Filistin Direnişi ve İşgalin Baskıları: Gerçekler ve Direniş Hidrası

Gazze’de İsrail soykırımı 3’üncü yılına girerken 900 binden fazla Filistinli, yıkılmış mahallelerinde kalma haklarına sıkı sıkıya sarılarak direnmeye devam ediyor.

İşgal güçlerinin, adını 'zorunlu göç' olarak tanımladığı operasyonlara rağmen, Filistin halkı kendi topraklarından ayrılmayı kesinlikle reddediyor. Bu direniş, bombalar ve saldırılar altında bile yaşamını ve vatanını savunma kararlılığını sürdürüyor. İşgal orduları, zorunlu göçü meşrulaştırmak amacıyla sahte yardımlar ve yapay çadır kamplarıyla halkı kandırmaya çalışsa da, Filistinliler bu manevraların ardındaki gerçek niyetin bölgeleri boşaltmak olduğunu biliyorlar.

Filistinli yetkililer, bu propagandaların, sivilleri evlerinden uzaklaştırmak ve bölgeyi boşaltmak amacıyla organize edildiğini belirtiyor. Bu yapıların, bölgede temel insani hizmetlerin hem ulaşılması hem de var olması mümkün değil. İşgalin 'insani koridor' olarak pazarladığı alanlar, aslında ciddi bir insani kriz ve programlı göç noktasında. Yaklaşık bir milyon kişinin yaşadığı Mevasi bölgesi, Han Yunus ve Refah gibi alanlar, son aylarda 114’ten fazla hava saldırısına hedef oldu ve iki binin üzerinde vatandaş şehit edildi. Bu bölgelerde hastane, ulaşım altyapısı veya temiz içme suyu bulunmuyor; temel ihtiyaçlar karşılanamıyor. Elektrik, eğitim, gıda ve barınak gibi yaşamın vazgeçilmez unsurlarına erişim yok denecek kadar az.

Güvenli Bölge İmgesi ve Gerçekler

İşgal güçlerinin 'güvenli bölge' olarak tanıttığı Mevasi bölgesi ve çevresi, aslında ciddi bir insani felaket alanı. Bu bölge, yaklaşık iki ay içinde 114’den fazla hava saldırısına maruz kalmış ve civardaki nüfus tamamen tehdit altında bulunuyor. Çocuk, kadın ve yaşlılar dahil olmak üzere milyonlarca insana ait temel yaşam alanları yok ediliyor. Halihazırda, bu bölgenin altyapısı bitkin ve olağandışı bir insani kriz ile karşı karşıyayız.

Ortada gerçek bir güvenlik ya da barınma ortamı bulunmamaktadır. İnsanlar, elektrik, su, sağlık ve eğitim gibi temel haklara erişim sağlayamadan yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Bu durum, uluslararası toplumun dikkatini çekmesi gereken büyük bir insani kriz ve planlı bir göç politikasıdır.

Umut ve Direniş Mücadelesi

Filistin halkı, baskı ve zorbalık altında bile direniyor ve kendi topraklarını savunma kararlılığını sürdürüyor. İşgal güçlerinin yürüttüğü bu operasyonlar, halkın iradesini kırmayı amaçlayan sistemli saldırılardır. Ancak, halkın direnişi ve varoluş mücadelesi, uluslararası duyarlılık ve dayanışma ile yeni bir sayfa açma umudunu taşımaktadır.