MuhtarAbi

ABD Üniversitelerinde Artan Antisemitizm Soruşturmaları ve Yasal Tartışmalar

Yazar: MuhtarAbi 4 görüntülenme
ABD üniversitelerinde artan antisemitizm soruşturmaları ve yasal tartışmalar hakkında güncel bilgiler ve analizler içerir.

ABD’de, hükümetin üniversitelere yönelik antisemitizm soruşturmalarında belirgin bir artış yaşanmakta olup, bu soruşturmaların bir kısmı İsrail’e yönelik eleştirileri de kapsamaktadır. Özellikle Gazze saldırılarının başlamasının ardından, ülkedeki yükseköğretim kurumlarında antisemitizm suçlamalarıyla ilgili başlatılan soruşturmalar yükseldi. İngiltere’den The Guardian gazetesinde yayımlanan özel haberde, ABD merkezli Orta Doğu Çalışmaları Derneği ve Amerikan Üniversite Profesörleri Derneği’nin hazırladığı rapor detaylı veriler içeriyor.

Yapılan araştırmaya göre, 2004 yılından itibaren ABD’de toplamda 89 üniversiteye 126 antisemitizm soruşturması açıldı. Bu sayı, 2024 ve 2025 yıllarına ait çok sayıda soruşturmayı da kapsamakta. Çoğu soruşturma, İsrail ve Siyonizm karşıtı söylemlere karşı başlatılırken, şikayetlerin büyük çoğunluğu Yahudi toplumu aleyhine aşağılayıcı söylem ve ayrımcı eylemleri hedef alıyor. Araştırma, 102 şikayetten yalnızca birinin, İsrail karşıtı düşüncelerden bağımsız bir antisemitizm örneği olduğunu ortaya koydu.

Yapılan şikayetlerin %78’inin İsrail destekçisi gruplar veya bu gruplarla ilişkili kişiler tarafından yapıldığı tespit edildi. Bu bağlamda, İsrail yanlısı kuruluşlar ve savaş karşıtı hareketler sıkça soruşturmaların hedefi oluyor. StandWithUs gibi örgütlerin yöneticileri, sadece birkaç şikayet sonucunda soruşturma açıldığını belirtirken, Campus Reform adlı üniversite haber sitesinin genel yayın yönetmeni Zachary Marschall, şahsen 33 şikayette bulunduğunu ve bunlardan 16’sında soruşturma başlatıldığını kaydetti.

İddialara Kanıt Sunulmadan Soruşturmalar Açılıyor

2024, yani eski ABD Başkanı Joe Biden’un görevinin son yılı, tüm diğer ayrımcılık davalarının toplamından iki kat daha fazla antisemitizm soruşturmasına sahne oldu. Hilalde ise, mevcut Başkan Donald Trump döneminde, antisemitizm dışındaki ayrımcılık vakaları neredeyse hiç incelenmedi. Bir örnek olarak, Cornell Üniversitesi’ndeki bir profesör hakkında açılan şikayet gösteriliyor. Şikayette, “Hamas’ı ve ideolojisini destekliyor, Yahudilere karşı nefret ve ayrımcılık yapıyor, öğrencilerin düşüncelerini şekillendiriyor.” ifadeleri kullanıldı. Ancak, başka bir kanıt veya detay sunulmaksızın yapılan bu şikayetler, ABD Eğitim Bakanlığı’nın Cornell Üniversitesi’ne yazdığı mektupla yaşanan problemleri vurgulamasına neden oldu. Bakanlık, üniversitenin bu tür olaylara yeterince müdahale etmediği gerekçesiyle soruşturma başlattı.

Başka bir örnekte ise, ebeveynler, Filistin yanlısı gösteriler nedeniyle kızlarının güvende hissetmediğini dile getirerek, okulda atılan sloganları ve etkinlikleri şikayet etti. Bu ebeveynler, yaygın varsayımların ötesine geçerek, Siyasal Bilimler Fakültesi’nin ‘Hamas’ı destekleyen’ ve Yahudileri ‘bebek katili’ olarak niteleyen radikaller tarafından yönetildiğini iddia ettiler. Söz konusu ebeveynler, ‘Gazze’de Katliam: Güvenlik mi, soykırım mı?’ başlıklı etkinlik afişini şikayetlerine ekledi ve yine hiçbir kanıt sunmadı. Bu talepler üzerine, Eğitim Bakanlığı da üniversite hakkında soruşturma başlattı.

Yasa, Konuşma Özgürlüğünü Sınırlama Aracı Haline Geldi

İncelenen vakalarda, ABD’deki Medeni Haklar Yasası’nın 6. maddesinin, ilk bakışta ırk veya ten rengine dayalı ayrımcılığı engellemek için oluşturulduğu ancak, zaman içinde yükseköğretimde konuşma özgürlüğünü sınırlandırmak amacıyla kullanılıyor olduğu kaydedildi. Özellikle, önceki ABD yönetimleri ve şimdi ise Trump yönetimi döneminde, bu maddenin, Filistin yanlısı aktivizm ve söylemlerin kontrolü veya kısıtlanması için kullanıldığı vurgulandı. Orta Doğu Çalışmaları Derneği Başkanı Aslı Bali, bu yasanın artık yükseköğretimde ırk ayrımıyla ilgili değil, siyasal ve kültürel gündem doğrultusunda yeniden yapılandırma amacıyla kullanıldığını belirtti.

Üniversitelerdeki antisemitizm soruşturmalarını yakından inceleyen Prof. Darryl Li, hükümetin duyarlılık seviyesinin, çoğu zaman YouTube yorumlarından veya küçük olaylardan yola çıkarak hareket ettiğine dikkat çekti. O, gerçek antisemitik vakaların varlığını kabul ederken, geniş çaplı soruşturmaların gerekçe gösterilmemesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca, “Buradaki temel soru, bir kişinin yaptığı hareketin veya söyleminin hukuken antisemitik olup olmaması değil, bunun eğitim ortamını ciddi şekilde etkilediği ya da ne kadar yaygın olduğu, düşmanca bir ortam oluşturup oluşturmadığıdır. Bir şikayet, İsrail hakkındaki siyasi düşüncelerde 1-2 antisemitik simge veya yazıyla sınırlandırılırsa, ortamın gerçekten nasıl bir seviyede olduğunu anlamak zordur.”

Son olarak, Beyaz Saray Sözcüsü Elizabeth Huston konuya değinerek, “Başkan Trump’ın antisemitizmin ABD’de yeri yoktur. Trump yönetimi döneminde, yasa ihlali yapanlar ve ayrımcılık yapanlar hesap verecektir.” şeklinde açıklamada bulundu.