İsrail’in önde gelen medya organları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dış politikadaki aktif ve etkili hamlelerini detaylıca inceliyor. Özellikle Gazze’deki olaylar ve bölgedeki krizlerde Erdoğan’ın diplomatik ve stratejik adımlarının, bölgesel ve küresel dengeyi nasıl değiştirdiğine dikkat çekiliyor.
İsrail merkezli N12 televizyonunun analizinde, Erdoğan’ın açıklamaları ve diplomatik girişimlerinin, bölgenin güç dengesi üzerinde önemli bir rol oynadığı vurgulanıyor. Trump ile kurduğu yakın ilişkiler ve Beyaz Saray’la doğrudan iletişimi, Ankara’nın bölgesel manevra alanını genişleten bir faktör olarak gösteriliyor.
Uluslararası Arenada Erdoğan’ın Artan Etkisi
Uzmanlar, Batı’nın uzun süre Erdoğan’ı hafife aldığını ancak zamanla onun sabrını ve diplomatik hünerlerini fark ettiğini belirtiyor. “Hakikaten artık uluslararası sahnenin vazgeçilmez bir aktörü” olarak tanımlanan Erdoğan’ın, Gazze’den Suriye’ye, Körfez’den Ukrayna’ya uzanan geniş hareket alanında belirleyici bir güç haline geldiği görülüyor.

Analizler, Türkiye’nin bölgede barış ve istikrar adına müdahale ederek, “bir düzenin oluşumunda anahtar unsur” olduğunu savunuyor. Ankara’nın bölgedeki diplomatik dengesinin ise, İstanbul’un söylemleriyle Batı’ya ve diğer taraflara bir mesaj gönderdiğine işaret ediliyor: Artık Orta Doğu’ya yön veren güç Türkiye ve onun politikaları olmadan hareket edemez.
Erdoğan’ın İslam Dünyası ve Vicdan Temsili
Tel Aviv Üniversitesi uzmanlarından Dr. Hay Eytan Cohen Yanarocak, Erdoğan’ın Arap dünyası ve İslam coğrafyasındaki vicdan temsilcisi pozisyonunu öne çıkarıyor. Yanarocak, “Gazze’de yaşananlar Erdoğan’ın diplomatik profilini yeniden şekillendirdi. Ankara, Arap sokağının vicdanını temsil eden, Batı ile temasını sürdüren tek aktör haline geldi” diyor.
Erdoğan’ın ilk günlerde yaptığı sert açıklamalar ve tutumu sayesinde, İslam dünyasında geniş destek topladığını belirten uzmanlar, şu değerlendirmeleri yapıyor: “Filistin meselesini yeniden gündeme getirerek, Türkiye’nin Orta Doğu’daki saygınlığını artırdı”.

ABD ile Yakın İlişki ve Bölgesel Fırsatlar
Analizde, Erdoğan ve Trump ilişkisine de büyük önem veriliyor. “Trump döneminde Beyaz Saray’a ulaşabilen tek Müslüman lider Erdoğan’dı” ifadeleri ile vurgulanan bu ilişkinin, Washington ile Ankara arasındaki stratejik bağları güçlendirdiği belirtiliyor. İsrailli uzman Gallia Lindenstrauss’a göre, “Trump’ın yeniden yükselişi Erdoğan tarafından yakından takip ediliyor ve bu durumu bölgesel bir avantaj haline çevirmeye çalışıyorlar.”
Hükümetler arası bu yakınlaşma, Ankara’nın yeni bir sayfa açmasını ve bölgesel aktifliğini artırmasını sağlıyor. Ayrıca, Washington’ın NATO ve diğer ittifaklar dışındaki yönelimlere karşı tutumu, Türkiye’nin kendi jeopolitik hatlarını güçlendirmesine sebep oluyor.

Kendi Eksenini Kurmuş Bir Türkiye
Brifinglerde, Türkiye’nin F-35 programında dışlanması ve ABD ile gerginlik yaşaması sonrası kendi bağımsız jeopolitik rotasını çizdiği öne çıkıyor. “Erdoğan, Rusya ile yakın ilişki içindeyken NATO’dan kopmadı. Bu, Batı’ya karşı yeni bir denge kurma stratejisidir”. Uzmanlar, Ankara’nın hem Batı hem de Doğu ile kurduğu ilişkilerde yeni bir denge ve bağımsızlık politikası izlediği görüşünde birleşiyor.
Analiz, “Türkiye, kendi hareket alanını oluşturarak, hem NATO çatısı altında hem de Rusya ile yakın ilişkiler kuran, çok boyutlu bir stratejiyi benimsiyor” şeklinde özetleniyor.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin Modernizasyonu ve Güçlenmesi
Türkiye’nin askeri kabiliyetlerini güçlendirme yolunda özellikle hava kuvvetlerine yaptığı yatırımlar öne çıkıyor. “Modern savaş uçakları ve teknolojik altyapı ile askeri gücünü artırıyor”. Ayrıca, İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile gerçekleşen görüşmede, Eurofighter Typhoon savaş uçaklarının satışı ve teknolojik ortaklıklar üzerinde mutabakat sağlandığı belirtiliyor. Bu adımlar, Türkiye’nin Batı ile bağlarını tamamen koparmadan, çıkarlarına göre hareket etme stratejisinin bir parçası olarak görülüyor.
Suriye’deki Güçleniş ve İsrail İçin Yeni Hesaplar
Özellikle Suriye konusunda, Türkiye’nin etkisini arttırdığı ve diplomatik girişimlerini yoğunlaştırdığı gözleniyor. “Erdoğan, bölgedeki dengeyi kendi lehine çevirmeye devam ediyor ve İsrail bu yeni durumla yüzleşmek zorunda kalabilir”.
Analizlerde, Erdoğan’ın şekillendirdiği yeni denklemde, Suriye’de bölgesel güç dengesinin yeniden kurulmaya çalışıldığını ve İsrail’in politikalarının bu yeni gerçeklikler ışığında yeniden gözden geçirilmesi gerekeceği ifade ediliyor.
Yeni Stratejik Gerçeklik ve Gelecek Perspektifi
Tüm bu gelişmeler, İsrail açısından yeni bir gerçekliğin oluştuğunu gösteriyor. Tel Aviv, önümüzdeki süreçte Ankara ile doğrudan iletişimi tekrar kurmak ve bölgesel dengeleri yeniden şekillendirmek zorunda kalabilir. Dolayısıyla, Erdoğan’ın bölgedeki rolü ve dış politikasındaki artış, her iki tarafın da yeni manevra alanları oluşturmasına neden oluyor.