41,9690$% 0,23
48,9065€% 0,43
5.746,00%0,34
9.955,00%-0,52
39.697,00%-0,51
10.304,25%0,94
Geçtiğimiz yılın ocak ayında, Nevşehir’de çarpıcı bir boşanma davası kamuoyunun gündemine oturmuştu. Kadın, eşinden aldığı şiddet ve hakaret iddialarını mahkemeye taşıyarak boşanmak istedi. Oysa, koca ise eşinin kendisinden gizli şekilde doğum kontrolü yaptığı ve mahrem sırlarını başkalarıyla paylaştığını öne sürerek karşı dava açmıştı. Mahkeme, tarafların kusurlarını dikkate alarak her ikisinin de evlilik birliğini ciddi şekilde sarsmakla suçlanmasına karar verdi, böylece tarafların ‘evlilik birliğinin temelinden sarsılması’ nedeniyle boşanmasına hükmetti.
Gerekçeli kararda, özellikle kadının kocasına gizlice spiral uygulaması ve erkeğin şiddet uygulaması gibi davranışlarının, taraflar arasında ileri düzeyde kusurluluk oluşturarak evlilikte sadakatin ihlal edildiğine işaret edilmiştir. Ayrıca, Yargıtay kararlannda da, farklı doğum kontrol yöntemlerinin kusur olarak değerlendirildiğine dair örneklere rastlanmaktadır. Bu kararlar, boşanma davalarında tarafların davranışlarının karşılaştırmalı ve detaylı bir kusur değerlendirmesine tabi tutulduğunu ortaya koymaktadır.
Yargıtay kararlarında sıkça görülen bir ölçüt ise, evlilik birliğinin “temelden sarsılması”dır. Bu durum, kanunda belirtilen kesin boşanma sebepleri dışında, kişilik haklarının ihlal edilmesi ve tarafların ortak yaşamda çıkarlarının ciddi şekilde zedelenmesine dayanmaktadır. Homojen bir bağlamda, evlilikteki sadakat ve ortak sorumluluk ilkeleri, her iki tarafın da hareketlerine bağlı olarak değerlendirilir ve tarafların davranışlarının, evlilik kurumunun bütünlüğüne zarar verip vermediği detaylı hakikate uygun şekilde analiz edilir.
Avukat Elvan Kılıç, bu doğrultuda yakın zamandaki örnekleri ve yargı kararlarını analiz ederek, “Yargıtay’ın, gizlice kullanılan doğum kontrol hapını kusur sayması, evlilikte birlikteliğin temelini sarsan davranışları detaylıca irdelediğini gösteriyor. Bu kararlar, sadece doğum kontrol yöntemini değil, aynı zamanda gizli tutulan bütün davranışların evlilik sadakatine zarar verebileceğine hükmetmektedir.” diyerek, hukuki zemini açıklamaktadır.
Burada önemli olan nokta, doğum kontrol yönteminin kendisinin değil, bu davranışın eşten gizli şekilde yapılmasının kusur teşkil ettiği vurgusudur. Yargıtay kararları, çocuk sahibi olma veya olmama hakkının bireysel özgürlük olduğunu kabul etmekle birlikte, evlilik ilişkisi çerçevesinde, bu hakkın ortak iradeye dayalı olması gerektiğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, örneğin, kadın kendi iradesiyle doğum kontrolü kullanıyor ve bunu kocasından gizliyorsa, bu hareketi doğrudan kusur olarak değerlendirilmediği, ancak gizlilik yoluyla yürütülen eylemin evlilik bağını olumsuz etkileyebileceği anlaşılmakttadır.
Öte yandan, erkeğin, eşine karşı çocuk sahibi olmaya yönelik ısrarcı veya baskıcı tutumları, yine evlilik birliğinin temelinden sarsılması olarak kabul edilebilir. Bu tür davranışlar, ortak yaşam mutluluğunu olumsuz etkileyip, huzursuzluk ve çatışmalara yol açıyorsa, hukuki açıdan kusur sayılabilmektedir. Bununla birlikte, erkeğin aile düzeni ve çocuk yetiştirme konusundaki tutumu, ortak karar alınmaksızın tek taraflı baskıyla yönlendirilmişse, bu da boşanmaya giden yolda önemli bir kusur olarak değerlendirilebilir.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta, kadının kendi bedeni üzerinde sahip olduğu temel hakların korunmasıdır. Kadınların, gizlice doğum kontrol yoluna gitmesi, özgür iradeleriyle karar verdiği durumlarda, hukuken bir kusur olarak görülmemektedir. Yargıtay kararları, bu noktada, kadınların kişisel ve sağlıkla ilgili iradelerine saygı gösterilmesi gerektiğine işaret etmektedir.
Ancak, bu hakların kullanılması sırasında şunun da altını çizmek gerekir:Kadınlar, herhangi bir baskı veya zorunluluk hissetmeden kendi iradeleriyle hareket etmelidir. Ayrıca, toplumda ve ailede cinsiyet eşitliğinin sağlanması büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, her iki tarafın da davranışlarının, evlilik birliğinin sağlıklı devamını etkilemediği durumlarda, boşanma hukuku kapsamındaki kusur değerlendirmeleri, daha hassas ve dikkatli yapılmalıdır.
Yargıtay kararları ışığında, özellikle gizli doğum kontrolü ve ısrarcı çocuk istememe davranışlarının, evlilikte ciddi sorunlara yol açtığı ve temelinden sarsıcı davranışlar olarak kabul edildiği görülmektedir. Ancak, bu durumların hukuksal açıdan nasıl değerlendirileceği, detaylı olay incelemelerine ve somut delillere bağlıdır.
Kamusal ve hukuki disiplinler, bireylerin kişisel haklarını korurken, aynı zamanda evlilik kurumunun da temel ilkelerine saygı göstermelidir. Bu bağlamda, tarafların davranışlarının, karşılıklı hak ve yükümlülüklere uygun olup olmadığının titizlikle incelenmesi ve adil kararlar alınması gerekir.
2025 Kasım Ara Tatili Takvimi ve Önemli Tarihler