Hizan’ın köylerinde yüzyıllardır ayakta kalan geleneksel taş mimarisini belgelemek ve bu kültürel mirası gelecek nesillere aktarmak amacıyla başlatılan proje, yalnızca mimari bir çalışma olmanın ötesine geçiyor. Bu proje, taş evlerin içinde saklı kalan insan hikâyelerini ve yaşam biçimlerini de gün yüzüne çıkarmayı hedefliyor. Her bir fotoğraf, bölgenin yüzlerce yıldır süregelen yaşamını ve köylerin ruhunu yansıtıyor.
Yürütücüsü Hilal Bayar, bölgedeki arşivleme eksikliğinin önemli bir sorun haline geldiğine dikkat çekiyor. Bayar, “Çalışma yaptığımız köylerde hem mekân hem de insan dönüşümleri yaşanıyor. Bunun en büyük gerekçesi ise arşivleme ve koruma çalışmasının yetersizliği. Bu nedenle, köyün yaşlı kuşaklarının sözlü ve görsel hafızasının korunması büyük bir önem taşıyor” dedi.
Fotoğraf sanatçısı Bayar, birçok fotoğrafçının bölgeye yalnızca turistik kareler için geldiğini, oysa taş evlerin içinde zamana meydan okuyan yaşamların ve unutulmaya yüz tutmuş hikâyelerin saklı olduğunu vurguluyor. “Fotoğraf, sadece görsel değil, aynı zamanda bir anlam yolculuğu. Bu projede amaç, o sessizliği duymak ve belgelemek” ifadelerini kullandı. Ayrıca, projeye destek veren Bitlis valiliği ve Hizan kaymakamlığına teşekkürlerini iletti.
Proje kapsamında, Hizan merkez ve çevre köylerde gerçekleştirilen saha çalışmalarıyla elde edilen fotoğraflar, ilerleyen dönemlerde bir sergi, kısa belgesel ve yayın olarak sanatseverlerle buluşacak. Böylece, taş mimarimizin ve onun içindeki yaşamların önemi geniş kitlelere ulaşacak. Bayar’ın objektifinden yansıyan kareler, taş evlerin yalnızca yapısal özellikleriyle değil; emeğin, hafızanın ve insanların hikâyelerinin taşıyıcıları olarak da değerli olduğunu yeniden hatırlatıyor.