Rojin Kabaiş Olayında Adli Tıp Raporunun Detayları ve Arka Planı
Rojin Kabaiş olayı ile ilgili gelişmeler gündemde takip ediliyor. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi Rojin Kabaiş’in, kaybolduktan 18 gün sonra Van Gölü sahilinde cansız bedeninin bulunmasıyla başlayan şüpheli ölüm soruşturmasında, Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) gelen son rapor kamuoyunun gündemine oturdu. İlk aşamadan itibaren ailesinin intihar iddialarını reddettiği bu karmaşık dosyada, ATK'nın kesin ölüm nedenini "suda boğulma" olarak açıklamasının yanı sıra, genç kadının vücudunda iki farklı erkeğe ait DNA tespit edilmesi olayın seyrini değiştirdi. Peki, Rojin Kabaiş olayı nedir, ne zaman ve neden öldü?
Van'da kaybolduktan sonra ne yazık ki 18 gün sonra Gölü Mollakasım bölgesinde bulunan Rojin Kabaiş’in ölümüyle ilgili süreç, talliyeli ve tartışmalı detaylara sahne oldu. Olayın başlangıcından itibaren özellikle soruşturmanın yeterince etkin yürütülmediği ve olayın suni biçimde "intihar" senaryosuna odaklandığı iddiaları öne çıktı. Ailesi ve çeşitli kadın hakları örgütleri, bu duruma karşı tepkilerini dile getirirken, olayın gerçek doğasını ortaya koyan önemli bir gelişme ise yaklaşık bir yıl sonra gelen adli tıp raporu oldu.
Rojin Kabaiş, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü öğrencisiydi. 27 Eylül 2024 tarihinde yurttan çıktıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamıştı. 18 gün sonra ise Van Gölü kıyısında, Mollakasım köyü sahilinde cesedi bulunmuştu. Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan rapor, ölüm nedeninin "suda boğulma" olarak saptandığını gösteriyor. Ancak rapor, birtakım önemli noktalara da dikkat çekerek, ölüm şeklinin kesin olarak tıbbi anlamda belirlenemediğini vurguluyor. Bu da olayın kendiliğinden mi, bir müdahale sonucunda mı gerçekleştiği konusunda netlik kazandırmıyordu.
Adli Tıp Kurumu'ndan Rojin Kabaiş ile İlgili Açıklama
Kurumu yaptığı açıklamada, "Elde edilen bulgular ışığında Rojin Kabaiş’in ölümünün suda boğulma sonucu gerçekleştiği, ancak olayın detaylarıyla ilgili (intihar mı, kaza mı veya dış etkiler mi) kesin bir kanaate varılamadığı" belirtildi. Ayrıca, olay sonrası yapılan incelemelerin tamamlanarak, kadın öğrencinin cesedinde ve örneklerde çeşitli analizler yapıldığı bilgisi verildi. Raporda, örneklerin DNA analizleri detaylandırılarak, cesetten alınan örneklerde hem Kabaiş'e ait ayni DNA profili hem de, sternal ve vajinal bölgelerde iki farklı erkek DNA profili tespit edildi. Ancak bu durum, herhangi bir suç veya saldırı izine işaret etmeyip, tereddüdü sürdürmekte. Kurum, olişin bir zaman dilimi içinde veya çevresel temas sonucu kontaminasyon olasılığını dikkate alarak, şu açıklamayı yaptı:
- Cesedin suya maruz kalması ve akıntıya kapılması
- Bulunduğu ortamda çevresel temaslar
- Olay yerinin incelenmesi veya taşıma sırasında temas edilmesi
Cinsel saldırı veya darp bulgusu bulunmamaktadır ve ölümün nedenleriyle ilgili herhangi bir zehirlenme ya da şiddet belirtisine rastlanmamıştır. Rapor, ölüm zamanının 27 Eylül civarında gerçekleşmiş olabileceğine ve cesedin su içinde belirli bir süre kaldığına da işaret ediyor.
Sonuç olarak, adli tıp analizleri sadece, Rojin Kabaiş’in ölümünün suda boğulma sonucu olduğunu gösteriyor ancak olayın tam şekli ve nedenine ilişkin kesin bir yargıya varılamadığı da yine raporda açıkça belirtiliyor. Bu nedenle, olayın ölüm sebebi ve oluş şekli hakkında net bir sonuca ulaşmak şu aşamada mümkün değil ve tartışmalar devam ediyor.