İstanbul’a aşık biri olarak, şehri keşfetmek ve sonbaharın büyüleyici atmosferini hissetmek en büyük tutkum. Kalabalıklar ve trafik zaman zaman yorucu olsa da, şehrin her köşesi ayrı bir hikâye anlatır. Özellikle sonbaharın yoğun renkleri ve hafif serin havasıyla birlikte Kuzguncuk, keşfetmeye değer adresler arasında ön plana çıkıyor. İcadiye Caddesi üzerinde yer alan kafeler, sizlere sıcak kahve molası için pek çok alternatif sunar. Bu rotada, Uryanizade Sokağı’nın renkli evleri ve Simitçi Tahir Sokağı’nın kendine has atmosferi en çok tercih edilen noktalar arasında yer alır. Ayrıca, ünlü Perihan Abla dizisinin çekildiği sokakta yürümek, kendinizi farklı bir İstanbul manzarasının içinde bulmanızı sağlar.
Yürüyüş yapmak isteyenler için ise Yeniköy’den başlayıp Büyükdere İskelesi’ne ulaşan rota mükemmeldir. Boğaz’ın güzelliğiyle süslenmiş bu yol boyunca, ağaçlardan süzülen ışık ve deniz manzarası size eşlik eder. Bu güzellikler eşliğinde yapacağınız kahve ve simit molası ise, günü daha özel kılar.
Türkiye’nin Saklı Cenneti: Trilye
İstanbul’dan birkaç saat uzaklıkta, Bursa’ya bağlı Trilye, özellikle kasım ayında ziyaret edilmesi gereken gizli kalmış güzelliklerden biri. Mudanya’dan kolayca ulaşabileceğiniz bu sakin sahil kasabası, sizi zeytin ağaçlarıyla çevrili, huzur verici atmosferiyle karşılar. Sonbaharın serinliği ve hafif rüzgârıyla, dar sokaklarda dolaşmak ve deniz kenarındaki çay bahçelerinde sıcak bir içecek yudumlamak en güzel deneyimlerden olur. Bölgede konaklamak isteyenler için uygun fiyatlı pansiyon seçenekleri kasım ayında da ulaşılabilir durumdadır.
Serin Bir Sonbahar Kaçamağı: Cumalıkızık
Bursa’ya yolunuz düşerse, Osmanlı’dan kalma yapılarıyla ünlü Cumalıkızık’ı ziyaret etmelisiniz. Gün doğumundan önce kalkıp, köyün sakinliğinin tadını çıkarırken, geleneksel kahvaltı sofralarını kaçırmamak gerek. Kasımda ise, sararmış yapraklar ve taş sokaklar köye bir masal atmosferi katıyor. Hafif serin rüzgâr ve altın rengi doğa, burayı fotoğraf meraklıları için adeta cennet haline getiriyor. Bu tarihi köyde bol bol fotoğraf çekerek, geçmişin izlerini yakından hissedebilirsiniz.
Doğa ve Huzurun Buluştuğu Nokta: Sapanca
İstanbul’a günübirlik bir kaçamak yapmayı planlıyorsanız, Sapanca en güzel seçeneklerden biridir. Göl kenarında yürüyüşler yaparken, yemyeşil ormanlarla çevrili parkurlar arasında kaybolabilirsiniz. Bisiklet tutkunları için burası tam anlamıyla bir cennet; rüzgârın hafif dokunuşuyla, sonbaharın serinliği ve doğanın dinginliği iç içe geçer. Ayrıca, gölde kano kiralayarak farklı bir maceraya atılabilir veya göl kıyısında sessizce oturup, doğanın renk cümbüşünü izleyebilirsiniz. Sonbahar gün batımında göl manzarası, ruhunuzu sakinleştirecek güzellikte.
Küçük Bir İstanbul: Eskişehir Günübirlik Gezisi
Kasım ayında, şehrin kalabalığından uzaklaşarak kültürel bir keşfe çıkmak isterseniz, Eskişehir ideal. Yüksek hızlı trenle ulaşım oldukça kolaydır. Odunpazarı’nda bulunan renkli Osmanlı evleri ve taş sokaklar, sizi adeta geçmişe götürür. Yalnızca bir gün ayırarak, Atatürk Müzesi ve Porsuk Çayı boyunca yürüyüş yapabilir, gondollara binebilir, kafelerde oturup, sonbaharın dingin atmosferini deneyimleyebilirsiniz. Özellikle Balaban köftesi ve çi börek, tatmadan dönmeyin.
