41,8772$% 0,26
48,8665€% 0,47
5.698,44%-2,13
9.928,00%0,67
39.590,00%0,68
10.208,76%-1,56
Yapay zekanın hayatımıza hızla entegre olmasıyla birlikte, eğitimcilere, ebeveynlere ve uzmanlara düşen önemli bir görev ortaya çıktı: çocukların dijital teknolojilerle etkileşimlerini nasıl güvenli ve verimli hale getirebiliriz? Çocuklar üzerinde teknolojik içeriklerin kontrolü ve bu süreçte uyulması gereken kurallar, bugünün en çok tartışılan konuları arasında yer alıyor. Bazı öğretmenler ve veliler, çocukların teknolojiden uzak kalmasının problem çözme becerilerinde azalmaya yol açtığını düşünürken; uzmanlar, bu gözlemin doğru olmadığını belirtiyor. Araştırmalar, rastgele ve denetimsiz dijital içeriklerin çocuklara zarar verebileceğine işaret ediyor.
ESPİK UYARILAR: GERÇEKLİKTEN SAPMA
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuncay Dilci, bu konuda önemli bilgilere sahip bir akademisyen. Dilci, denetimsiz dijital kullanımların çocuklarda “ağ kimliği” adı verilen yeni bir kimlik oluşumuna yol açabileceğini anlatıyor. Ona göre, çocukların teknolojiyi kullanımı, bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimleri üzerinde belirleyici olabiliyor. Veliler ve öğretmenlerin gözlemlerine göre, teknolojiyi kullanmayan çocukların problem çözme becerilerinde zayıflama gözlemlense de, bilimsel araştırmalar ve saha verileri bu duruma tamamen zıt bir tablo çiziyor. Özellikle, dijital ortamda geçirilen zamanın artmasının, bireylerin gerçek yaşam temelli karar verme, muhakeme ve sorun çözme yeteneklerini olumsuz etkilediği gösteriliyor. Ancak tüm dijital içeriklerin olumsuz olmadığını ve pedagojik açıdan tasarlanmış eğitsel içeriklerin, çocukların bilişsel gelişimine katkı sağlayabileceği de unutulmamalı.
SANAL DÜNYA VE KİŞİLİK FORMU
Plansız, rastgele ve denetimsiz dijital etkileşimler, çocuklarda kişilik bütünlüğünün zedelenmesine, rol karmaşası yaşanmasına, zaman algısının bozulmasına ve yeni bir ’ağ kimliği’ temelinde kendisini yeniden şekillendirmesine neden olabilir. Çocuklar, bu durumda gerçek kimliklerinden uzaklaşarak sanal avatarlar, beğeniler ve takipçiler üzerinden kendilerini tanımlar hale gelirler. Bu da,
sosyal izolasyon ve duygusal mesafe gibi olumsuz sonuçlar doğurur. Ayrıca, çocuklar gerçek yaşam iletişimlerinde azalma, yalnızlık ve empati yitimine de açık hale gelebilir. Sonuç olarak, dijital ortamlarda oluşturulan ’ağ kimliği’, çocukların sosyal yaşamını ve duygusal gelişimini olumsuz etkileyebilir.
NE YAPMALI?
Prof. Dr. Tuncay Dilci’nin önerileri, teknolojiyi çocuklar ve gençler için daha sağlıklı kullanmaya odaklanıyor:
Çocuklara Bisiklet Kullanmayı Öğretmek Gibi
TED Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kürşat Çağıltay, çocukların teknolojiye olan yaklaşımını şöyle anlatıyor: “Çocukların teknoloji kullanımı, tıpkı bisiklete binmek veya sokakta oynamak gibi bir öğrenme sürecidir. Bisiklet kullanmayı öğrenirken nasıl düşüp tekrar kalkıyorsa, teknolojide de karşılaşılan sorunlar karşısında nasıl mücadale edeceğini bilmeleri gerekir. Erken yaşta bu becerileri geliştirmeyen çocuklar, ilerleyen zamanlarda daha zorlanabilirler. Ama unutmayın, bu süreçler gözetim altında ve bilinçli olmalı. Tıpkı çocuklara kask takmak gibi, teknolojiyi kullanmayı da güvenli hale getirmek gerekiyor.”
Çocuk ve Ebeveynlik Üzerine Derin Bir Farkındalık Rehberi: Mahrumiyet Eğitimi