40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
NASA’ya göre, Dünya’nın manyetik alanındaki bu zayıflık, gezegen üzerindeki yaşamı doğrudan tehdit etmiyor. Ancak, özellikle Dünya’nın alçak yörüngesinde bulunan uydular ve Uluslararası Uzay İstasyonu (UUİ) gibi yapılar için durum oldukça farklı olabiliyor. Bu bölgeden geçen uydular, Güneş’ten gelen yüksek enerjili parçacıklara karşı savunmasız kalabiliyor. Bu parçacıklar, uydu sistemlerinde ciddi arızalara, veri kaybına ve hatta kalıcı hasarlara neden olabiliyor. Bu nedenle, birçok uydu, bu anomali bölgesine girmeden önce güvenlik amacıyla sistemlerini geçici olarak kapatmayı tercih ediyor.
Bilim insanları, Dünya’nın manyetik alanındaki bu anomalinin kökenini Dünya’nın dış çekirdeğinde bulunan erimiş demirin hareketine bağlıyor. Bu devasa sıvı metal okyanusu, gezegenimizin manyetik alanını üretir. Ancak, Afrika kıtasının yaklaşık 2.900 kilometre derinliğinde bulunan yoğun kaya kütleleri, bu manyetik alanın oluşumunu bozarak SAA’nın (Güney Atlantik Anomali’si) ortaya çıkmasına neden oluyor. NASA jeofizikçisi Weijia Kuang, “Bölgedeki manyetik alan, çevresine kıyasla çok daha zayıf ve ters polarite gösteren lokal alanlar oluşuyor,” diyerek durumu açıklıyor.
2016 yılında NASA’dan Ashley Greeley tarafından gerçekleştirilen araştırma, Güney Atlantik Anomali’sinin zamanla yavaşça yer değiştirdiğini ortaya koymuştu. Daha sonra, 2020 yılında yapılan gözlemler ise SAA’nın iki farklı merkezde toplanmaya başladığını, yani bölünme sürecine girdiğini gösterdi. Bu gelişmelerin, gelecekte ne gibi sonuçlar doğuracağı ise hâlâ belirsizliğini koruyor. Ayrıca, 2020’de yayımlanan araştırmalar, Güney Atlantik Anomali’sinin yeni bir olay olmadığını ve en az 11 milyon yıldır Dünya’da tekrar eden bir manyetik düzensizlik olabileceğini ortaya koyuyor. Bu da, anomalinin Dünya’nın manyetik kutuplarının tamamen tersine dönmesinin habercisi olmayabileceğine işaret ediyor.
2024 yılında yayımlanan yeni araştırmalar, Güney Atlantik Anomali’sinin Dünya’daki auroraları, yani kutup ışıklarını da etkilediğini gösteriyor. NASA’dan jeofizikçi Terry Sabaka, “Anomali yavaş hareket ediyor, ancak şekil değiştiriyor. Onu düzenli olarak gözlemlemek ve modellemek, gelecek tahminleri geliştirmek açısından oldukça kritik,” diyerek bu bölgedeki değişimlerin önemine dikkat çekiyor.
Yapay Zekâ İşin Anlamını Kökten Değiştiriyor