen bir akşamdan sonra dağılıyordu. Ancak sabahın ilk ışıklarıyla, barın sadık barmeni Dana DuMars’ın cansız bedeni Candy Cane Parkı’nda bulundu. Vücudunda yedi baltadan kaynaklanan izler, olayın ne denli korkutucu ve karmaşık olduğunu ortaya koyuyordu.

Her zaman birbirleriyle iç içe olan bu kasaba halkı, olayın ardından şaşkınlık ve korku içinde kaldı. Sadece birkaç saat önce birbirleriyle keyifli vakit geçiren insanlar, şimdi bir cinayetle karşı karşıyaydı ve bu durum kasabanın huzurunu derinden sarstı. O gece yaşananlar, günümüze kadar uzanan gizem ve sır perdesinin de ilk kırılma noktası oldu.




İstanbul’un Bağcılar ilçesinde, yabancı uyruklu bir ailenin ikamet ettiği iki katlı binanın bodrum katındaki dairede yaşanan mutfak tüpü patlaması sonucunda büyük bir yangın çıktı. Olayın erken fark edilmesiyle birlikte bölgeye itfaiye ve acil sağlık ekipleri sevk edildi. Patlama sırasında oluşan şiddetli sesler, mahalle sakinlerini korkuttu ve paniğe neden oldu.
Olay yerine gelen ekipler, yangını hızlıca kontrol altına alırken, patlamanın sonucunda yaralanan 3 kişi hastanelere kaldırıldı. Yaralılardan birinin durumu ağırdır ve tedavisi devam etmektedir. Dairenin büyük zarar gördüğü olayda, patlamanın sebebi araştırılıyor ve detaylı incelemeler sürüyor.
Odanın yanındaki apartmanda yaşayan Akif Kulu, panik ve korku dolu anlarını şöyle anlattı: “Yemek yaparken büyük bir patlama sesiyle irkildik. Hemen doğal gazı kapattık ve dışarı çıkıp güvenlik önlemleri aldık.” Olay sırasında, bina sakinleri büyük korku yaşarken, kimileri yangın ve patlama seslerini duyup dışarı çıkmayı başardı. Yardım etmek isteyen komşular, ilk müdahaleyi yapmaya çalıştı ve yaralılara destek olmaya gayret etti.

Patlamanın ardından bölge polisi ve güvenlik güçleri olay yerinde geniş çaplı güvenlik tedbirleri aldı. Yangın kısa sürede söndürülürken, hasar gören daire kullanılamaz hale geldi. İhtimaller üzerinde durulurken, olayla ilgili soruşturma devam etmekte.


