41,8415$% 0,23
48,4399€% 0,43
5.540,71%0,30
9.277,00%0,14
36.996,00%0,04
10.358,96%-1,87
ABD Başkanı Donald Trump’ın 9 Ekim’de Mısır’da yaptığı açıklamalarla Gazze’de yürütülen dolaylı müzakerelerin ilk aşamasının kabul edildiği bilgisi paylaşıldı. Bu gelişmeyle birlikte bölgede yeni bir dönemin başladığına dair umutlar artarken, bölge ülkeleriyle Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentinde düzenlenen zirveden önemli sonuçlar çıktı.
Gazze’deki ateşkesin sürdürülmesi ve kalıcı barış için düzenlenen bu toplantıya, ABD Başkanı Trump ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi başkanlık ettirildi. Türkiye’yi ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan temsil ederek, bölgedeki rolünü güçlendirdi. Zirvede, Gazze’de “Niyet Belgesi” imzalanmasıyla farklı ülkelerin liderleri barış niyetlerini ortaya koydular. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın NATO ve bölge politikalarıyla uyumlu adımları, bölgesel güç dengesinde yeni bir sayfa açtı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun zirveye katılacağı haberleri, bölgedeki gerilimi artırmıştı. Ancak, garantör ve arabulucu ülkelerin diplomatik girişimleri sonucunda bu plan sekteye uğradı. Türkiye’nin güçlü uyarıları ve diplomasisiyle Netanyahu’nun katılımı engellendi. Guardian ve AP gibi uluslararası gazeteler, Erdoğan’ın resti ve diplomatik hamlelerin etkisini detaylandırdı.
Özellikle, Erdoğan’ın “Netanyahu zirveye gelirse uçağıyla dönsün” şeklinde yaptığı uyarı, bölgedeki diplomatik kargaşada önemli rol oynadı. Bu gelişmeyle birlikte Netanyahu’nun, Arap ülkeleri ve bölge liderleriyle olan iletişimini yeniden gözden geçirdiği bildirildi. Ayrıca, İsrail medyasına göre, Erdoğan’ın bu tutumu Hamas ve İsrail’deki savaş suçlarıyla ilgili tutumuyla uyum gösterdi.
Alman ve İsrail basını, Netanyahu’nun Erdoğan’ın girişimiyle doruğa varan diplomatik engeller sonucunda, Mısır’daki toplantıya iştirak etmeyeceği bilgisini paylaştı. Netanyahu’nun, Şarm el-Şeyh’e gitmek üzereyken bile uçağını rotadan saptadığı görüldü. Türk ve bölge kaynakları, Erdoğan’ın uyarısıyla birlikte liderlerin ortak tutum sergilemesinin önemli bir sonuç olduğunu belirtti. Gazze’deki barış görüşmelerinde kritik rol oynayan Türkiye, bölge güç dengelerinde yeniden ön plana çıktı.
Bu gelişmeler, özellikle Türkiye’nin Ortadoğu’daki kilit konumunu pekiştirdi. Alman haber ajansı StN, Erdoğan’ın bölgenin “kilit ismi” haline geldiğine vurgu yaptı. Aynı zamanda, Erdoğan’ın iletişim ve diplomasi stratejisiyle Suriye, Libya, Irak ve Lübnan gibi ülkelerdeki gelişmelere etkide bulunduğu kaydedildi. Türkiye’nin bu dönemdeki aktif diplomasi çabaları, bölgesel barışa katkı sağlama hedefiyle yeniden öne çıktı.
Gazze konulu Barış Zirvesi kapsamında, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İtalya Başbakanı Giorgia Meloni arasında samimi ve esprili bir diyalog gerçekleşti. Erdoğan’ın, Meloni’ye sigarayı bırakmasını şaka yollu önerdiği anlar, hem Türk hem de uluslararası basına yansıdı. Bu iletişim, liderlerin birbirleriyle yakın temas ve karşılıklı espriyi öne çıkarmasıyla bölgesel iletişimde yeni bir sayfa açtı.
İtalyan basını ve bölgesel medyanın ilgisiyle birlikte, Erdoğan ve Meloni arasındaki bu samimi diyalog, liderler arasındaki ilişkilerin yeni bir boyut kazandığını gösterdi. Macron ve diğer Avrupa liderlerinin de bu diyaloğu ilgiyle izlediği, bölgedeki diplomatik atmosferi yansıttı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın zirveye katılımı için yaptığı gecikme, diğer liderlerin moralini bozmadan, tersine onların neşesini artırdı. Türk ve İtalyan liderler arasındaki sıcak ilişkiler, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerde de olumlu karşılandı. Ayrıca, Avrupa basını Erdoğan ve Meloni’nin esprili iletişimini geniş yankılarla yayımladı.
Erdoğan ve Meloni’nin kısa süreli esprili diyaloğu, hem Avrupa medyasına hem de bölgenin politik aktörlerine kendine özgü ve sıcak bir iletişim tarzını gösterdi. Politico ve TASS gibi ajanslar, liderlerin bu samimi tutumunu farklı vurgu ve dil kullanarak öne çıkardı. Bu durum, bölgenin diplomatik atmosferinde yeni bir sayfa açılmasına katkıda bulundu.
Suriye İç Savaşının Gerçeği ve Liderlerin Perspektifleri