Gazze’ye Sağlanan Yardım Tırlarının Güncel Durumu ve Ateşkes Etkileri

10 Ekim itibarıyla yürürlüğe giren ateşkes sonrası Gazze’ye giriş yapan yardım tırlarının toplam sayısı 3.203 olarak kayıtlara geçti. Gazze hükümetinin medya ofisinden yapılan açıklamada, bu rakamın detaylarına vurgu yapıldı ve güncel insani yardım girişleri kamuoyuna duyuruldu. Bu bilgiler, bölgedeki insanî durum hakkında farkındalık yaratmak ve ateşkesin maddelerinin uygulanıp uygulanmadığını takip etmek amacıyla paylaşıldı.

Söz konusu dönemde, Gazze’ye toplamda 3.203 tır girişi gerçekleşirken, bunların 639‘u ticari, geriye kalan 2.564‘ü ise insani yardım taşıyan tırlardı. Ayrıca, bu tırlar arasında 84’ü yakıt, 31’i LPG (yemeklik gaz) olmak üzere malzeme bulunuyordu.

Hedeflenen Giriş Hakkı ve Gerçekleşen Sayı Arasındaki Fark

Ateşkes şartlarına göre günlük 600 tır girişinin planlandığı halde, gerçekleşen girişler bunun çok altında kaldı. Günlük ortalama 145 tırın giriş yapması, belirlenen hedefin yalnızca %24’üne tekabül etmektedir. Bu durum, bölgedeki temel ihtiyaç maddelerinin ulaştırılmasında sorunlar yaşandığını göstermektedir.

Özellikle, acil ihtiyaçların karşılanması amacıyla *gerekli* enerji kaynaklarının giriş sayısının ciddi ölçüde az olduğu gözlemleniyor. Toplam beklenen akaryakıt ve LPG tırlarının sayısı 1100 iken, bu rakam sadece 115’e ulaşabildi. Bu da, hastaneler, fırınlar ve çeşitli tesislerin sürdürülebilirliği açısından önemli bir sorun teşkil ediyor.

Uluslararası toplumdan ve ilgili aktörlerden, özellikle Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump ve garantör ülkelerden, İsrail üzerindeki baskıyı artırıp özünde kabul edilen anlaşma maddelerinin tam olarak uygulanmasını sağlamaları isteniyor. Bu noktada, insani yardımlar kapsamında girişlerin artırılması ve uluslararası taahhütlerin yerine getirilmesi en temel taleplerden biri haline geldi.

Hatırlanacağı üzere, 9 Ekim’de Mısır’daki müzakereler sonucu İsrail ile Hamas arasında bir ateşkes anlaşması imzalanmış ve bu anlaşma, 10 Ekim itibarıyla yürürlüğe girmişti. Bu çerçevede, bölgedeki insani yardım faaliyetlerinin sürdürülebilirliği, uluslararası diplomatik çabaların odak noktası olmaya devam ediyor.