InStyle dergisinin kasım sayısı için objektif karşısına geçen Serenay Sarıkaya, kariyerinin ikinci iki buçuk yılını nasıl değerlendirdiğini, yeni perspektifler edindiğini anlattı. Yorgunluk ve dinlenme arasındaki dengeye dikkat çekerek, kendini yeniden keşfetme ve güçlendirme adına bu dönemin onun için çok kıymetli olduğunu vurguladı. Öğrendiği ve tecrübe ettiği her yeni şeyin aslında onu daha sağlıklı ve içten büyümeye yönlendirdiğini ifade etti.
İnsan doğası ve davranışlarını derinlemesine incelemeyi sevdiğini belirten Sarıkaya, bu tutkunun onun mesleğine farklı bir derinlik kattığını söylüyor. Herkesin hikayelerine kulak verirken, insanların iç dünyalarını anlamaya çalışma sürecinin kendisini hem daha anlayışlı hem de daha önyargısız hale getirdiğini dile getiriyor. Özellikle, kimseyi yargılamadan bakabilmenin, onun için en önemli gelişmelerden biri olduğunu anlatıyor.
Hayata ve kendine dair farkındalığını artıran Serenay, “Her zaman kendimle yarışmadım, bu sayede daha az strese girdim” diyerek, başarısızlık korkusunun onun hayatındaki yerinin olmadığını açıkladı. Hep yolun başında olmanın verdiği hırs ve merakla, kendisini geliştirmeye devam ettiğini belirtiyor. “Düşmekten ve yeniden ayağa kalkmaktan korkmadım; önemli olan, her zaman kendi mutluluğumu ve iç huzurumu ön planda tutmak” şeklinde konuşuyor.
Gurur duyduğu şeyleri sormak yerine, kendine her zaman sorduklarını anlatan Serenay, “Kendimle yarışmak yerine, kendi yolumu çiziyorum” diyerek, başarı ve mutluluk arasındaki farkı öne çıkardı. “Hayatı seviyorum çünkü kendimi ve iç dünyamı anlamaya çalışmak hep benim önceliğim oldu” diyerek, içsel yolculuğunun önemine vurgu yapıyor.
Yapay Zekâ ve Estetik
Serenay Sarıkaya, yapay zekâ teknolojisine yönelik görüşlerini paylaştı. “Fazla ‘boomer’ olmamaya çalışıyorum ve teknolojiyi anlamaya gayret ediyorum” diyen oyuncu, sanatın hep el emeğine dayalı olmasını tercih ettiğini söylüyor. “Hayatı kolaylaştırıcı etkileri olsa da, bazı meslekleri ortadan kaldırdığı da doğru” diyerek, teknolojik gelişmelere ilişkin karışık duygularını dile getiriyor.
Son olarak, kusurların ve hataların dünyayı daha gerçekçi kıldığına inandığını belirtiyor, “İnsanın içindeki hatalar ve kusurlar, gerçekliği daha samimi yapar” ifadesiyle, insanın gerçekliğiyle yüzleşmenin değerini vurguluyor.