UNESCO Dünya Mirası Kapsamında Vakıf Kültürünün Korunmadaki Rolü Üzerine Seminer ve Etkinlikler

İstanbul’un tarihi alanlarının UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girişinin 40. yılı etkinlikleri kapsamında Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nde düzenlenen seminerde, vakıf kültürünün kültürel mirasın korunmasındaki önemi ele alındı. Akademisyenler, vakıf temsilcileri ve uzmanlar, restorasyon çalışmalarından vakıfların tarihî ve güncel rollerine kadar birçok konuyu tartıştı.

İstanbul’un tarihi alanlarının UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girişinin 40. yılı dolayısıyla düzenlenen seminer, kültürel mirasın korunmasında vakıf kültürünün önemine dikkat çekti. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nin ev sahipliği yaptığı bu etkinlikte, alanında uzman isimler, vakıf kurumlarının kent ve kültürel miraslar üzerindeki etkisini tartıştı. Açılışta konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Turan Gökçe, üniversitenin mirasın korunmasına katkı sağlama amacını vurguladı.




Prof. Dr. Gökçe, UNESCO listeye eklenen İstanbul’un dört tarihi alanının korunmasında üniversitenin rolüne işaret ederek, “Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi ile Vakıf Kültür Varlıklarını Koruma Merkezi, kültürel mirasımıza sahip çıkmada önemli çalışmalar yürütüyor. Ayrıca Vakıf Kültürü ve Medeniyeti Uygulama ve Araştırma Merkezi, toplumda bilinçlenme ve farkındalık yaratmaya devam ediyor” dedi. Kendisinin de belirtmiş olduğu gibi, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, köklü vakıf geleneğiyle inşa edilen değerler üzerinde durmakta ve bu mirası koruma sorumluluğu bilinciyle hareket ediyor.




Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü adına söz alan Feyyaz Fidan, vakıfların tarih boyunca kültürel kimliğin şekillenmesinde ve mimari eserlerin oluşmasında oynadığı kritik role değindi. “Vakıflar, sadece hayır işleri yapmakla kalmaz, aynı zamanda kentte önemli mimari eserlerin ortaya çıkmasını sağlar. Bunlar camiler, medreseler, hamamlar, çeşmeler ve kervansaraylar, kültürel mirasın yapı taşlarını oluşturur.” şeklinde konuştu.

İstanbul Tarihi Alanları Başkanı Mustafa Tural ise farkındalık çalışmalarının önemini vurguladı. “Bir alanın dünya mirası olabilmesi için üstün evrensel değerlere sahip olması gerekir. İstanbul’un zengin ve çok katmanlı tarihi, bu kıstasın en somut örneğidir. Vakıfların katkısı, bu sürecin vazgeçilmez bir parçasıdır,” dedi. Ayrıca, oturumlarda uzman isimler tarafından yürütülen restorasyon çalışmaları ve vakıf kurumlarının kültürel miras yönetimindeki uygulamaları detaylandırıldı. Ayasofya ve Kariye Camii restorasyonlarının yanı sıra, Sultanahmet Camii’nde de yapılan çalışmalar anlatıldı.

Sempozyumun ikinci oturumunda ise vakıfların tarihsel gelişimi, günümüzdeki yapısı ve kültürel mirasın korunmasındaki endüstriyel ve sosyal işlevleri konuşuldu. Prof. Dr. Turan Gökçe, vakıf geleneğinin köklü geçmişine vurgu yaparak, onların günümüzdeki kurumsal yapısını değerlendirdi. Doç. Dr. İlhami Danış ise, vakıfların İstanbul’un kent gelişimindeki katkılarını ele aldı. Ayrıca, kültür varlıklarının korunmasında vakıf sisteminin önemi ve uygulama örnekleri gündeme getirildi.

Etkinlik kapsamında gerçekleştirilen Ayasofya ve Medresesi gezisi sırasında uzmanlar, tarih boyunca vakıfların kentteki rolünü yerinde gözlemledi. 3 Ekim Cuma günü ise Yenikapı Mevlevihanesi’nde tasavvuf müziği konseriyle program sona erecek.