Türkiye ile İsrail arasında hızla büyüyen rekabet, özellikle Suriye hava sahasında insansız hava araçlarındaki gerilimi beraberinde getiriyor. Analistler, bu gelişmelerin bölgesel güvenlik ve savunma stratejileri açısından yeni bir döneme işaret ettiğini belirtiyor. Özellikle Türkiye’nin kendi insansız hava aracı teknolojilerini geliştirmesi ve bunları uluslararası pazarlarda ön plana çıkarması, bölgedeki güç dengesini değiştirdi.

Globes gazetesinde yayımlanan analizde, Türkiye’nin artık küresel İHA endüstrisinde önemli bir oyuncu haline geldiğine vurgu yapıldı. Bu başarı, Türkiye’nin yerli mühendislik ve üretim kapasitesinin gelişmesinin sonucu olarak ortaya çıktı. Mavi Marmara krizi ve sonrasında yaşananlar, Ankara’nın bağımsız savunma sanayi üretimine yönelmesine zemin hazırladı.

Türkiye, dünyanın Savunma Sanayinde Öncü
Türkiye’nin Baykar ve TUSAŞ gibi şirketleri sayesinde ürettiği Bayraktar TB2 ve Akıncı gibi modeller, uluslararası arenada büyük yankı uyandırıyor. Haberde, Türk İHA’larının savunma sanayi ihracatının %25-33’lük payını oluşturduğu, İsrail’in toplam ihracat payının ise sadece %1 seviyesinde kaldığı vurgulandı. Özellikle Bayraktar TB2’nin 600’den fazla ihracatı ile, Türk savunma ihracatının en güçlü ismi olduğu net bir şekilde ortaya koyuldu.
Yükselen İhracat ve Artan Güç
Türkiye’nin savunma ürünleri ihracatı 2023 yılında 178 ülkeye ulaştı ve bu rakam, 2015-2019 dönemine göre %103 oranında artış gösterdi. Uzak coğrafyalardaki ülkeler, özellikle Birleşik Arap Emirlikleri, Pakistan ve Katar, bu gelişmelerden en çok etkilenenler oldu. Uzmanlar, bu büyümede Ankara’nın küresel savunma sahnesinde daha söz sahibi olmasının büyük payı olduğunu belirtiyor.
Ülke içi üretimlerin yanı sıra, Baykar’ın üstünlüğü ön plana çıkıyor. Şirketin 2024 yılındaki ihracat gelirinin 1,8 milyar dolar seviyesine ulaşması beklenirken, onu TUSAŞ ve ASFAT takip ediyor. Bu rakamlar, Türk savunma sanayisinin ekonomik ve teknolojik gücünü gözler önüne seriyor.

Türk İHA’ları ve Savaşlardaki Etkisi
Türk insansız hava araçlarının sadece sahadaki askeri başarıları değil, aynı zamanda uluslararası ilişkilerde de önemli kazanımlar sağladığı görülüyor. Azerbaycan’ın Karabağ savaşındaki ve Ukrayna-Rusya savaşındaki etkin kullanımı, Türkiye’nin bölgesel ve küresel itibarını artırdı. Bu gelişmeler, Ankara’nın savunma teknolojilerindeki bağımsızlığını pekiştirdi.
Uzmanlar, Türkiye’nin kendi markasını yaratmaya başladığını söylüyor. ABD’den alınan teknolojilerden ilham alınmasına rağmen, artık bağımsız ve özgün ürünler geliştiren ülke konumunda oldukları vurgulanıyor. İsrail’in ürünü tanıtmada temkinli davranmasıyla karşılaştırıldığında, Türk İHA’larının sahadaki etkisinin sürekli büyüdüğü ortaya çıkıyor.
Son olarak, bu gelişmelerin iki ülkenin rekabetini teknoloji ve güç mücadelesinden öteye taşıdığını, küresel savunma ve güvenlik denklemlerinde yeni dengelerin kurulmakta olduğunu gösterdiği uzmanlar tarafından dile getiriliyor.