41,5514$% 0,71
48,6484€% 1,00
5.177,68%1,02
8.427,00%0,31
33.606,00%0,31
11.151,20%-1,99
Telefonum çaldığında, çıkmak üzereyken gelen aramada bir öğretmen arkadaşım, “Neler alabileceğimiz konusunda önerilerin nedir?” diye sordu. Bu soru beni biraz şaşırttı çünkü görme engelli bireyler için kırtasiye malzemeleri ve ihtiyaçlar hakkında başlangıçta net bir bilgiye sahip değildim. Öğrencilerin ihtiyaçlarına uygun malzemeleri belirlemek, her ders ve konuya göre farklılık gösterebileceği için karmaşık bir süreç olduğunu fark ettim. Ancak temel ihtiyaçlar konusunda yardımcı olabileceğimi söyledim. Arkadaşım, “Hocam, bayağı farklı bir bakış açısı” diyerek hayretle karşılık verdi.
Bir zamanlar Diyalog Müzesi’nde genç görme engellilerle çalışırken, onların günlük yaşam tecrübelerinden ziyade, nasıl öğrendiklerini de tartışma fırsatı bulduk. Örneğin, bana bir saat gösterdiler; akreple yelkovan arasındaki farkı hissederek saatin kaç olduğunu söyleyebiliyorum. Ancak, görme engelli olduğumu fark edenler inanmayıp başka biriyle doğrulamaya çalışıyorlar. Bu durum garip değil mi? Bir yandan da, “Bu saat eğlenceli ama nasıl elle okunuyor?” diye sordular ve şaşırdım. Öğrendikleri yöntemler, genellikle görme engelliler okulunda öğretilen bilgilerin ötesine geçmiyor. Birçoğu, “Gerek yok, zaten göremiyoruz” diyerek bazı temel bilgileri görmemezlikten geliyor. Bu durum, içler acısı bir tablo sergiliyor.
Sağlıklı bir şekilde öğrenme ve öğretme süreçlerini düşündüğümde, çocukken yaşadıklarım aklıma geldi. İlkokulda, gezegenlerin dönüşü ve Dünya’nın şekli hakkında, malzeme olmadan anlatımlar yapıldığını hatırlıyorum. Aradan geçen zamanla malzemelere ulaşmaya başladığımızda, Dünya küresi bile kutuplardan basık değil, yüzer gibi bir şekildedir diyorduk. Günümüzde ise gerçekten de gelişen teknolojilerin ve eğitim materyallerinin eksikliği, ne yazık ki değişmiyor. Bu nedenle, gençlere saati ve zamanı nasıl öğretebileceğimi düşünmeye başladım.
Sonra aklıma, kurabiye tabağını kullanmak geldi. Önce boşaltıp, ortasına delik açtım. Çalışma sırasında kullandığımız küçük tahta çubuklardan akrep ve yelkovan yapıp, bunların farklı boylarda olmasını sağladım. Kısa olan akrepti, uzun olan ise yelkovanı temsil ediyordu. Zamanla saatin okunmasını anlatıp, iki gün içinde elleriyle saati görebilmelerini sağladık. Bu süreçte, “Oh be, şu konuşan saatten de kurtulduk” diyerek sevinen öğrenciler vardı. Ayrıca, Güneş’in batışını ve yönleri anlamalarını sağlayacak basit bilgilerle de onları yönlendirdim. Tüm bu deneyimler, onların yaşam kalitesini artırma noktasında önemliydi.
Fakat en ilginç anlar, dışarı çıkarken yaşandı. Çocuklarıma “Şu an batıya doğru gidiyoruz” dediğimde, “Nasıl anlıyorsun?” sorusuna, “Güneş battı ve tam karşımızda duruyor” yanıtını verdim. Bu basit bilgi, onları çok mutlu etti. Sohbet ilerlerken, kahve içmek için otobüs duraklarında beklerken, birden üzerimden ‘Buralarda çöp var, nerede?’ diye sesler yükseldi. Ama cevap karşılık bulmadı; çünkü bana göre, “Yere atın” diye bir cevap vardı. Bu, onların ne kadar yanlış bildiklerinin ve eksik bilgilerinin göstergesiydi. Gün sonunda, onların bana verdiği bu cevaplar, içimde büyük bir utanç ve şaşkınlık yarattı. Bu deneyimler, aslında eğitimin ve farkındalığın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Saçınıza Uygun Şampuan Seçerken Bilmeniz Gerekenler ve Doğal Çözüm Alternatifleri