Futbolun Ve Ahlakın Yeniden İnşası İçin Düşüncelerimiz

Sahadaki emeklerimizin, gösterdiğimiz çabaların ve inancımızın hak ettiği ilgiyi görmemesi, aslında bizim için bir dönüm noktası olmalı. Takdir edilmek bizim için esas amaç değil, ama o emeğin ve hikâyenin başlangıcı olduğunu unutmamak gerek. Bu oyuna sadece ter dökerek değil, ruhumuzu da koyarak katkı sağladık. Zaman içinde ise terin yerini çıkar, ruhun yerini ise sistem aldı.

Bir maç kazanmanın ötesinde, anlamlı bir hikâyeyi yaşatmak isterdim. Futbolu bir yarışmadan çok, ahlak, vicdan ve saygıyla örülü bir mirasa dönüştürmek en büyük arzularımdandı. Bugün ise yaşananlara baktığımda içimde büyük bir hayıflanma değil, daha çok netlik ve kararlılık var. Geri dönmek istemiyorum; çünkü bazı dönüşler, gerçek anlamda ileri gitmek değil, insanın kendine olan saygısını korumasıdır.

Kimin Bu Yola Sürüklediği?

Bahis skandalı gibi olaylar, sadece birkaç kişinin sorumluluğundan ibaret değildir. Evet, hakemler, teknik direktörler ve oyuncular olayların merkezinde yer alıyor; fakat esas soru şu: Bu yolda kimler, kimler tarafından yönlendirildi? Kimler eğitti, kimler bu zihniyeti aşıladı? Kazanmak uğruna her türlü aracı mubah gören anlayışı kim topluma yerleştirdi? Yıllarca, başarı ve sonuç odaklı bakış açımızla yalnızca sonuçlara odaklandık; ancak bu başarıların bedeli, ahlak ve değerlerimizden ödenenler, hiçbir zaman bu kadar ağır olmamıştı. Günümüzde ise, hem sporumuzun hem de ortak değerlerimizin aynası olan bu tablo, üzerinde ciddi düşünmemiz gerektiğinin göstergesidir.

Merhamet ve Adaletin Dengesi

Burada aklıma ilk gelen isim, Allah (cc) Rasûlü Muhammed (s.a.v.)’dir. O, yumuşaklığı ve zarafetiyle hâkim olurken, aynı zamanda adalet konusunda da hep kararlı ve netti. Haksızlık karşısında gösterdiği duruş, merhametin ve adaletin uyumunu en güzel şekilde yansıtır. Merhamet, adaleti görmezden gelmek değil, doğruyu kararlılıkla uygulamaktır. Eğer bizler de peygamberimizin öğretilerinden ders alırsak, doğru anlamda kurallara uyar, denetimi sağlar ve sahayı disiplinli hale getirebiliriz. Bu sayede, sadece futbol değil, insanlığımız da yeniden inşa edilir.

Bugün yine aynı hayali kuruyor ve paylaşıyorum: Futbolun içine yeniden vicdan, ahlak ve emeğin yer aldığı bir ortam inşa etmek. Bu gerçekleştiğinde, yeni nesli motive eden, gönüllere dokunan ve emek verenlerin değerini hatırlatan bir yapıya dönüşür. İnancım o ki, gün gelecek güven, edep ve vicdan sahalara dönecek ve futbol sadece bir oyun değil, aynı zamanda yeni bir değer sistemi haline gelecek.