DOLAR

40,2607$% 0.13

EURO

46,7252% 0.08

GRAM ALTIN

4.320,96%0,56

ÇEYREK ALTIN

7.017,00%0,27

TAM ALTIN

27.981,00%0,27

BİST100

10.219,40%-0,06

Sabah Vakti a 02:00
İstanbul AÇIK 31°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
Güncellenme - 4 Ağustos 2025 02:21
Yayınlanma - 4 Ağustos 2025 02:21

Teslim olmayacağız Filistin sabırlıdır

45 yıldan fazla İsrail cezaevlerine kaldığı için “Filistinli esirlerin lideri” lakabıyla anılan Nail el Bergusi, Şubat ayındaki esir takasında serbest bırakılmıştı. Yeni Şafak’a konuşan Bergusi, 45 yıllık sabrını şu sözlerle ifade etti: “Babam, annem ve içinde yaşadığım çevre de sabırlıydı. Şehitler verdiler, mücadele ettiler. Biz teslim olmayacağız. İşgale direnen tüm halklar gibi… Derler ki, zafer bir saatlik sabırdır. Bu bir saat, 45 yıl da sürebilir.”

Filistin direnişinin en tanınmış ve sembol isimlerinden biri olan Nail el-Bergusi, gençlik yıllarından itibaren direnişin ve özgürlük mücadelesinin içinde yer aldı. 10’lu yaşlarda savaşın ve zindanların acımasız yüzüyle tanışan Bergusi, toplamda 45 yılını İsrail zindanlarında geçirdi. Bu uzun ve zorlu süreçte yaşadığı tüm deneyimler, onun direniş ve sabrın simgesi haline gelmesine neden oldu. 2023 Şubat ayında gerçekleştirilen esir takasıyla özgürlüğüne kavuşan Bergusi, ilk olarak Mısır’a sürgün edildi, ardından ise Türkiye’ye geldi ve burada yeni yaşamını sürdürmeye başladı. Bu süreçte yaşadıklarını ve direnişin anlamını, onun kaleminden ve gözünden anlatmak, aslında Filistin halkının direncinin ve sabrının özünü anlamamıza yardımcı oluyor.

Hâlâ yaşadığı toprakların ve halkının özgürlüğü için mücadele etmeye devam eden Bergusi, Yeni Şafak’a verdiği röportajda derin içtenlikle, direnişin sadece bir mücadele değil, aynı zamanda halkın sesi ve onurudur ifadesini kullandı. Ona göre, işgal karşısında suskun kalan halklar, tarihin en ağır bedellerini ödemeye mahkûm kalır. Filistin direnişinin, ümmetin ortak direnişi olduğunu ve tüm halkların bu mücadelede ortak payda olduğunu vurguladı. Ayrıca, tüm dünyaya ve özellikle İslam dünyasına çağrısını iletti; birlik olmanın, direnişin ve adil bir dünyanın inşasının önemini bir kez daha hatırlattı.

“Zafer bir saatlik sabırdır”

İsrail zindanlarında geçirdiği 45 yıl boyunca, her türlü zorluğa ve baskıya rağmen, pes etmediğini, direnişten asla kopmadığını anlatan Bergusi, bu sürecin aslında halkın ve inancın gücüyle mümkün olduğunu belirtti. Ona göre, sabrın ve inancın en büyük gücü, Allah’a tevekküldür ve halkın kuşaklar boyunca sürdürülen direnişiyle beslenir. Bu uzun ve çetin süreçte öğrendiği en önemli ders, teslim olmamak ve yenilgiyi kabul etmemek olmuştur. Gardiyanlar onu ve arkadaşlarını psikolojik olarak yıkmaya çalışsa da, içsel bilinci ve örgütsel bağlılığı sayesinde bu zorlukların üstesinden gelmişlerdir. Bergusi, “Yenilgiyi reddettik, zaferin ve özgürlüğün nedenlerini güçlendikçe güçlendikçe bulduk” diyerek, direnişin maneviyatını ve stratejisini özetliyor.

