Dışişleri Bakanı Fidan’dan Uluslararası Güvenlik ve İş Birliği Vurgusu

Bugün burada bulunmak benim için büyük bir onur ve ayrıcalıktır. Geçen yıl da olduğu gibi, bu platformda jeopolitik ve stratejik konulara dair gözlemlerimizi paylaşmıştık. Artan küresel gerilimler ve uluslararası sistemlerdeki değişimleri yine masaya yatırmıştık. Şimdi ise, mevcut durumun yoğun belirsizliklerle şekillendiğini görmekteyiz. Uluslararası dengeler hızla değişiyor ve bu yeni ortamda uyum sağlamak temel bir ihtiyaç haline gelmiştir.

Uluslararası kurumlara güven inşa etmenin önemi büyüktür. Bu kurumlar aracılığıyla güçlerimizi birleştirerek, çok kutuplu dünyaya doğru atılan adımlardan güç almamız gerekiyor. Türkiye’nin vizyonu liberal, kapsayıcı ve diyaloğa açık bir yaklaşıma dayanıyor. Stratejik ortaklıklar ve çok yönlü iş birlikleriyle birlik ve beraberliği ön planda tutmayı amaçlıyoruz. Bu bağlamda, ortak güvenliği ve sürdürülebilir refahı güçlendirmek adına, sorunlara kolektif çözümler ve ortak sorumluluk bilinciyle yaklaşmaktayız.

Güçlendirilmiş uluslararası düzen arayışı

İlk hedefimiz güçlü ve dirençli bir sistem kurmaktır. Bunun için, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, uluslararası yapının yeniden yapılandırılmasına ihtiyaç duyuyoruz. Günümüzde kuralların uygulanmasındaki eşitsizlikler, global istikrarı tehdit eden en büyük engel olarak öne çıkmaktadır. Türkiye, bu yapıyı daha demokratik ve katılımcı hale getirmek için çeşitli adımlar atmakta ve Güvenlik Konseyi’nde bu talebimizi dile getirmiştir. Temel beklentimiz, adil temsil ve eşit katılımın sağlanmasıdır.

Değişen güç dengeleri ve yeni aktörlerin ortaya çıkması, küresel iş birliğini yeni stratejilere zorlamaktadır. Bu noktada, yeni ve çeşitli uluslararası ortaklıklar kurulmalı ve kurumlar güçlendirilmelidir. Türkiye, bu sürecin aktif bir parçası olarak, bölgesel ve küresel katılımını artırmayı amaçlamaktadır.

Bölgesel Güç ve Sürdürülebilir Barış

Güçlü ve fonksiyonel küresel düzen, bölgesel sahiplikle sağlanabilir. Bölgesel meseleler genellikle küresel çözümler gerektirir ve bu çerçevede, Balkanlar gibi bölgelerde ikili ve çok taraflı diyaloglar desteklenmektedir. Arabulucu rolü üstlenerek normalleşme ve istikrar adımlarına katkıda bulunuyoruz. Merkezinde insani ve güvenlik sorunlarını çözmek olan bu çalışmalar, bölge ülkelerinin birlik ve dayanışmasını güçlendirmektedir.

Türkiye’nin sahadaki durumu ve bölgesel dostane girişimleri de bu çerçevede değerlidir. Afrika kıtasında da iş birliğimizi artırmakta ve karşılıklı çıkarlar doğrultusunda yeni çalışmalar yürütmekteyiz. Bu örnekler bize göstermektedir ki, stabilite tek başına yeterli değildir; sürdürülebilir barış ve güven ortamını tesis etmek için güven ve ortaklık temel olmalıdır. Bölgesel ve global sorumlulukları üstlenerek, insanların acılarını hafifletmek ve barış ortamını kalıcı kılmak zorundayız.

DETAYLAR birazdan paylaşılacak…