Topkapı Sarayı’nın Enderun Avlusu’nda bulunan Mukaddes Emanetler Dairesi, yıl boyunca ziyaretçilerin ilgi odağı olmaya devam ediyor. Bu kutsal mekanda, 24 saat süren Kur’an-ı Kerim tilavetleriyle sürekli bir maneviyat ortamı sağlanmaktadır. Dönemsel ve sürekli okunan Kur’an sayesinde, ziyaretçiler ve tasdikli hafızlar bir arada, 5 asırlık geleneksel bir uygulamayla dini vecibelerini yerine getiriyor.
Her gün, farklı hafızlar tarafından yapılan tilavetler, adeta bir nöbet sistemiyle devam ediyor. 45 dakika veya 1 saatlik dilimlerle okunan Kur’anlar, yıl boyunca toplam 365 hatimle tamamlanıyor. Bu hatimlerin duası ise ramazan aylarında gerçekleştirilen özel etkinliklerle birlikte, tarih boyunca geleneksel hale gelmiş olan “Destimal Töreni”nde okunuyor.
Osmanlı Döneminden Günümüze Mukaddes Emanetler
Yavuz Sultan Selim’in öncülüğünde 1517’de Mısır Seferi sonrası İstanbul’a getirilen ve büyük bir özenle korunan kutsal emanetler, Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasıdır. Bu içinde Peygamber Efendimizin Hırka-i Saadet’i, dişi, sakal-ı şerif, ayak izi ve Kabe anahtarları gibi önemli eserleri barındıran odalar, ziyaretçiler tarafından büyük bir saygı ve hayranlıkla ziyaret ediliyor.

Bunların yanı sıra dört halifenin kılıçları, Hz. Ali’ye ve sahabelere ait eşyalar şu anda da muhafaza edilerek, İslam dünyasının bizatihi tarihiyle iç içe bir atmosfer sunuyor. Topkapı Sarayı, adeta “Medine-i Münevvere” gibi, buradaki kutsal eserler ve emanetleryle manevi bir ortam oluşturuyor.

Çalışmalar ve Ecdadın İzleri
İlhan Kocaman, yaptığı açıklamada, Topkapı Sarayı’nın tarihi önemine vurgu yaparak, “Burada, İstanbul’un hilafet merkezi olduğu dönemde, ümmetin kutsal emanetleri en özel şekilde korunmuş ve önemsenmiştir.” ifadelerini kullandı. Kocaman, Yavuz Sultan Selim’in ‘39 hafızla’ başlatılan ve günümüzde devam eden 24 saat Kur’an okuma geleneğinin, ecdadın dini anlayışını ve maneviyatını yansıttığını belirtti.

Uygulama sırasında çıkan tozların bile özel olarak saklandığını ve şeyhler tarafından saygı ile korunduğunu belirten Kocaman, “Ecdadımız Peygamberimizin emanetlerine büyük bir sevgi ve saygıyla yaklaştı. Onların temizliği ve muhafazası konusunda gösterdikleri büyük özen, bizim de göstermek zorunda olduğumuz ortak bir noktadır.” dedi.

Topkapı Sarayı ve Peygamber Sevgisi
İstanbul’un manevi atmosferinde bir köprü görevini gören Topkapı Sarayı, yanında Peygamber Efendimizin ve sahabelerin hayatına ait eşyaları barındırmakta. Buraya gelen ziyaretçiler, sadece eşyaları görmekle kalmayıp, aynı zamanda ruhlarını da bu manevi ortamda arındırarak, peygamber sevgisinin zirvesine ulaşma fırsatı buluyorlar.

İlhan Kocaman, “Burada, Peygamber Efendimize duyulan aşk en derin anlamıyla hissediliyor ve bu sevgi, zamanın ötesinde bir bağlantı kuruyor. Ecdadımızın izlediği bu yönü, bizler de, gelecek nesillere aktarmak zorundayız.” diyerek, geleneklerin devam etmesinde bir sorumluluk olduklarını vurguladı.

Kur’an-ı Kerim ve Sevgiyle Anma Geleneği
Bagetlerde ve sessiz bir şekilde sürdürülen Kur’an okuma geleneği, Yavuz Sultan Selim dönemine dayanmaktadır. Bu sürekliliği sağlamak, ecdadın manevi mirasını yaşatmak ve yüzyıllar boyunca devam ettirmek, günümüzde de en önemli görevlerimizden biri olmaktadır. Kamusal ve bireysel dini vecibelerin en güzel örneği olan bu uygulama, ziyaretçiler üzerinde derin bir etki bırakmaktadır.

Halil İbrahim Akgün, “Aşk-ı Muhammediye’nin zirve noktası bu mekanda yaşanıyor ve biz de, bu aşkın temsilcileri olarak burada bulunuyoruz. Bu, sadece bir görev değil, aynı zamanda peygamber sevgisinin en anlamlı ifadesidir.” diyerek, duygularını paylaştı. Ayrıca, bu büyük mirasın, sadece bizim değil, gelecek nesillerin de hizmetinde olacağını belirtti.




