41,7351$% 0,23
48,4461€% 0,43
5.420,49%0,07
9.141,00%-2,22
36.451,00%-2,43
10.766,02%0,09
Binlerce yıl boyunca dondurucu soğuklar altında saklanmış olan mikroorganizmalar, Alaska’nın buzullarında yapılan araştırmalarla yeniden canlandırıldı. Colorado Boulder Üniversitesi’nden bilim insanları, özellikle permafrost içinde hapsolmuş bu mikroskobik canlıların, iklim değişikliğiyle beraber uyanmaya başladığını gözlemledi. Bu süreç, hem ekosistemler hem de insanlık için yeni riskler ortaya çıkarma potansiyeline sahip.
İnsanlar ve hayvanlar üzerindeki enfeksiyon riskinin yanı sıra, bu canlıların saldığı sera gazları nedeniyle küresel ısınmanın da hızlanabileceği ihtimali, bilim dünyasını endişelendiriyor. Uzmanlar, bu mikroorganizmaların uzun süre uyuduktan sonra dahi hayatta kalabildiğini ve hızlı bir şekilde çoğaldığını gösterdi. Bununla beraber, belirli koşullar altında, yeni virüslerin ve bakterilerin ortaya çıkmasıyla birlikte, potansiyel pandemilerin tetiklenebileceği de uyarılar arasında yer alıyor.
Çalışmalar, Alaska’nın Fairbanks bölgesindeki Permafrost Araştırma Tüneli’nde gerçekleştirildi. 1960’larda iklim değişikliğiyle ilgili araştırmalar amacıyla kazılmış olan bu tünel, buzlu mezarlık olarak adlandırılıyor ve bölge Kuzey Yarımküre’nin yaklaşık dörtte birini kaplayan permafrost ile dolu. Bilim insanları, örnekleri almadan önce bölgedeki toprak ve buz katmanlarını dikkatle inceledi.
Alınan numunelere su eklenerek, laboratuvarda 3 ile 12 derece arasındaki sıcaklıklarda inkübe edildi. Dr. Tristan Caro, “Gelecek iklim koşullarında bu sıcaklıklar permafrostun derin tabakalarına inecek ve burada uygun koşulları sağlayacak,” diyerek öngörüsünü paylaştı. Bu sıcaklıklar, Kuzey Kutbu ortamında görece ılıman kabul ediliyor ve araştırmacıların amacı, yaz aylarındaki erimeyi simüle etmekti.
Bazı mikroorganizmalar, uyanma sürecini birkaç ay içinde tamamladı. Toplamda, mikroplar yavaş bir şekilde çoğalmaya başladı ve koloniler şeklinde büyüdü. Bazı topluluklar ise, yüzeylerin üzerinde yoğunlaşmış ve “biyofilmler” oluşturacak kadar gelişti. Bu gelişmeler, sıcaklık artışına bağlı olarak mikropların sera gazı üretimini artıracağını gösteriyor. İklim değişiklikleri ve yaz sezonunun uzaması ile birlikte, mikroorganizmaların aktif hale gelme olasılığı önemli ölçüde yükseliyor.
Özellikle yaz sıcaklıklarının artması ve uzun sürmesi, bu mikropların eriyip yeniden uyanma riskini artırıyor. Dr. Caro, “Yaz mevsiminin uzun süre devam etmesi ve sıcaklıkların yüksek seyretmesi, mikroorganizmaların uyanması ve çevresel etki yapması açısından kritik,” şeklinde belirtti. Aynı zamanda, bu süreç sırasında seragazı olan metan ve karbondioksit salınımı artar ve küresel ısınma daha da hızlanabilir.
Çalışmalar, permafrostta bulunan mikroorganizmaların hayatta kalmak için lipidler ve başka bileşiklere ihtiyaç duyduğunu ortaya koydu. Bu bileşikler, mikropların zorlu dondurucu ortamda binlerce yıl boyunca canlı kalmasını sağlar. Ancak, bu canlıların, uzun süre donmuş halde kalma ve uykuya dalma yetenekleri, Kuzey Kutbu’nun erimesinin, insanlar ve hayvanlar için yeni ve ölümcül hastalıklar anlamına gelebileceği endişesini artırıyor.
Permafrostun yüksek enlem ve rakımlarında bulunması, mikropların konaklara ulaşmasını zorlaştırıyor ancak, önemsiz değil. Tek bir enfeksiyon vakası, potansiyel bir salgını tetikleyebilir. 2022 yılında Sibirya’daki donmuş topraklarda saklı kalan ve yaklaşık 48.500 yıl önce yaşamış Pandoravirus adlı eski virüs yeniden canlandırıldı. Bu virüs insanların sağlık açısından risk oluşturmasa da, buzların erimesiyle ortaya çıkan diğer virüslerin pandemiye yol açabileceği konusunda uzmanlar uyarıyor.
İsveçli enfeksiyon uzmanı Dr. Brigitta Evengård, “Permafrosttan çıkarak yeniden aktif hale gelen bakteriler arasında şarbon ve çiçek virüsü var. Ancak, bilinmeyen başka olası virüsler de bulunuyor,” diyerek uyarılarını sürdürüyor. Ayrıca, küresel sıcaklık artışlarıyla birlikte, buzulların erimesinin, yeni patojenlerin ortaya çıkmasına ortam hazırlayacağı ve hastalıkların yayılma potansiyelini artıracağı belirtiliyor.
İsrail’in Aksa Provasyonları ve Uluslararası Tepkiler