41,9793$% 0,23
48,7212€% 0,44
5.696,24%-3,05
9.931,00%-2,19
39.603,00%-2,18
10.451,61%-0,31
Türkiye yıllık yaklaşık 30 milyon ton evsel atık üretiyor. Bu atıkların büyük bölümü hâlâ depolama alanlarına gönderilmekte ve bu da ciddi çevresel sorunlara neden olmaktadır. Ancak atıklar yalnızca çevresel bir yük değil; aynı zamanda önemli enerji ve hammadde kaynağı olarak değerlendirilebilir.
Günümüzde atık yönetiminde kullanım alışkanlıkları ve altyapı seçenekleri çeşitleniyor. Üç temel yöntem bulunuyor: depolama, geri dönüşüm ve yakma. Geri dönüşüm uzun süreli ve kapsamlı altyapılar gerektirse de, depolama genellikle çevresel riskleri arttırır. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mertol Gökelma, Türkiye’nin kısa vadede en hızlı ve uygulanabilir çözümünün, ‘yakma’ yöntemini olduğunu söylüyor. Bu yöntemde, atığın hacmi yaklaşık %90 oranında azalırken, ağırlığında %70’e varan tasarruf sağlanıyor.
Yakma işlemi, organik maddelerin enerjiye dönüşmesine imkan tanırken, geriye kalan küllerden ise demir, alüminyum, bakır gibi değerli metaller ile cam ve seramik gibi malzemeler geri kazanılıyor. Aynı zamanda, ince küller çimento ve asfalt endüstrilerinde kullanılabiliyor. Böylece, atık kayıpsız yeniden ekonomiye kazandırılıyor.
Norveç, İsveç ve Finlandiya gibi ülkeler, evsel atıklarının %50’sinden fazlasını enerji üretiminde değerlendiriyor. Bu ülkelerde, hem enerji ihtiyacı karşılanıyor hem de atık depolama sıfıra yakın seviyeye indiriliyor. Türkiye’de ise, bugüne kadar atıkların sadece küçük bir bölümü geri dönüştürülürken, büyük kısmı depolama sahalarında tutuluyor. Doç. Dr. Gökelma, “çöpler çok kıymetli ancak belediyelerin malları olduğu sürece bütünsel bir sistem kurmak zor” diyerek, bu sorunun çözümünün yasal düzenlemelerle desteklenmesi gerektiğini belirtiyor.
Milyonlarca Ton Metal Değeri Atılmıyor
Yapılan uluslararası çalışmalara göre, evsel atıkların ortalama %9.5’i metal içeriyor. Bu oran Türkiye’ye uyarlanırsa, her yıl 500 bin ton alüminyum gibi değerli metalin çöpe atıldığını ortaya koyar. Türkiye’nin yılda 82 bin ton civarında alüminyum üretmesine karşın, atıklardan yeniden kazanım yoluyla çok daha fazlası ekonomiye katılabilir. Geri dönüşümde enerji tasarrufu olağanüstü yüksek olup, 1 kilogram birincil alüminyum üretmek yerine, 20 kilogram alüminyum geri dönüştürülebilir. Bu, sürdürülebilirlik açısından kritiktir.
Çalışmalarımızda, yakma sonrası elde edilen alüminyumların, oksitlenmiş parçalar halinde, klorür ve florür tuzları altında eritilerek %70-95 arasında geri kazanım verimliliği sağlanabildiğini gördük. Bu alüminyumlar, laboratuvar ve uluslararası ortaklık çalışmalarımızda, lisans, yüksek lisans ve doktora seviyesinde araştırmalarla gelişmeye devam ediyor.
Çevre düzenlemelerine uygun baca filtreleri sayesinde, yakma sırasında çıkan gazlar yasal sınırların altında tutularak emisyonlar kontrol altında tutulabilir. Ancak, çöplerin depolanması durumunda metan gazı salınımı artarken, bu gaz iklim değişikliğine karşı oldukça etkili bir sera gazıdır. Avrupa Çevre Ajansı göre, metanın iklim etkisi karbondiokside kıyasla 84 kat daha büyüktür. Ayrıca, depolama alanlarının toprağı asitleştirdiği ve su kaynaklarını kirlettiği biliniyor. Bu nedenle, çöp yakma daha sürdürülebilir ve şehir içi uygulamalar için uygun bir yöntem olarak ön plana çıkıyor.
Küresel ve Yerel Çözüm Birlikteliği
Ancak, önemli bir husus şudur ki, çöp yönetimi sorunu yerel bir mesele. Bir şehirdeki çöp sorunu, o şehre özgü çözümlerle ele alınmalı. Çok büyük, endüstriyel boyuttaki tesisler yerine, küçük ve yerelde çözümler tercih edilmelidir. Türkiye’nin sürdürülebilir kentleşme hedefleri doğrultusunda, geri dönüşüm altyapısına önem verirken, yakma tesislerini yaygınlaştırmak en hızlı ve etkili adımlar arasındadır.
Yükseköğretimde Kısa Süreli Mezuniyet Planları ve Öğrenci Geri Bildirimi