41,9094$% 0,52
48,8706€% 0,83
5.726,53%-1,65
9.987,00%1,05
39.827,00%1,05
10.208,76%-1,56
Küresel ısınma ve iklim değişikliklerinin etkisiyle Bursa’da yaşanan kuraklık, şehir genelinde ciddi bir su krizine neden oldu. 1 Ekim’den itibaren planlı su kesintileri uygulamaya konulurken, barajlardaki su seviyesi hızla düştü ve artık önemli ölçüde azalma gösteriyor. Nilüfer Barajı tamamen kururken, Doğancı Barajı’ndaki su miktarı da sürekli olarak azalıyor. Bu durum, şehirdeki toplam baraj doluluk oranlarının sıfırın altında seyretmesine neden oluyor.
Sanayide yüksek su tüketimi dikkat çekiyor; özellikle Otomotiv, tekstil ve gıda sektörleri büyük oranda su kullanımıyla öne çıkıyor. Bursa’nın farklı Organize Sanayi Bölgeleri’nde yapılan değerlendirmeler, sanayinin ihtiyaç duyduğu suyun önemli bir kısmını karşılayan temel faktörler arasında bulunuyor. Bunun yanı sıra, nüfusu 3 milyondan fazla olan şehirde günlük su ihtiyacı 533 bin metreküpe ulaşırken, yıl boyunca toplamda 4,4 milyon metreküp suyun ambalajlanarak satıldığı bilinmekte.
Su kaynaklarının azalmasıyla birlikte, yer altı sularını en fazla kullananlar sanayici işletmeler oluyor. Devlet Su İşleri’nin (DSİ) değerlendirmelerine göre, bu kullanımlar ücretsiz ve oldukça yüksek düzeyde gerçekleşiyor. Şehirdeki su sıkıntısını hafifletmek amacıyla, BUSKİ tarafından planlanan su kesintileri devam ederken, uzmanlar, suyun tasarruflu kullanılması ve doğru planlamanın önemine vurgu yapıyor.
Bursa Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Efsun Dindar, şehrin mevcut su kaynaklarının seviyesinin kritik düzeylere indiğini belirterek, şehirde yaşanan kuraklığın son dönemde en ciddi boyutlara ulaştığını söylüyor. Nilüfer Barajı’nın sıfıra yakın seviyeye düştüğü ve Doğancı Barajı’ndaki su rezervlerinin de hızla azaldığı vurgulanıyor. Ayrıca, Çınarcık Barajı henüz tamamlanmadığı için, yapılabilecek ek su aktarımı sınırlı kalıyor. Bu duruma rağmen, beklenen yağışların yağmaması, şehrin su krizini derinleştiriyor.
Su hakkı bütün vatandaşların temel haklarından biridir diyerek sözlerine başlayan Dindar, şehirdeki suyun %70’inin tarımda, %20’sinin sanayide ve geri kalan bölümünün de evsel kullanımda olduğunu belirtiyor. Küresel iklim krizi ve değişen mevsim alışkanlıklarıyla birlikte, su tasarrufu ve temel su planlarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine işaret ediyor.
Kestel ilçesinde bulunan Saitabat Şelalesi’nin su seviyesinin çok düştüğü ve artık akmadığı gözlemler arasında. Son 10 yılın en düşük seviyelerini yaşayan şelale, bölge halkı ve turistler tarafından da ciddi şekilde dikkate alınmakta. Saitabat Köyü Kadınları Dayanışma Derneği Başkanı Sermin Cakalıoğlu, artık şelalenin kurumaya yüz tuttuğunu ve bölgedeki turizm potansiyelinin azaldığını söylüyor. Kürsel değişiklikler ve kuraklıkların devam etmesi halinde, bölgedeki doğal kaynakların korunması ve doğru kullanım önem kazanıyor.
Yangınların Ardındaki Şüpheli: Tekil Olay mı, Planlı Saldırı mı?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.