ABD’nin Nükleer Test Emri ve Küresel Güç Dengesine Etkisi

Güney Kore’de Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile gerçekleştirdiği görüşmenin ardından ABD Başkanı Donald Trump, önemli bir açıklama yaptı. Trump, kişisel sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, Pentagon’a ‘derhal’ nükleer silah testi başlatmaları talimatını verdiğini duyurdu. Bu adım, dünya genelinde büyük yankı uyandırdı ve nükleer güç dengeleri üzerine yeniden tartışmalara neden oldu.

Trump, paylaşımında, “Diğer ülkelerin nükleer test programları nedeniyle, ABD’nin de aynı hızla harekete geçmesi gerekmekte.” ifadesine yer verdi. Ayrıca, Rusya ve Çin’in silahlanma hızlarını öne çıkararak, “Rusya, ikinci en büyük nükleer güce sahip ancak hızla üçüncü sırada yer alan Çin ile yarış halinde. Bu yarışta önce geride kalmak istemiyoruz.” diyerek, ABD’nin nükleer kapasitedeki üstünlüğünü koruma çabalarını vurguladı. Özellikle, ABD’nin diğer ülkelerden daha fazla nükleer başlığa sahip olduğu da altını çizdi.

Uluslararası Nükleer Silah Dağılımı ve Güncel Durum

Birçok uluslararası kuruluş, dünya üzerinde aktif olarak 9 ülkenin nükleer silah kaydını tutuyor. Bunlar arasında Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Fransa, İngiltere, Pakistan, Hindistan, İsrail ve Kuzey Kore bulunuyor. ICAN tarafından yapılan araştırmalara göre, toplamda yaklaşık 12,331 adet nükleer savaş başlığı bulunuyor ve bunların çoğu Rusya ve ABD’ye ait. Rusya’nın 5.500’den fazla, ABD’nin ise 5.044 nükleer başlığı olduğu tahmin ediliyor.

Nükleer Denemeler ve Tarihçe

Bugüne kadar nükleer güçler tarafından yapılan denemelerin sayısı binleri aşmıştır. ABD, ilk kez 1945 yılında Hiroşima ve Nagasaki’ye saldırmadan önce birçok deneme gerçekleştirdi. 1945 yılından sonra 1054 kez nükleer deneme yapan ABD, son denemesini 1992 yılında New Mexico’daki çöl alanında yaptı. O tarihten itibaren gelişmiş bilgisayar simülasyonları kullanılarak deneme yapma yerine, testlerin simüle edilmesi tercih edildi. En büyük hidrojen bombasını ise Pasifik’teki Bikini Atolü’nde 1954 yılında denedi ve gücü 15 megaton olarak ölçüldü.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Hiroşima ve Nagasaki’ye atılan nükleer bombalar, büyük yıkımlar yaratmış ve insanlık tarihinin en trajik olaylarından biri olmuştur.

Sovyetler ve Rusya’nın Nükleer Gücü

Sovyetler Birliği, 1949’dan 1991 yılına kadar toplam 727 deneme gerçekleştirdi. Ancak, bağımsızlığını kazandıktan sonra Rusya’nın, yeni dönem itibarıyla resmi olarak yeni deneme yaptığı bilinmemektedir. En güçlü nükleer silah ise 1961 yılında Kuzey Buz Denizi’ndeki Novaya Zelmya Adası’nda denenen ve isimleri ‘Tsar Bomba’ olan hidrojen bombasıdır. Bu bomba, yaklaşık 50 megatonluk gücüyle dünyadaki en yıkıcı nükleer silah olmuştur ve patlama yüksekliği 70 km’ye ulaşmıştır. Gökten görülebilen dev mantar bulutu, Hiroshima ve Nagasaki’nin toplamından 1570 kat daha güçlüydü.

Diğer Ülkelerin Nükleer Faaliyetleri

İngiltere, Fransa, Çin ve Pakistan gibi ülkeler, 1990’ların sonlarında ve 2000’lerin başında çeşitli nükleer denemeler yaptı. Kuzey Kore ise resmi olmayan kaynaklara göre, 2017 yılında bir nükleer deneme gerçekleştirdi. Ancak, bazı uzmanlar Kuzey Kore’nin testlerine tamamen son vermediği görüşünde. Gelişmiş ülkelerin yanı sıra, bu faaliyetler bölgesel gerilimleri artırmaya devam ediyor.

Trump’ın Nükleer Hamlesinin Nedeni ve Uluslararası Tepkiler

Trump’ın nükleer test emri, bazı çevreler tarafından Rusya’ya karşı bir hamle olarak yorumlandı. Gerçeklikte, Rusya da resmi çizelgelerde yeni testler yapmamış olsa da, radyoaktif ve nükleer sistemlerini geliştirmeye devam ettiği biliniyor. Putin’in, Poseidon adı verilen nükleer denizaltı torpidosunun başarılı testini duyurması, bu hareketin ciddiyetini gösteriyor. Ayrıca, Rusya’nın yeni nükleer silahları ve füze sistemleri, ABD ve diğer ülk beraberinde bölgedeki güç dengesini yeniden şekillendirmekte.

Füzyon ve Fisyon: Nükleer Gücün Temel Dinamikleri

Atom bombalarında kullanılan enerji, atomların fisyon denilen bölünmesiyle açığa çıkar. Bu, radyoaktif maddelerin parçalanmasıyla gerçekleşir ve hem ciddi yıkıma hem de radyoaktif kirliliğe neden olur. Hidrojen bombalarında ise füzyon süreci kullanılır; yani, hafif atomların birleşmesiyle devasa enerji serbest bırakılır. Günümüzde, nükleer silahlar genellikle uçak, denizaltı ve uzun menzilli füzeler aracılığıyla hedeflere ulaştırılır. Özellikle kıtalararası balistik füzeler, birden fazla nükleer başlığı taşıyabilir ve dünya genelinde dengeleri belirleyen önemli unsurlardır.