FSB Başkanı Bortnikov’tan Güvenlik ve Jeopolitik Açıklamalar

Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) Müdürü Aleksandr Bortnikov, Özbekistan’ın Semerkand kentinde düzenlenen Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerinin Güvenlik Birimleri ve Özel Servisler Başkanlar Konseyi toplantısına katıldı. Toplantı sırasında yaptığı açıklamalarda, uluslararası ilişkilerde yeni bir sistem oluşturmaya çalışan Batı’nın engelleyici tutumunu vurguladı.

Bortnikov, özellikle NATO ülkelerinin bölgenin istikrarını bozmak üzere çeşitli istihbarat faaliyetleri yürüttüğüne dikkat çekti. “Orta Doğu, Afrika ve Avrupa’da istikrarsızlık yaratan birçok olayda NATO ülkelerinin istihbarat servislerinin payı büyük.” diyerek, Batı’nın bu bölgelerin bölünmesine ve karışıklık çıkmasına neden olduğunu belirtti.

İngiltere’nin Ukrayna ve Rusya’dan gelen saldırılarda parmağı olduğu iddialarını dile getiren Bortnikov, elde edilen bilgiler ışığında, Rus topraklarındaki terör ve sabotajların İngiliz istihbaratı tarafından planlandığını öne sürdü.

Bortnikov, MI6’nın Ukraynalı sabotaj gruplarının insansız hava ve deniz araçlarını kullanarak Rusya’ya karşı çeşitli saldırılar düzenlemesini organize ettiğini açıkladı. Ayrıca, TürkAkım doğal gaz boru hattına yönelik sabotaj girişimlerinin de İngiltere tarafından desteklendiğine dair kuvvetli kanıtlar bulunduğunu vurguladı.

Rusya-Ukrayna müzakereleri sırasında gerçekleştirilen saldırıların, İngiltere’nin müzakereleri engellemeye çalıştığının göstergesi olduğu iddiasını yineleyen Bortnikov, bu durumu şöyle değerlendirdi:

“İngiltere, Avrupa’yı Rusya ile savaşmak üzere tetiklemeye çalışıyor.” Bu ülkelerin, Rusya ile olası bir çatışmanın ciddi sonuçlar doğuracağı konusunda uyardı. Ayrıca, Bortnikov NATO’nun doğuya doğru yeni altyapı projeleri ve stratejiler geliştirdiğini, bunun ise özellikle BDT ülkelerinde çeşitli projeler aracılığıyla sürdürüldüğünü ifade etti.

Filoların ve insansız hava araçlarının Avrupa Birliği hava sahasını ihlal etmesinde NATO’nun parmağını suçlayan Bortnikov, artan yabancı özel askeri şirketlerinin DEAŞ gibi terör örgütlerine destek sağladığını ve ülke sınırlarını zayıflatmak amacıyla bu tür girişimlerin planlandığını savundu.