Gazze üzerinde süregelen çatışmalara son vermek adına Hamas ve İsrail arasında yapılan müzakereler, dün akşam saatlerinde başarıyla tamamlandı. Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentinde gerçekleştirilen ve taraflar arasında uzlaşıyla sonuçlanan ateşkes anlaşması, bugün TSİ 12.00 itibarıyla uygulamaya kondu. Uluslararası toplum tarafından da oldukça memnuniyetle karşılanan bu gelişme, Gazze’de iki yıldır devam eden savaşın sona ermesine dair umutları artırdı.
Ancak, İsrail’in birliklerini geri çekme kararı ile yapılan bombardımanın devam ettiği haberleri, iyimserliği gölgeleyecek cinsten. Gazze üzerindeki gerilimin ılımlı bir çözüme ulaşması adına yapılan anlaşmanın, operasyonların durmasına ve insani yardımların ulaşmasına imkan sağlayacağı düşünülüyor. Fakat, gelecekteki gelişmeler ve tarafların tutumu, henüz belirsizliğini koruyor.
Uzmanların Değerlendirmeleri ve İç Siyasi Gelişmeler
Özel Harp Uzmanı Mitat Ferhat Dur, bu konuda yaptığı açıklamada, “Ateşkes, karşılıklı olarak varılan anlaşma doğrultusunda devam edecektir. ABD’nin de yakından takip ettiği bu süreçte, rehine ve esirlerin takasıyla ilgili maddelerin hayata geçirilmesi bekleniyor” ifadelerini kullandı.
İsrail kabinesinde ise çatlak sesler yükselmeye başladı. İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich aşırı sağcı görüşleriyle, ateşkese destek vermeyeceğini açıkladı. Durumun böyle devam etmesi halinde, rehineleri alana kadar anlaşmaların sürdürüleceği ve sonrasında iç karışıklıkların yaşanabileceği öngörülüyor. Profesör Ali Fuat Gökçe, bu konuda yaptığı değerlendirmede, “İsrail’in geçmişte ilan ettiği ateşkesler sonrası izlediği politika, bahane üretmek olmuştur. Bu yüzden kısa vadeli olan bu ateşkes, belki de hükümetin iç siyasi dengelerine bağlı olarak devam edebilir” şeklinde görüş belirtti.
Ateşkesin Süresi ve Bölgede Gelişmeler
Gökçe, özellikle Netanyahu hükümetinin bölgeyi Filistinsizleştirme ve tamamen işgal etme planlarının temel hedef olduğunu düşünerek, ateşkesin kısa süreli olabileceğine işaret etti. Duruma göre, bu süreç Trump’ın son dönemi veya uluslararası politikadaki genel gelişmeler doğrultusunda şekillenebilir.
Dur, Trump’ın asıl amacının Nobel Barış Ödülünü kazanmak olduğunu vurguladı. Bu hedefine ulaşmak için, diğer gelişmelerin ve baskıların, ödüllü süreç boyunca hızlandırılabileceğini söyledi. Ayrıca, bu adımların “Gazze’de barış ve istikrarı sağlama” adına bir araç olarak kullanıldığı da öne sürüldü.
Türkiye’nin Konumu ve Bölgesel Rolü
Mitat Ferhat Dur, Türkiye’nin tutumunun başlangıçtan beri değişmediğini ve Ankara’nın her zaman Filistin’in menfaatleri doğrultusunda hareket edeceğini belirtti. Türkiye’nin, sürecin insani ve askeri boyutlarda aktif rol alacağını ifade etti. Gökçe ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda net bir duruş sergilediğini ve “İki devletli çözüm” hedefinden sapmadıklarını dile getirdi.
Trump ve İsrail’in bölgedeki politikaları hakkında da görüşlerini paylaşan Gökçe, “İsrail’in Gazze’de tek istemediği ülke Türkiye” olup olmadığını sorguladı. Türkiye’nin bölgesel güç olarak barışçıl ve insancıl politikalarını ortaya koyduğunu ve arabuluculuk veya garantörlük rolüne hazırlandığını sözlerine ekledi. Bu kapsamda, insani yardımların koordinesi ve güvenlik açısından Türkiye’nin önemli bir aktör olabileceği değerlendirildi.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!