Kilometrelerce uzaktan ‘saç saça baş başa’ birbirlerine girdiler… Bu savaşı okyanus bile bitiremedi!

Uzun zamandır gündemi meşgul eden ve dünyada geniş yankı uyandıran Kate Middleton ve Meghan Markle arasındaki yarış, bu tür rekabetlerin ne kadar derinleşebileceğinin göstergesi oldu. Sadece prensesler değil, aynı zamanda iki ailenin de ortaya çıkan çekişmeleri, medyanın ve halkın dikkatini sürekli üzerlerine çekiyor.

Aralarındaki uçurum sadece kıyafetler ve sosyal etkinliklerde değil, aynı zamanda entelektüel ve kişisel özelliklerde de kendini gösteriyor. Bir zamanlar sadece farklı hayat tarzları ve tercihleriyle tanınan bu iki kadın, şimdi ise kıyaslamanın ve yarışın tam merkezinde bulunuyor.

Farklı Dünyalar

Kate Middleton, 2011’de Prens William ile evlenerek ailesine katıldı ve ailesinin sosyal konumunu yükseltti. Kral olmadan önce Galler Prensesi unvanını taşıyan Middleton, özellikle kamuya açık görevleri ve insani projeleriyle tanınıyor. Son yıllarda, kanser tedavisi geçiren ve rồi sağlık durumu ile mücadele eden Middleton, ailesine ve resmi görevlere odaklanmaya devam ediyor.

Öte yandan, Meghan Markle 2018’de Prens Harry ile evlenince, hayatı tamamen değişti. ABD’ye taşındıktan sonra, iki çocuk büyüttü ve kariyerine yeni bir yön verdi. Bunu yaparken, eski yaşam tarzlarından uzaklaşarak daha bağımsız bir duruş sergiledi. Artık o, farklı bir dünyada, kendisini özgür ve yeni deneyimlere açık biri olarak konumlandırıyor.

O YÜZDEN BİLE BİLE REKABET DEVAM EDİYOR

İki aile arasında yaşanan çekişmeler ve gerginlikler, özellikle sosyal medyada ve kamuoyunda büyük tartışma konusu olmayı sürdürüyor. Bir zamanlar aynı sosyal medya platformu üzerinden iletişim kuran aileler, daha sonra ortamın gerginleşmesiyle ayrıldı. Taraflar arasındaki gerginlik, kardeş ilişkilerinden bireysel karşılaşmalara kadar genişledi.

Her ne kadar mesafe ve coğrafya uzak olsa da, birbirleriyle olan mücadeleleri sürüyor. Bu yarış psikolojisinin, iki kadının hayatlarına ve düzenlerine de yansıdığı gözlemler arasında.

Reyting Savaşları

Birçok kişi, Meghan Markle’ın yeni yayın sezonu ve Noel özel bölümü duyurusunun, Kate Middleton’ın geleneksel Noel konseri ile aynı zamana denk gelmesini tesadüf kabul etmiyor. Bu durum, adeta iki elti arasındaki bir ‘‘reklam ve reyting savaşı’’ gibi algılanıyor.

Kraliyet uzmanları, Kate ile Meghan’ın aynı zamanda benzer etkinlikleri paylaşmasını, rekabetin sadece kişisel değil, medya ve prestij savaşına dönüştürdüğünü belirtiyor. Birçok gözlemci, bu durumun her iki kadının da birbirini gölgede bırakma isteğinin sonucu olduğunu söylüyor.

Her Şey ‘Nedime Elbisesi Krizi’ ile Başladı

İki elti arasındaki ilk büyük çatışma, ‘nedime elbisesi krizi’ olarak biliniyor. Düğün öncesinde yaşanan bu gerilimde, Kate’in kıyafet tercihleri ve nedime kıyafetleri üzerindeki talepleri, Meghan ile Kate arasında ciddi tartışmalara neden oldu. Bu süreçte Kate’in çok duygusallaştığı ve hatta ağladığı iddia edildi.

Ancak, daha sonra Harry’nin kaleme aldığı “Spare” isimli kitapta, aslında ağlayan kişinin Meghan olduğu ileri sürüldü. Ayrıca, Kate’in özür dilemek adına Meghan’a çiçek gönderdiği de yazıldı. Yıllar süren bu olaylar, netlik kazanmadan günümüze kadar geldi.

Rekabetçi Kişiliğin İzleri

Uzmanlar, Meghan Markle’ın bu mücadeledeki rolünü, onun “rekabetçi kişiliği” ile ilişkilendiriyor. Ona göre, Markle’in doğası gereği bir karşılaştırma ve öne çıkma arzusu var. Özellikle önemli etkinliklerin ve kutlamaların birbirine denk gelmesi, bu durumu daha da belirgin hale getiriyor.

Hugo Vickers gibi uzmanlar, Markle’ın bu davranışlarını, daha çok kendisini güçlü ve dikkat çekici kılma çabası olarak yorumluyorlar.

Küçük Gerilimler ve Büyük Çatışmalar

Bir zamanlar, Meghan ve Kate arasındaki en büyük gerilim, Charlotte’un kıyafeti ve diğer detaylar yüzünden patlak verdi. O dönem, genç kralin elti ve eniştesi arasındaki bu çatışmanın, zamanla daha büyük olaylara dönüştüğü görülüyor. Ancak yine de bu olayların tüm gerçekliği, zaman içinde tam olarak netleşmiş değil.

Genellikle, her iki taraf da olayları kendi bakış açısıyla anlatıyor ve gerçek yüzleşmeler ya da özürler kamuoyunun önünde sınırlı kalmış durumda. Bu durum, rekabetin ve anlaşmazlıkların hem büyümesine hem de derinleşmesine neden oluyor.