40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
Avrupa liderleri arasındaki Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin değerlendirmeler, Putin’in gerçekten barış arayışında mı olduğu yoksa yeni bir stratejik blöf mü yaptığı konusunda yoğun tartışmalara yol açtı. Beyaz Saray’da gerçekleşen diplomatik zirvenin ardından, liderler acil bir şekilde durumu yeniden gözden geçirme kararı aldı. Önce “Gönüllüler Grubu” bir araya gelirken, ardından Avrupa Konseyi, acil durum toplantısı kapsamında video konferans düzenledi.
Habere göre, kamuoyuna savaşın sona ermesine yönelik iyimser mesajlar verilse de, arka planda gerçek durum oldukça farklı. Washington’daki ortak görüş, “Moskova’ya güvenmiyoruz” şeklinde özetleniyor. Neredeyse kimse, Kremlin’in barışa gerçekten yaklaşacağına inanmıyor. Ayrıca Putin’in, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile yüz yüze görüşmeye hazır olduğunu dile getirmesi de şüpheyle karşılanıyor. Putin’in Moskova’da Zelenski ile görüşme teklifine Ukrayna tarafından anında ret yanıtı verilmişti.
Putin’in tutumu, Alaska’da Donald Trump ile yaptığı görüşmede sarf ettiği dikkat çekici ifadelerle de netleşiyor. Rus lider, burada “Savaşın derin nedenlerini çözmek istiyorum” diyerek, bu açıklamayı Kuzey Atlantik Örgütü NATO’nun Rusya üzerindeki tehdit algısına ve eski Sovyetler Birliği’nin kaybettiği toprakları yeniden inşa etme arzusu olarak yorumlanıyor. Bu sözler, Rusya’nın savaş gerekçeleri konusunda netlik kazanmadığını gösteriyor.
18 Ağustos’ta Beyaz Saray’da gerçekleşen zirvede, ABD Başkanı Donald Trump, İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Almanya Başbakanı Friedrich Merz, Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve NATO Genel Sekreteri’nin katılımıyla tarihi bir toplantı düzenlendi.
Avrupa liderlerinin ana amacı, Kremlin’in gerçek niyetini ortaya çıkarmak ve Putin’in savaş kartını iyice zedelemek. Bu doğrultuda, ABD, İngiltere ve AB’deki güvenlik danışmanları arasında, Ukrayna’ya sunulacak olası yeni güvenlik garantilerinin detaylarının netleştirilmesi için temaslar başladı. Washington’un en önemli koşulu ise askeri güç kullanmadan, sahada Amerikan askerlerinin yer almaması. Bu nedenle Fransa, İngiltere ve Almanya, kendi askerleriyle sorumluluk alabileceğini açıkladı.
Öne çıkan üç kritik konu ise şöyle sıralanıyor:
Avrupa Konseyi Başkanı Antonio Costa ise, “İlk adım olarak Rusya’nın çatışmalara hemen son vermesi gerek” diyerek, bir ateşkes çağrısında bulundu. Ayrıca, ABD, İngiltere ve AB’den güçlü güvenlik garantileri sunan ülkeler, NATO’nun 5. maddesine benzer mekanizmaların Ukrayna’da kurulmasını teklif etti.
12 Temmuz 2023’te NATO zirvesinde Zelenski
Ancak, barış yolunda hala birkaç belirsizlik bulunuyor. Moskova’nın samimiyeti ilerleyen zamanlarda netlik kazanacak gibi duruyor.
Trump, “Cennete gitmeyi planlıyorum” diyerek, Ukrayna’ya asker göndermeyeceğini yineledi ve Putin’in “bir anlaşma istemeyebileceği, bu durumda ise Rusya’nın büyük zorluklar yaşayacağı” yorumunu yaptı. Fox News’e verdiği demeçte, “Putin ve Zelenski arasında bir görüşme ayarlıyoruz. Başarılı olursa, üçlü bir zirve ile sorunları çözebiliriz” ifadelerini kullandı. Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt ise, Trump’ın açıklamaları sonrasında, olası bir ateşkes veya barış anlaşmasını denetlemek adına hava insansız keşif araçları ve çeşitli askeri desteklerin gündeme alınabileceğine işaret etti.
İtalya Savunma Bakanı Guido Crosetto, ABD’nin Washington Zirvesi sonrası barışa yaklaşımını olumlu sinyaller olarak değerlendirdi. Rusya’nın olası tavizleri karşılığında, Avrupa askerlerinin Ukrayna’da konuşlanmayabileceğine işaret etti. Crosetto, “Barışın mümkün olduğuna inanmak gerekir” diyerek, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un şüpheci yaklaşımına da karşı çıktı. “Kararlılık ve umut önemli, zirvede alınan kararlar küçümsenemez” diye ekledi.
Güvenlik mekanizması önerisiyle ilgili olarak, Giorgia Meloni’nin NATO’nun 5. maddesine göre Ukrayna’ya fiilen koruma sağlayacak önerisine değinen Crosetto, “İngiltere ve Fransa’nın gönüllü asker göndermeyi tartışması temkinli şekilde karşılanmalı. Eğer Rusya 5. maddenin kullanılmasını kabul ederse, Ukrayna’da başka ülkelerin askerleri bulunmayacak” dedi. Ayrıca, eski ABD Başkanı Barack Obama’ya atıfta bulunarak, “Trump Ukrayna ve Gaza savaşlarını durdurursa, iki Nobel ödülü bile alabilir” şeklinde esprili bir ifade kullandı.
Eski Ukrayna Özel Temsilcisi Kurt Volker, Putin’in Moskova’ya yaptığı görüşme teklifini “saçma” olarak nitelendirdi ve “Putin’in klasik taktiği, önce teklif sunar, sonra da öneriyi imkânsız hale getirecek koşulları ileri sürer. Bu yüzden, Ukrayna açısından görüşmeye yanaşmamak aslında Putin’in stratejisidir” diye konuştu. Ayrıca, Putin’in gerçekten barış görüşmesi yapma niyetinde olmadığını vurgulayarak, “Zelenski ile megörüşmeyecek, ancak yıl sonuna kadar ateşkes kabul ettirmek zorunda kalacak. Putin, hiç görüşmeye yanaşmayacak ama anlaşmamak için yeni bahaneler üretmeye devam edecek” dedi.
Volker, Putin’in, Rusya’ya ait olduğunu iddia ettiği dört bölgeyi savunduğunu ve Ukrayna’nın çekilmesini, NATO’dan feragat edilmesini ve silahlı kuvvetlerinin zayıflatılmasını istediğini belirtti. Aynı zamanda, Rusya’nın, Kırım ve Donbas’ı elinde tutmaya devam edeceği öngörüsünde bulundu. Uzun vadede Putin’in pozisyonunu koruyamayacağını iddia eden Volker, Trump’un yapacağı baskılarla, Putin’in hiçbir bölgeden çekilmeyecek ve uzun zaman dilimi içinde ateşkes sağlanacağı tahmininde bulundu.
Japonya’nın gözü Türk İHA’larında: Tarihi ziyaretten savunmada iş birliği kararı çıktı