41,9131$% 0,26
48,8162€% 0,50
5.661,28%1,67
9.519,00%1,94
37.960,00%1,99
10.464,48%1,44
ABD’nin Ohio eyaletinde bulunan London şehrinde yaşayan Lindsey Pierce ve eşi Tim, hayallerindeki ailesini kurmanın yollarını ararken, beklenmedik ve oldukça şaşırtıcı bir başarıyla tanındılar. Lindsey, geçmişte anaokulu öğretmenliği yapmış ve geçen yaz ana olmuş bir anne. Ancak onun ve eşinin çocukla ilgili serüveni, alışılmışın dışında bir yol izledi.
Thaddeus adlı bebekleri, sıradan bir doğumun ötesinde, insanlar tarafından hikaye gibi görülebilecek bir süreçten geçti. O, döllendiği dönemden itibaren 30 yıl 4 ay boyunca, yani yaklaşık 11.150 gün, özel bir laboratuvarda sıvı azot içinde saklandı. Bu süreç, eminiz ki bilim ve teknoloji bağlamında oldukça dikkat çekici ve nadir bir örnek teşkil ediyor.
Thaddeus, doğar doğmaz tarihe geçti ve “en yaşlı canlı doğan insan embriyosu” unvanını kazandı. Guinness Dünya Rekorları tarafından da resmi olarak tanınmış olan bu başarı, onun 30 yıl 4 ay boyunca dondurulmuş halde kalıp nihayet yaşam bulması sonucu gerçekleşti. Bu uzun saklama süresi, onun rekorunu tazelemiş ve benzersiz kılmıştır.
İkiz kardeşler Timothy ve Lydia Ridgeway, 29 yıl 9 ay boyunca donmuş halde saklanan embriyolar sayesinde, üçüncü yaş günlerini kutlamaya hazırlanıyorlar. Bu embriyolar, 1992 yılında bir laboratuvarda döllenmiş ve ardından uzun yıllar dondurucu tesisinde muhafaza edilmiştir.
Lindsey Pierce, bu süreçte yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Elbette oğlumuz bir istatistik değil; o, ailemize katıldığında tüm hayallerimizi gerçeğe döndürdü. Sekiz yıl boyunca çocuk sahibi olmaya çalıştık ve sonunda böyle mucizevi bir sonuçla karşılaştık.” Hayatını değiştiren bu gelişme, Lindsey ve Tim’i 26 Temmuz 2025 tarihine kadar beklemeye itti ve o gün, Thaddeus dünyaya geldi.
Mezhebî birer insan olan Lindsey ve Tim, 2015 yılında evlenmelerinin ardından, aile kurma hayaliyle yanıp tutuşuyordu. Ancak, ilk denemeleri ne yazık ki başarısız oldu ve iki yıl boyunca hamilelik problemiyle uğraştılar. Çiftin doktorlarca konulan “açıklanamayan infertilite” tanısı, umutlarını biraz kırmış olsa da pes etmediler.
Yeniden denemek ve şanslarını artırmak için uzun süre sabrettikten sonra, 2022 yılında yeni bir umut doğdu. Lindsey, Tennessee’nin Knoxville şehrinde embriyo bağış platformunu keşfetti. Bu sayede, IVF teknolojisinin pek bilinmeyen bir alanında yer alan ve uzun süre saklanan embriyolarla tanışma fırsatı buldular.
Embriyo bağış programına katılım onlar için yeni başlangıçlar anlamına geliyordu. Lindsey ve Tim, farklı ailelerin bağışlamış olduğu embriyoları kabul ederken, kişi ve etik yönlerini dikkatlice incelediler. En önemlisi, yaş ya da köken gibi detaylardan çok, o bebeklerin sevgiyle dünyaya gelmeyi hak ettiğine inanıyorlardı.
İlk denemelerde, Aralık 2023’te nakledilen üç embriyodan hiçbiri tutmadı ve büyük hayal kırıklığı yaşadılar. Ancak ikinci bir şans verdiklerinde ise farklı bir başarı elde ettiler. Kasım 2024’te, 30 yıl boyunca dondurulan ve bağışlanan ikinci embriyolar kullanıldı. Lindsey’nin rahmine yerleştirilen iki embriyodan biri tutarak, ona yeni bir hayat bahşetti.
Hamileliği boyunca sofrada yaşadığı heyecan ve endişeleri anlatan Lindsey, “İlk haftalarda gözlerime inanamadım. Çocuk sahibi olmayı gerçekten çok istiyorduk ve sonunda bu hayal gerçek oldu” diyerek duygularını paylaştı. Thaddeus, bugün 11 haftalık ve sağlıklı gelişimini sürdürüyor. Ailesi, onun büyüyüp, doğrudan biyolojik annesiyle tanışmayı ve yaşam öyküsünü öğrenmeyi planlıyor.
Babası Tim ise bu deneyimin hayatlarını nasıl değiştirdiğini ve her gün yeni bir şükür vesilesi olduğunu belirtiyor. Lindsey’nin sözleriyle: “Kaderin ve teknolojinin birleştiği bu süreçte, oğlumuzun geçmişiyle gurur duyacağına inanıyoruz. Bu macera, bize sevginin sınırlarını ve insanın mucizesini gösterdi.”
Bursa’da Yürütülen Yolsuzluk ve Terörle Mücadele Operasyonu Sonuçları