Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne, Gazze’de en az iki yıl süreyle faaliyet gösterecek uluslararası bir güç kurulmasını öngören yeni bir tasarı sunuldu. Bu taslak, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin hazırladığı ve dün üyelere ilettiği bilgisiyle gündeme geldi. Haberlere göre, taslak, Katılımcı ülkeler ve ABD’ye, Gazze’nin güvenliği ve yönetimi konusunda geniş yetkiler veriyor ve bu yetkilerin gerektiğinde uzatılabilmesine imkan tanıyor.
Belirtilen taslak karar, “Hassas ama gizli olmayan” bir şekilde tanımlanmakta ve ABD ile diğer ülkelerin Gazze’de etkin bir idari ve güvenlik yapısı oluşturmasını öngörüyor. Bir ABD yetkilisi, taslağın önümüzdeki günlerde BMGK üyeleri arasında yapılacak görüşmelerin temelini oluşturacağını belirterek, oylanıp yürürlüğe girmesinin hedeflendiğini ve ilk birliklerin Ocak ayına kadar Gazze’ye konuşlandırılmasının planlandığını ifade etti. Yetkili, “Uluslararası İstikrar Gücü”nün (ISF) görev tanımının, barış koruma gücünden farklı olarak doğrudan icra gücü olacağını dile getirdi.
Uluslararası Gücün Yetki ve Sorumlulukları
- Gazze sınırları içinde tüm güvenlik önlemlerinin alınması,
- İnsani yardım ve sivillerin korunması,
- Yeni Filistin polisi oluşumunun eğitilmesi ve güçlendirilmesi,
- İsrail ve Mısır sınırlarının güvenliğinin sağlanması,
- Gazze’de askeri altyapıların yok edilmesi ve silahsızlandırma operasyonları,
- İnsani koridorların güvenliği ve insani yardımların sürdürülebilir ulaştırılması,
Özellikle, bu güç, uluslararası hukuk ve insani ilkeler çerçevesinde hareket edecek ve herhangi bir çatışmanın sona erdirilmesine katkı sağlayacak görevleri üstlenecek. Bu bağlamda, yeni güç, barışın kalıcı hale gelmesi yerine, iktidar ve güvenlik kontrolünü pekiştirmeye odaklanmış görünüyor.

Gazze’nin Yeniden Yapılanmasına ve İşbirliği Süreçleri
Taslak teklife göre, Gazze’de altyapıların güçlendirilmesi ve silahsızlandırma operasyonları, bölgedeki Mısır ve İsrail ile uyum içinde yürütülecek. Ayrıca, bölgedeki yeni güvenlik güçlerinin eğitimi ve bölgesel sınırların gözetimi, uluslararası ortakların katkısıyla gerçekleştirilecek. Yardımların ise BM, Kızılhaç ve Kızılay gibi kuruluşlar aracılığıyla, koordine edilen mekanizmalarla sağlanması planlanmakta.

Uluslararası Toplumun Rolü ve İstanbul Zirvesi
İstanbul’da düzenlenen ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ev sahipliği yaptığı Gazze konulu zirve, küresel medyanın ilgisini çekti. Zirveye Endonezya, Pakistan, Suudi Arabistan ve Ürdün dışişleri bakanlarının yanı sıra BAE ve Katar temsilcileri de katıldı. Bu gelişmeler, bölgeye barış ve istikrar getirmek adına uluslararası güçlerin oluşturulması sürecine önemli bir ivme kazandırdı.

British gazetesi The Guardian, bu güç taslağının önümüzdeki iki hafta içerisinde tamamlanma ihtimaline dikkat çekerek, “Ancak güç görev tanımı ve İsrail, Filistin arasındaki ilişkilerdeki anlaşmazlıklar, kararın ertelenmesine neden olabilir” dedi. Aynı zamanda, Türkiye ve diğer Müslüman ülkelerin, Gazze’de barış planı konusunda net ve adil bir çerçeve talep ettiği de vurgulandı.

Türkiye’nin Yaklaşımı ve Bölgesel Etkiler
Middle East Eye, “Türkiye, Gazze’de istikrar ve barış için Uluslararası Güç planını desteklemek amacıyla net bir yol haritası istiyor” şeklinde haber yaptı ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, “Türkiye, barış hareketlerine katkı sunmaya hazır, ancak adil ve açık bir çerçeveden sapmamalıyız” sözlerine yer verdi. Ayrıca, Türkiye’nin uluslararası güçlere katılmak ve bölgedeki rolünü güçlendirmek için istekli olduğu da ortaya kondu.

Al Jazeera ise, bölgedeki gelişmeleri “İstanbul zirvesinin ardından, Gazze’de uluslararası bir barış gücü daha mı yakınlaşıyor?” sorusu eşliğinde ele aldı. Birçok Arap ve İslam ülkesi, Gazze’de Filistin liderliğinde yeni bir yönetim şeklinin öne çıkmasını destekliyor. Türkiye’nin, İsrail ile ilişkilerinin gerildiği şu dönemde, bölgedeki müzakerelerde aktif rol üstlenebilirliği analiz ediliyor.

İkilemler ve Bölgesel Güçlerin Yaklaşımları
Çin merkezli South China Morning Post, Türkiye’nin Gazze’deki ateşkes ve kalıcı barış için aktif bir rol üstlenmeye devam ettiğine değinerek, “Türkiye’nin bölgedeki merkezi rolü, üç haftalık ateşkes döneminde net bir şekilde gözlemleniyor” ifadelerine yer verdi. Türkiye, Müslüman ülkeleri bölgesel yeniden inşada ortak güç olmaya teşvik ederken, uluslararası toplumun barış için yoğun diplomatik çabalarını destekliyor.