Yolculuk, başkent Bişkek’ten hareket eden ve muhteşem manzaralar eşliğinde Issık Göl’e doğru ilerleyen klasik ‘Mavi Tren’ ile başlar. Porter, panoramik camların yanında rahat koltuklarından, Orta Asya’nın geniş bozkırlarından dağların ve kayalıkların büyüleyici görüntülerine tanıklık eder.
Yaklaşık beş saat süren bu tren seyahati, Tien Shan Dağları’nın görkemli silüetlerini ve Moğol etkisi taşıyan çay servisini deneyimleyerek, adeta zamanda yolculuk yapıyormuş hissi uyandırır. Yolculuk, gölün batı kıyısında yer alan Balıkçı kasabasında sona erer.
Büyüleyici Bir Göl
Son dönemde, özellikle İngiliz ve Avrupalı turistler arasında Kırgızistan’a olan ilgi gözle görülür biçimde artış gösterdi. Yerel Turizm Bakanlığı verilerine göre, 2024 yılında ülkeye gelen İngiliz turist sayısı %25 oranında yükselmiştir.

Denize kıyısı olmasa da, Peru’daki Titicaca Gölü’nden sonra dünyanın en büyük dağ gölü olan Issık Göl, bu eksikliği hissettirmiyor. İsmi “Issık” olan göl, “sıcak su” anlamına gelir, çünkü yüksek rakımına rağmen hiç donmadan yaşamını sürdürür.
Porter, göl kıyısındaki Çolpon Ata kasabasındaki Baytur Resort & Spa’nın iskelesinde göle karşı yürürken, arka planda Kazakistan sınırında yükselen Chong Kemin Dağları’nın ihtişamına hayranlıkla bakar. Sonrasında, gölün kuzeyinde bulunan Çolpon-Ata Tarih ve Kültür Müzesi’ni ziyaret eder. Bu müze, özenle hazırlanan bir UNESCO mirası gibi ve göçebe yaşam tarzını yansıtan birçok iz taşır. Müzenin karşısındaki yaklaşık 104 dönümlük açık hava Petroglif Müzesi ise, binlerce yıllık taş oymalarıyla tarih tutkusunu yaşatır.
Göçebe Kültürünün Kalbine Yolculuk
Porter’ın gezi rotasında bir sonraki durak, gölün güney kıyısındaki Tamga köyüdür. Burada, Nomad Lodge Yurt Kampı’nda geleneksel göçebe yaşamını deneyimleyerek gerçek bir yurtta konaklar. Kamp alanında, yerel mutfağın zengin lezzetleri, gün batımını izlerken, düşük masalarda sunulur ve misafirleri büyüler.

Yolculuğun en etkileyici anlarından biri, her yıl düzenlenen Salbuurun Festivali’dir. Porter, festivalde, altın kartallarla avlanan atlıları, kimlikleriyle öne çıkan okçuları ve geleneksel kıyafetler içindeki halkın geçit törenlerini izler. Bu etkinlik, göçebe geleneklerinin nasıl canlı tutulduğunu gözler önüne serer. Ayrıca, festival, 40 kabilenin efsanevi Manas Destanı’ndan kısa kesitlerle taçlanır.
Başkent Bişkek’e Dönüş
Yolculuk, tekrar başkent Bişkek’te sona ererken Porter, şehir merkezinde Kore mutfağından lezzetlerle geceyi noktalıyor. Manas heykelinin bulunduğu meydanda, gece atmosferini tamamlayan bir bar ise, gezinin hafif ve keyifli finalini yapar.
Bu anlatı, Daily Mail’in “Why the ‘most beautiful country you’ve never heard of’ in Central Asia should be next on your list” başlıklı makalesinden derlenmiştir.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!