Prens Harry ve Meghan Markle: Aşk ve Kraliyetinin Derin İzleri
Yaptığı evlilik dünyanın konuştuğu büyük bir olay olmakla kalmadı. Bir yandan da ailesiyle arası giderek açılmaya başladı, en sonunda onlara sırt çevirip dünyanın öbür ucuna gitti, kendine bambaşka bir hayat kurdu.
41 yaşındaki Prens Harry'nin, 36 yaşındaki oyuncu Meghan Markle ile tanışması, Londra'da, çöpçatanlık yöntemiyle ayarlanmış bir randevuda gerçekleşti. Bu tanışmadan sonra ilişkileri hızla ilerledi; Meghan, oyunculuk kariyerini bırakarak İngiltere'ye taşındı ve çiftin nişanı Kasım 2017'de duyuruldu. Mayıs 2018'de Windsor Kalesi'nde gerçekleşen muhteşem düğün, dünya genelinde yaklaşık iki milyar kişinin ekran başında izlediği, büyük bir olay haline geldi.
Meghan Markle’ın yaşça büyük oluşu, önceden evlenip boşanması ve kökeninin siyahi olması, bu nikâhın modern bir monarşi için sembol olduğu düşüncesini güçlendirdi. Ancak kısa sürede, Harry’nin kardeşi Prens William ve Meghan Markle arasında gerilimler yaşanmaya başladı. Bu anlaşmazlıklar neticesinde Harry ve Meghan, ABD’ye taşındı ve aileleriyle olan bağlarını kopardılar. Bu evlilik, İngiliz Kraliyet ailesinde derin bir yara olarak kaldı… Ünlü çocukluk arkadaşlarının ve annesini trajik şekilde kaybeden Diana’nın sadık hizmetçisi, Harry’nin annesi Diana hayatta olsaydı, Meghan ile evlenmeyeceğine inanıyor.
İşte Eğer Diana Hayatta Olsaydı?
Eski uşağı ve yakın dostu Paul Burrell’e göre; Prenses Diana hayatta olsaydı, oğlunun Meghan Markle ile evlenmesini asla onaylamazdı. Burrell, Diana’nın 10 yıldan fazla onunla çalıştığını ve en güvendiği kişilerden biri olduğunu söylüyor. Ona göre, Diana’nın varlığı, Harry’nin yaşamını bizzat değiştirebilirdi.
Burrell, Diana’nın 1997’deki ölümünün ardından Harry’nin duygusal anlamda büyük bir sarsıntı yaşadığını ve sevgi ile güven duygusunun yitirdiğini belirtiyor. Bu boşluğu doldurmak için, Meghan Markle’a yöneldiği görüşünde.
Burrell’un ifadesiyle, "Diana hayatta olsaydı, Harry’nin Meghan ile evlenip evlenmeyeceğinden emin değilim. Ölümünden sonra, hayatını kaybolmuş gibi yaşıyordu, aşkın nerede olduğunu bilmiyordu." Diyerek, şu önemli noktayı vurguluyor: Harry, her zaman aşkı arıyordu ve sonunda Meghan’da buldu.
Anne Sevgisini Ararken Meghan ile Tanıştı
Burrell, Diana’nın ölümünün ardından Harry’nin ruhsal olarak büyük bir boşlukta kaldığını ve kaybettiği sevgi ve güveni yeniden aradığını söylüyor. Bu süreçte, Meghan Markle ile karşılaşmasının ona bu boşluğu doldurduğu görüşünde. Ona göre, "Diana hayatta olsaydı, oğlunun kararlarını etik ve doğru yönde yönlendirebilirdi."
Kraliyet uzmanlarının da belirttiği gibi, Diana’nın çocukları William ve Harry’ye olan sevgisi büyük, ama kişilikleri ve yaşam tarzları hakkında da oldukça düşünceliydi. Harry ve William’e olan hayranlığı, onların kişiliğine ve konumlarına gösterdiği saygı ile bilinse de; Harry’nin Meghan’a olan ilgisinin, Diana’nın bilgilerinden ve deneyimlerinden ilham aldığı düşünülüyor.
Büyük Benzetmeler ve Derin Bağlar
Harry, bir belgesel dizisinde, karısı Meghan’ı anlatırken, onu annesine çok benzetti. "Meghan’ın kişiliği ve ruhu, anneme oldukça benziyor. Onun sevgisi, şefkati ve özgüveni hem bana hem de onu tanıyanlara sıcaklık katıyor." Ancak, Burrell’e göre, Harry’nin Markle’a ilk ilgisini çeken unsurların başında bu benzerlikler olabilir. Çünkü, Diana’nın hayatındaki eksikliği, Meghan’da doldurmaya çalıştı.
"Diana’nın etkisiyle, Harry, kaybolmuş ve arayışta olan kalbini Meghan’da buldu. Meghan’ın annesinin ruhunu taşımaması, ona Diana’nın duygusal bağlarını hatırlattı; aynı zamanda onun koruyucu ve savunmacı doğasını da yansıttı."