“Zafer bir saatlik sabırdır”

Özgürlüğün bedeli ve direnişin anlamı

Bergusi, yaşadıkları ve kayıplarıyla ilgili olarak, halkının özgürlük uğruna ödediği bedelin, aslında onur ve şeref olduğunu vurguluyor. Bugün bile, Filistinli mültecilerin zor şartlarda yaşamaya devam ettiğini, evlerini kaybetmiş ve ayrımcılığa uğramış insanların acılarını paylaştıklarını belirtiyor. Kendi ailesinin ve arkadaşlarının, özgürlük yolunda verdikleri mücadelede hayatlarını feda ettiklerini, evlatlarını, eşlerini ve kardeşlerini kaybettiklerini anlatıyor. Ancak bu acı ve kayıpların, halkın direncini ve birliğini daha da güçlendirdiğine inanıyor. Ona göre, özgürlük için ödenen her bedel, halkın onur ve direniş sembolüdür ve bu bedeller, sonunda özgürlüğün taçlandıracağı günlere işaret eder.

İslam dünyası ve Türkiye’ye mesaj

Filistinli direnişçinin sözleriyle, tüm Arap ve İslam ülkelerine güçlü ve samimi bir çağrı yapıyor: “Eğer sizler de Filistin direnişine destek olmazsanız, bu siyonist ve ırkçı yapı, bir gün sizin de kapınızı çalacak.” Bu yapıların, halkların iradesini ve bağımsızlığını yok etmeye çalıştığını belirtiyor. Türkiye ile olan kardeşlik bağlarının derin ve tarihi olduğunu hatırlatıyor ve Batı’nın, özellikle de İsrail’in, Türkiye’yi zayıflatmak ve yalnızlaştırmak için çeşitli yalanlar ve oyunlar peşinde olduğunu söylüyor. Bu yalanlar arasında, “Türkiye Ermenilere soykırım uyguladı” iftirasının da olduğunu ve bunun, Türkiye’yi uluslararası alanda yalnızlaştırmak ve itibarsızlaştırmak için kullanıldığını belirtiyor. Ona göre, Türkiye ve Filistin kardeşliğinin, bu bölgenin özgürlüğü ve adil bir dünya kurulması yolunda en güçlü umut ve güç kaynağı olduğunu vurguluyor. Gelecekte, özgür ve adil bir Kudüs’te, tüm halkların bir arada barış ve eşitlik içinde yaşayacağı günlerin yakın olduğunu umut ediyor.

Zindandaki hikayeler ve limon ağacı simgeleri

Hapishanedeki yaşamında, birçok hikaye ve anı onu güçlü kılan kaynaklar oldu. En anlamlı anlarından biri, ailesiyle kurduğu bağ ve onların ona olan sevgi ve özlemiyle ilgiliydi. Bir gün, cezaevinde kullandığı eski bir çarşafı ailesine göndermiş ve annesi onu bir elbiseye dönüştürmüştü. Bu elbiseyi giydiğinde, annesine ve ailesine olan bağlılığını ve onlara olan özlemini hissediyordu. Bu hikaye, onun dayanma gücünün ve direnişin sembolü haline geldi. Ayrıca, zindanda düşündüğü ve hayal ettiği en güzel şeylerden biri, bir limon ağacı dikmekti. Bu ağaç, sadece bir sembol değil, aynı zamanda direniş ve umudun simgesiydi. Filistin’in dört bir yanından toprak ve su getirerek, bu limon ağacını büyütmeyi hayal etti. Yafa sahiline bakan bu ağacın, bir gün özgürlük ve barışın simgesi olarak yeniden doğacağı inancını taşıyor. Bugün hâlâ yaşamaya devam eden bu limon ağacı, onun ve halkının direniş ve umut sembolü olarak duruyor.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Gazze’deki İnsani Durum ve Gelişmeler

HIZLI YORUM YAP

MuhtarAbi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin