Kennedy Caddesi’nde Tarihi Duvarların Tehlike Saçan Durumu Hakkında Güncel Durum

İstanbul’un en işlek sahil şeridinde, Kennedy Caddesi üzerinde ve tarihi surların hemen üzerinde yer alan yapı, yaklaşık 10 ay önce boşaltılmış olmasına rağmen kaderine terk edildi. Kepçeyle yapılan yıkımların ardından, altında bulunan tarihi kalıntıların varlığı sebebiyle tamamen kaldırılması şu an mümkün görünmüyor. Bu durum, hem bölgedeki işletmeleri hem de her gün bölgeden geçen yüzlerce turisti tehdit ediyor. Ayrıca, çirkin görüntüsüyle bölgenin turizm potansiyeline olumsuz yansımalar yapmaya devam ediyor.

• Çevredeki bir işletme çalışanı Hüseyin Akarsu: “Duvarlarımızın yıkılma riski her an mevcut. Burada çayımızı içerken taşlar düşebilir ve bizler ciddi tehlike altında bulunuyoruz. Yağmur ya da sert rüzgâr sırasında durum daha da kötüleşiyor.”

Akarsu, bölgedeki yıkım tehlikesinin gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle sürekli arttığını belirtiyor. Belediyeden defalarca ekiplerin geldiğini fakat somut bir adım atılmadığını anlatan Akarsu, “Yapılan ölçümler, hazırlanan raporlar, çizilen planlar… Ama maalesef, bir ilerleme kaydedilmiyor. Bu tarihi yapı yıkılmadan önce insanlar hayatını kaybettikten sonra mı gerekli önlemler alınacak?” diyerek tepkisini dile getiriyor.

Fırtınalı havalarda kimse dışarı çıkmak istemiyor, çünkü taşlar ve yıkılma riski ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Yağmur ve rüzgar, yapının daha da zayıflamasına neden oluyor ve altında bulunan alanın çökmüş halde olması, tehlikeyi artırıyor. Belediyenin önceki müdahaleleri ise yetersiz kalmış; yerinde yapılan çalışmalar sonrasında yapılan eklemeler, yapıyı daha da savunmasız hale getirmiş gibi görünüyor.

Turistler ve Yerel Halk İçin Yıkık Durum Bir Utanç Kaynağı

Yıkık ve bakımsız kalan bu yapı, sadece yerel halk değil, aynı zamanda bölgeyi ziyaret eden yabancı turistler için de ciddi bir risk oluşturuyor. Akarsu, “Burada olması gerekenler, bir an önce restore edilip güvenli hale getirilmelidir. Turistler gelmeye devam ederken, harabe görünüm gerçekten utanç verici” diyerek bölgedeki duruma tepkisini koyuyor.

Taraflardan alınan önlemlerin yetersiz kalması nedeniyle, bölgeyi görüntü ve güvenlik açısından uygun hale getirmek oldukça zorlaşıyor. Akarsu, “Burayı koruma altına almak ve daha düzenli bir yapı haline getirmek bizim en büyük arzumuz. Bu tarihi kalıntıların ihmal edilmesi, bizim ve ziyaretçilerimizin güvenliği açısından büyük risk oluşturuyor” şeklinde anlatıyor.

“Her Fırtınada Koşaraktan Dışarı Kaçıyoruz”

İlerlemiş bir tehlike olmasına rağmen, herhangi bir kalıcı çözüm sağlanmadığını dile getiren Akarsu, “İki ayda bir yeniden ekipler geliyor, rapor tutuyor ve ardından gidiyor. Ama sonuç hep aynı, hiçbir gelişme olmuyor. Her yeni ziyaretçi geldiğinde, bizler koşarak bölgeden uzaklaşıyoruz çünkü yapının tamamen yıkılma tehlikesi büyük” ifadelerini kullanıyor.

Akarsu’nun dikkat çektiği en önemli mesele, sadece bölge sakinlerinin değil, bölgedeki yüzlerce turistin ve büyük kalabalıkların da tehlike altında olması. “Yabancı turistler de burada risk altındalar ve bu durum bizim gerçekten içimizi sızlatıyor” diyen Akarsu, sonunda, “İşte bu nedenle, buranın kısa sürede güçlendirilmesi ve güvenli hale getirilmesi en büyük dileğimiz” şeklinde sözlerini tamamlıyor.