Sakinlik ve Doğanın İçinde Bir Sonbahar: Adatepe
Kaz Dağları’nın eteklerindeki Adatepe köyü, kasım ayının serinliğiyle iç içe geçerek, ziyaretçilere eşsiz bir sessizlik sunar. Sararmış zeytin ağaçları ve hafifçe yayılan sonbahar kokusu, köyün büyüleyici atmosferini tamamlar. Sadece doğa yürüyüşleri değil, aynı zamanda butik otellerde konaklayarak, bölgenin doğal yapısının tadını çıkarabilirsiniz. Burası, geçmişte Rum ve Türk ailelerinin uyum içinde yaşadığı, taş mimarisi ve doğayla bütünleşmiş yapılarıyla öne çıkar. Kasımda, köyün sessizliği ve güzelliği, ziyaretçilerine huzur dolu anlar sunar.
İmparatorluğun Simgesi: Safranbolu
Karadeniz’in en önemli tarihî noktalarından olan Safranbolu, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan, Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerini sevgiyle koruyan bir kasabadır. Arnavut kaldırımlı sokaklarda yürüyüş yaparken, tarihi evlerin, camilerin ve hanların anlattığı hikâyelere tanıklık edersiniz. Kasabayı sonbahar aylarında ziyaret ettiğinizde, sararmış yapraklar ve serin hava ile birleşerek, adeta bir zaman yolculuğu yaşarsınız. En güzeli, dar sokaklarda kaybolup, her köşesinde geçmişin izlerini keşfetmektir. Özellikle Cinci Hamamı ve İzzet Mehmet Paşa Camii gibi noktalar, kültürel zenginliğin simgeleri arasında yer alır. Bu büyülü atmosferde fotoğraf çekmek ise oldukça keyiflidir.
Karadeniz’in Saklı Cenneti: Amasra
Amasra, köklü tarihî ve doğal güzellikleriyle beni her zaman büyüler. İki doğal limanın etrafına dizili renkli evleri ve küçük balıkçı restoranlarıyla, zamanın durduğu bir yer gibi gelir. Kumlu plajlarda yürüyüş yapmak ve deniz kenarında oturmak, bölgeye özgü sakinliği yaşamanızı sağlar. Özellikle sonbaharda, sararmış ağaçlar ve hafif rüzgâr eşliğinde yapılan yürüyüşler, ruhunuzu dinlendirir. Amasra Kalesi, hem tarih hem de manzara açısından ön plana çıkar; kaleden, Karadeniz’in uçsuz bucaksız manzarasını izleyebilirsiniz. Burada da, serin hava ve doğanın huzur veren renkleri, ziyaretçilere unutulmaz anlar yaşatır.
Büyüleyici Bir Sonbahar: Kapadokya’nın Renkleri
Kapadokya, Nevşehir’in eşsiz bir parçası… Her mevsim ayrı güzellikler sunmasına rağmen, özellikle sonbaharda farklı bir büyüye sahip. Gökyüzünü dolduran balonlar, vadilerin üzerindeki altın ve kızıl renkli doğa manzarasıyla birleşince adeta bir rüya ortaya çıkar. Gün doğumu ve gün batımı boyunca gerçekleştirilen sıcak hava balonu turları, bu bölgenin ruhunu daha da derinleştirir. Yeraltı şehirleri, peri bacaları ve Uçhisar Kalesi, doğa ve tarih tutkunlarının ilgisini çeker. Turkuaz renkli göller ve Kızılçukur Vadisi’nin muhteşem gün batımı ise, nokta atışı fotoğraflar ve sakin dakikalar vaad eder.
İşte Tarihin İzinde Göbeklitepe
Şanlıurfa’da, zamanın derinliklerine inmeye hazır olun. Göbeklitepe, arkeolojinin en önemli keşiflerinden biri olarak, eski çağlara ışık tutar. Sıcak güneş altında, taşların yüzeyinde dans eden ışık ve gölgelerle, mistik bir atmosfer yakalamak mümkün. Burası, sadece bir tarih kutbu değil, aynı zamanda doğanın ve insanlığın uyumunu da simgeler. Balıklıgöl’ü ziyaret edip, şehrin canlı çarşılarında gezerken, geleneksel Urfa mutfağından lezzetler tatmanız da önerilir. Gün batımında, Urfa Kalesi’nin panoramik manzarasına hayran kalabilir, gününüzü unutulmaz kılabilirsiniz.









