Akşam ilerlerken, gizemli ve etkileyici bir atmosfer eşliğinde, eski bir kilisenin merdivenleri parıltılı lambalarla aydınlanıyor. Sahneye çıkan genç kadın, mikrofonun önünde dururken, yanındaki gitarist ona eşlik ediyor ve ortamı canlandırıyor. Kalabalık, taş basamaklar üzerinde sessiz bir beklentiyle otururken, sahneden yükselen gitar melodileri hız kazandıkça, kadın şarkısını yüksek sesle söylüyor.
Bir yandan dans eden insanlar, yerlerinde duramayan bir enerjiyle hareketlenirken, meydan adeta bir canlılığa bürünüyor. Ritmik davul vuruşlarıyla birleşen şarkı, sahnede yaşanan enerjiyi hissettiriyor; herkes coşku içinde eğlenirken, Sustaria festivali resmen başlamak üzere.
‘YERİNDE DURMANIZA İZİN VERMEYEN HUZURSUZLUK’
Festivalin kurucusu Cristina Muto, Sustaria’yı sadece bir müzik etkinliği değil, aynı zamanda toplumun içsel dinamiklerini yansıtan bir hareket olarak tanımlıyor. Lago lehçesinde “Sustaria” kelimesi, sizin yerinizde durmanıza engel olan, içsel enerjilerinizi hareketlendiren bir anlam taşıyor. 2020 yazında bu festivali, kardeşi Daniele ile birlikte hayata geçiren Cristina, “Bölgenin yaşadığı zorluklara rağmen, buradaki topluluk yaşamaya devam ediyor ve bu enerjiyi dünyaya göstermek istiyoruz” diyor.
TARİH, MÜZİK VE TARIMIN KESİŞTİĞİ NOKTA
Sustaria sadece konserlerle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda Calabria bölgesinin kadim tarım geleneklerine de saygı duruşunda bulunuyor. İlk akşam sergilenen tarantella dansı, yüzyıllardır bu topraklarda süregelen bir gelenek olarak dikkat çekiyor. Hızlı ayak hareketleriyle gerçekleştirilen bu ritmik dansın, efsaneye göre, tarlada çalışan işçilerin yorgunluk ve birikmiş enerjilerini dışa vurduğu düşünülüyor. Bu geleneksel dans, bölgenin kültürel mirasının yaşatılmasında önemli bir rol oynuyor. Bu bilgi, The Guardian’ın “Calabria comes alive with song and dance: how a new generation is revitalising southern Italy’s quiet villages” başlıklı makalesinden derlenmiştir.