İddianame ile ilgili CHP’li Yanıtlar ve Medya Tartışmaları
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, "Aziz İhsan Aktaş Suç Örgütü" soruşturması kapsamında 40'ı tutuklu toplam 200 şüpheli hakkında hazırlanan iddianameyi tamamladı. 579 sayfadan oluşan iddianamede, bazı CHP'li belediye başkanlarına yöneltilen rüşvet ve yolsuzluk suçlamaları yer alırken iddianamenin sunulmasından çok kısa bir süre sonra CHP’li yöneticiler, tüm iddiaları reddederek gerçek dışı olduğunu savunan açıklamalar yaptı. Bu hızlı tepki, kamuoyunda “İddianame bu kadar çabuk nasıl okundu?” sorusunu gündeme taşıdı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü ve toplam 200 şüpheliyi kapsayan, 40’ı tutuklu olmak üzere, 579 sayfalık "Aziz İhsan Aktaş suç örgütü" iddianamesi tamamlandı ve mahkemeye ulaştırıldı. Bu kapsamlı belge, özellikle bazı CHP’li belediye başkanlarına yönelik rüşvet ve yolsuzluk suçlamalarıyla dikkat çekiyor. İddianamenin açıklanmasının ardından CHP yönetiminin bu konuda sessiz kalması ve tepkisiz kalması, kamuoyunda yeni soru işaretleri oluşturdu.
İddianamenin hızla açıklanması tartışma yarattı. CHP milletvekili Seyit Torun, iddianamenin sadece altı dakika içinde okunmuş olmasına dikkat çekerek, yok sayılmasının ve hızlı açıklamanın sırrını sorguladı. Aynı zamanda CHP Genel Başkanı Özgür Özel de, bu duruma 40 dakika içinde yaptığı açıklama ile yanıt verdi ve iddiaların "boş ve iftira" olduğunu iddia etti. Bu gelişmeler, CHP’li yöneticilerin, olaya ilişkin tutumlarını netleştirme çabalarını beraberinde getirdi.
Medyanın tutumu ise başka bir tartışma konusu oldu. Operasyonun başlama tarihi olan 13 Ocak’tan bu yana, CHP yanlısı medya organlarının iddianameyle ilgili herhangi bir detay paylaşmaktan kaçınması, eleştirilere neden oldu. Birçok medya kuruluşu, iddianamenin hazırlanmadığını öne sürerken, duyarlılık gösteren ve bilgiyi görmezden gelen tutumlar sergiledi. Bu yaklaşım, medya ve siyaset arasındaki iletişimde yeni bir strateji mi olarak değerlendirilmekte.
İddianameye ilişkin CHP’den açıklama ise şu an için herhangi bir itiraz veya açıklama gelmemesiyle dikkat çekiyor. Parti yönetimi, sunulan delil ve detaylar karşısında sessiz kalmayı tercih ederek, genel anlamda "görmezden gelme" stratejisini sürdürüyor gibi görünüyor. Bu durum, CHP’nin konuyla ilgili tutumunun netlik kazanması açısından da farklı yorumlara yol açtı.