Bir sefer dönüşü saltanatın ve bilgeliğin temsilcisi Yavuz Sultan Selim Han ile büyük alim Kemalpaşazâde arasında yaşanan olay, Osmanlı medeniyetinde ilme ve alimlere duyulan saygının ne derece yüksek olduğunu gösteriyor. Yolculuk sırasında yaşanan bu olay, sadece bir anekdot değil, aynı zamanda nesiller boyu anlatılan bir örnektir.
Sefer dönüşü bir gece, askerlerin konaklama yaptığı bölgede şiddetli bir yağmur başladı ve yollar çamur deryasına dönüştü. Bu durumda ordu, zorunlu olarak konaklamak zorunda kaldı. Ertesi gün yolculuk yeniden başladıktan sonra, Yavuz Sultan Selim ve Kemalpaşazâde at sırtında ilerlerken, tökezleyen atın ayağından sıçrayan çamur, padişahın kıymetli kaftanını kirletti.
Alimler ve Padişah Arasındaki Derin Bağlar
Durumu gören ve mahcup olan Kemalpaşazâde’ye, Yavuz Sultan Selim Han şu emsalsiz sözleri sarf etti: “Bana yeni bir kaftan getirin ve bu elbisemin üzerindeki toz ve çamurları sakın temizlemeyiniz. Çünkü alimin atının ayağından sıçrayan çamur, bizim için büyük bir kıymet taşımaktadır. Ben vefat ettiğimde bu kaftanı sandukamın üzerine koyunuz.”

Bu olay, Osmanlı’da ilme ve alimlere gösterilen derin saygının simgesi olarak günümüzde dahi yaşatılmaktadır. Sultan Selim’in türbesinde sergilenen ve vasiyeti gereği kirlenen bu kaftan, ince bir saygı ve bağlılık örneğidir.
Osmanlı’nın İlme Duyulan Saygısının En Güzel Temsilcisi
Uzmanlar, bu olayı Osmanlı tahtında hüküm süren padişahların ve alimler arasındaki saygının en güzel göstergelerinden biri olarak kabul ediyor. Osmanlı büyüklerinin ve tarihçilerinin anlatımlarında, ilme ve alimlere duyulan hürmetin en anlamlı örneği olarak daima anılmaktadır.