Van Gölü’nün Kuraklıkla Yeniden Keşfedilen Mikrobiyalitleri
Dünyanın en büyük sodalı, Türkiye'nin ise en büyük gölü olma özelliği taşıyan ayrıca dünyanın en büyük mikrobiyalitlerini içinde barındıran Van Gölü, küresel iklim değişikliği ve buna bağlı olarak yaşanan kuraklık ve aşırı buharlaşma nedeniyle alan ...
İnsanların ve doğanın gözleri önünde gerçekleşen doğal değişimler, göl yüzeyinde ve kıyılarında yeni manzaraların ortaya çıkmasına neden oluyor. Türkiye'nin en büyük sodalı gölü olan ve dünya genelinde mikrobiyalitleriyle tanınan Van Gölü, yaşanan küresel iklim değişikliği ve buna bağlı kuraklık etkisiyle büyük ölçüde alan kaybetmeye devam ediyor.
Gölün erozyon ve çekilme nedeni ile kıyılarında tuz ve soda kalıntıları geniş alanlara yayılırken, eski sular altında kalan bölümlerde yeni yapılar belirgin hale geliyor. Özellikle göl tabanındaki çatlaklar aracılığıyla çıkan mineral zengini yeraltı suları, karbonat iyonlarıyla etkileşime girip doğal kaya oluşumlarını andıran mikrobiyalitlerin oluşmasına zemin hazırlıyor. Bu süreçte siyanobakterilerin biyokimyasal aktiviteleri ve minerallerin etkileşimi, kıyılarda görsel bir şölen sunuyor.
Çekilmenin yoğun olduğu bölgelerde ortaya çıkan mikrobiyalitler, özellikle Erciş kıyılarında yoğunlaşmakta. Bu doğal yapılar, fotoğrafçıların ve doğa tutkunlarının ilgisini çekerek bölgenin eşsiz güzelliklerini gözler önüne seriyor. Doğa fotoğrafçısı Ferzende Coşar, “Son zamanlarda mevsim koşullarına bağlı olarak Van Gölü'nde kuraklığın etkisini net bir şekilde görüyoruz. Gölün sodalı ve tuzlu yapısına rağmen, bu çekilmelerle birlikte kıyılarda mikrobiyalitler ortaya çıkmaya başladı,” ifadelerini kullanıyor. Coşar, bu nadir oluşumların Kapadokya’daki peribacalarını anımsattığını belirtecek kadar görsel açıdan dikkat çekici olduklarına vurgu yapıyor. Bu gözlemler, bölgenin doğal güzelliklerine tanıklık eden ve tanıtımını destekleyen önemli unsurlardan biri haline geliyor.