40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
Devlet Malzeme Ofisi (DMM), Fatih Altaylı’nın gözaltına alınması ve tutuklanmasıyla ilgili yaptığı açıklamada, bu sürecin hukuki çerçevede ve yasal ilkeler gözetilerek yürütüldüğünü vurgulamıştır. Açıklamada, özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik tehdit iddialarıyla ilgili olarak kamuoyunda oluşan tartışmaların, devletin hukuk sisteminin temel prensipleriyle bağdaştırılamayacağına dikkat çekilmiştir.
Yapılan açıklamada, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 106. maddesine göre, tehdit suçunun suç teşkil ettiği ve bu suçun ‘ifade özgürlüğü’ kapsamında takdim edilmesinin yanlış ve manipülatif olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca, hukuk devletinde suç teşkil eden durumlara karşı hukukun üstünlüğü ilkesi her bireyi bağlamaktadır ve hiçbir hukuki işlem, yasalara aykırı olamaz. Bu bağlamda, sürecin tamamen yasal prosedürler ve adil yargılama ilkeleri çerçevesinde gerçekleştirildiği vurgulanmıştır.
Altaylı’nın tutuklanmasına sebep olan ifadeleri, özellikle YouTube kanalında yaptığı açıklamalar sırasında ortaya çıkmıştır. Kendisine yöneltilen, “Halka Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ömrü boyunca cumhurbaşkanı kalıp kalmamasıyla ilgili sorulan ve yüzde 70 oranında karşı çıkıldığı” şeklindeki soruya verdiği yanıt, kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştır.
Altaylı, bu konuda şu ifadeleri kullanmıştır: “Yakın geçmiş değil, uzak geçmişe bakın. Bu millet padişahını boğmuş bir millettir. Az buz değil, öldürülen, suikasta kurban giden Osmanlı padişahları… Suikast demeyelim de, komploya kurban giden veya boğazlanan, hatta intihar ettirilmiş Osmanlı padişahları…” Bu sözler, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilgili olmasa da, bazı çevreler tarafından yanlış anlaşılmış ve siyasi bir anlam yüklenmiştir.
Ancak, açıklamada altı çizilmiştir ki, Altaylı’nın bu ifadeleri, kendisine yöneltilen sorunun bağlamında, tarihsel bir anlatım ve anekdot niteliğindedir. Dolayısıyla, bu sözlerin Cumhurbaşkanı’nı hedef almadığı ve herhangi bir tehdit unsuru taşımadığı açıkça belirtilmiştir. Ayrıca, bu ifadelerin sadece tarihsel olayları anlatmak amacıyla kullanıldığı ve kişisel bir saldırı içermediği vurgulanmıştır.
Altaylı’nın gözaltına alınması ve tutuklanma işlemleri, Türk Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ilgili maddeleri ve usul kuralları gözetilerek yürütülmüştür. Bu süreçte, hukuk kurallarına aykırı herhangi bir usulsüzlük veya hak ihlali iddiası bulunmamaktadır. DMM açıklamasında, tüm işlemlerin yasal ve adil yargılama ilkeleri çerçevesinde gerçekleştirildiği net bir biçimde ifade edilmiştir.
Soruşturma makamları, Altaylı’nın ifadelerinde TCK’nin 310/2. maddesine ve 106/1. maddesine uygun olarak tehdit suçunun varlığına işaret eden delillerin bulunduğu kanaatine ulaşmıştır. Bu nedenle, şüpheli hakkında tutuklama kararı verilmiş ve bu karar, sulh ceza hakimliği tarafından onaylanmıştır. Hakimlik, yaptığı değerlendirmede, “Şüphelinin sözleri ve ifadeleri, yasal metinler ve gerekçeleri ışığında tehdit suçunun unsurlarını taşımakta ve bu suçun oluşumu açısından fiziki delillerle desteklenmektedir” ifadelerine yer vermiştir. Ayrıca, yüksek kaçma şüphesinin de göz önüne alındığı bu karar, ülkemizde yargı bağımsızlığının ve hukukun üstünlüğünün bir göstergesidir.
Son olarak, DMM açıklamasında, yargı süreçlerinin tamamen bağımsız mahkemeler tarafından gerçekleştirildiği ve adli makamların, suç şüphesi durumunda tüm işlemleri hukuki ilkeler çerçevesinde yürüttüğü vurgulanmıştır. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi adına, bu süreçte ortaya atılan dezenformasyon ve spekülasyonların gerçeği yansıtmadığı, hukukun üstünlüğü ilkelerine uygun hareket edildiği ifade edilmiştir. Kamuoyunun bilgilenmesi ve süreçlerin şeffaflığı adına yapılan bu açıklama, devletin yasal düzenlemelere ve temel haklara olan bağlılığını tekrar teyit etmektedir.
23 Haziran 2025 Güncel Son Depremler ve Hatay’daki Restorasyon Çalışmaları