Türkiye’nin Bulgaristan Zaferi ve Milli Takım Değerlendirmeleri
A Milli Futbol Takımı, 2026 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri E Grubu üçüncü maçında deplasmanda Bulgaristan'ı 6-1 mağlup etti. Ay-yıldızlıların aldığı tarihi galibiyeti Hürriyet yazarları Uğur Meleke ve Mehmet Ayan bugünkü köşe yazılarında değerlendirdi.
Türkiye A Milli Futbol Takımı, 2026 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri E Grubu'nun üçüncü maçında Bulgaristan deplasmanına çıktı ve karşılaşmayı 6-1 kazanmayı başardı. Mücadelede atılan goller arasında Arda Güler, kenardan gelen -kendi kalesine atılan- Popov, Kenan Yıldız, Zeki Çelik ve İrfan Can Kahveci'nin golleri bulunurken; Bulgaristan'ın tek golü Kirilov'dan geldi. Bu galibiyetle Türkiye, toplamda 6 puanla lider İspanya'nın ardından ikinci sırada yer almaya devam ediyor. Bulgaristan ise almış olduğu bu mağlubiyetle puansız hale geldi.
Deplasmandaki İlk Zafer
Türkiye, tarihinde ilk kez Bulgaristan’a karşı yaptığı 12. deplasman maçını kazanırken, öncesinde 3 beraberlik ve 8 mağlubiyet yaşamıştı. Bu karşılaşma, milli takımın Bulgaristan deplasmanında kazandığı ilk galibiyet olarak tarihe geçti.
Hakan Çalhanoğlu 100. Maçını Geride Bıraktı
Maçta ilk 11’de sahaya çıkan kaptan Hakan Çalhanoğlu, milli formayla 100. maçını oynayarak önemli bir dönüm noktasına ulaştı. Hakan, ilk kez 2013 yılında, 19 yaşında iken Kayseri’deki Andorra mücadelesinde formasını giymişti. Bu önemli karşılaşma, milli takım kariyerinin 100. maçına da ev sahipliği yaptı.
Yazarlar A Milli Takımın Başarılarını Analiz Etti
Hürriyet gazetesi yazarları Mehmet Ayan ve Uğur Meleke, Bulgaristan- Türkiye maçını ve milli takımın genel durumunu köşe yazılarında değerlendirdi. İşte öne çıkan noktalar:
- Mehmet Ayan: "Arda, Can ve Kenan..." - Yeni teknik direktör ve genç kadroyla Bulgaristan karşısında üstün bir performans sergileyen Türkiye, baskılı oyunu ve yüksek temposu ile rakibi zorladı. Arda Güler’in golü ve takımın atakları, hücumdaki potansiyelimizi gösterdi. Ancak, ilk yarıdaki bazı savunma hataları ve Krilov’un kaçırdığı net pozisyonlar endişe yaratıyordu.
- Klâsik 9'nun Önemi - Her ne kadar klasik santrfor geleneksel olarak takımların temel taşı olsa da, bizim takıma şu an adeta ihtiyaç duyulmuyor gibi. Popov’un kendi kalesine attığı gol ve Kenan Yıldız’ın başarısı, takımın farklı hücum seçenekleriyle koparmasını sağladı. Bunlar, özellikle ilk yarıda oyunu kontrol altına almamızda büyük rol oynadı.
- Harika Bir Ortak Hareket - Kenan Yıldız’ın 56. dakikada kaydettiği gol, takımın uyumunu ve hücumdaki bütünlüğünü yansıtan bir hareketti. Bu sayede takımın çeşitli bölümlerinin birbirine destek olmasını ve uyumlu hücumunu görmüş olduk. Ayrıca, genç oyuncuların sahadaki performansları, gelecekte daha büyük başarılara işaret ediyor.
- Usta İsimler ve Genç Yıldızlar - Arda Güler, Kenan Yıldız ve Hakan Çalhanoğlu gibi isimler, milli formayla üstün performans gösterirken, yeni isimler de kendilerini kanıtladı. Can Uzun’un ilk milli maçını yaşaması ve gençlerin potansiyeli, Türk futbolunun aydınlık geleceğine işaret ediyor.
Uğur Meleke: Yaratıcı ve Çalışkan Kadro
Uğur Meleke, köşe yazısında montella’nın, milli takımda sürdürülebilir bir futbol ekosistemi kurduğuna vurgu yaptı. Ona göre, bu sistem sayesinde oyuncular uzun vadeli projeye dahil oluyor ve istikrarlı bir gelişim sağlanıyor. Ayrıca, ilk 11'de sürekli aynı isimlerin yer alması ve genç yeteneklerin formda tutulması, yönetim ve teknik ekip açısından büyük bir avantaj olarak görülüyor.
- Geçmişteki farklı kadro yapılarına kıyasla, şu an sadece 15 oyuncuya ilk 11 şansı veriliyor.
- Arda, Hakan ve Kenan gibi genç yıldızlar, takımı ileriye taşıyan temel taşlar konumuna geldi.
- Montella'nın, genç oyunculara ve yüksek özgüvene sahip isimlere odaklanması, Türkiye'nin uluslararası arenadaki rekabet gücünü artırıyor.
Bir B Planı Geliştirilmeli Mi?
Montella’ya yöneltilen önemli bir soru şu: Stratejimiz tutmadığında ya da planlar işe yaramadığında, elimizde yeterli alternatif var mı? Özellikle, karşılaşılan defansif sorunlarda, klasik alternatifler ve taktiksel varyasyonlar geliştirilmesi gerekiyor. Bu kapsamda, farklı hücum düzenleri ve reaksiyon planları oluşturarak, ilerleyen maçlarda daha esnek ve çözüm odaklı olmak mümkün olabilir.
Son olarak, özellikle zorlanan takımların karşısında, klasik santrforun ötesine geçip, pivot tarzında yeni hücum modelleri geliştirme ihtiyacı tartışılıyor. Bu sayede, savunmaların yoğun olduğu zamanlarda da etkili ve çeşitli hücum seçenekleriyle sahada olmayı sürdürebiliriz.