Assos’un Tarih ve Kültür Zirvesi: Kazı Başkanı Prof. Dr. Nurettin Aslan ile Söyleşi
Türkiye’nin dört bir yanındaki antik alanlar binlerce yıllık tarihiyle biliminsanlarını da gezginleri de büyülüyor. Kazı başkanları, ülkemizin en etkileyici arkeolojik alanlarını neden görmemiz gerektiğini ve nasıl gezebileceğimizi Hürriyet Seyahat Sonbahar’a anlattı. Batılı araştırmacıların 100 yıl önce hayran kaldığı Assos’la ilgili bölümünü burada okuyacağınız dosyamızda Sardes, Göbeklitepe, Sagalassos ve Çatalhöyük de var.
Assos, yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çeken ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınan önemli bir antik kenttir. Özellikle 17. ve 18. yüzyıllarda, İncil’de adı geçen bu bölgeye ilgi oldukça yüksektir. Antik kentin bu denli dikkat çekmesinin sebeplerinden biri, aynı zamanda filozof Aristotales’in de burada yaşamış ve bir okul açmış olmasıdır. Assos, MÖ 700’lü yıllardan itibaren sürekli bir yerleşim yeri olmuştur ve günümüze kadar korunarak gelmiştir. Bu benzersiz yer, "En iyi korunmuş Yunan polis( kent) örneği" olarak nitelendirilebilir. Ayrıca, doğa ile sanat ve mimarinin mükemmel uyumu ile de dikkat çeker; sur duvarları büyüleyici görünürken, akropoliste bulunan Athena Tapınağı ise sadece Anadolu’daki değil, tüm Yunan mimarisine örnek teşkil edecek niteliktedir.
1830’larda Fransız araştırmacı Texier, Assos’u detaylı incelemiş ve çizimlerini yapmıştır. 1864’te Osmanlı’dan alınan izinle Fransızlar, 13 frizi Louvre’a götürmüş ve burada sergilemişlerdir. 1879’da ise Amerikalı iki genç mimar, tapınağı detaylı şekilde incelemiş ve hazırladıkları rapor büyük ses getirmiştir. 1881 yılında Amerikan Arkeoloji Enstitüsü, Osmanlı’dan kazı izni alarak bölgeye kazı çalışmalarına başlamış ve bu çalışmalar üç yıl sürmüştür. 1960’larda ise Amerikalı kazı ekipleri tekrar bölgeye gelmiş, ancak izin alınamayınca yaklaşık bir asır boyunca kazılara ara verilmiştir. 1981 yılından itibaren yeniden başlatılan kazılarda, Başkanlık görevi Ümit Serdaroğlu’na devredilmiş ve 2025 yılına kadar çalışmalar devam edecektir. Bu süreçte bölgenin turizme kazandırılması için çeşitli düzenlemeler ve organizasyonlar yapılmıştır. Tiyatro ve tapınağın sütunları ayağa kaldırılarak ziyaretçilere açılmış ve bölgedeki konserler ve festival etkinlikleri düzenlenmektedir, böylece Assos’un kültürel zenginliği dünyayla paylaşılmaktadır.
Neden Checklist: Assos, Paleolitik çağlara kadar uzanan çok eski bir yerleşim merkezidir. Şehirde yaşamın başlangıcı MÖ 700 yılına dayanır. Ayrıca, Athena Tapınağı Anadolu’daki ilk ve tek arkaik dor mimari örneğidir. Meclis binası ise Anadolu’daki en erken meclis yapılarından biridir ve kare planlıdır, ön avlusu yoktur. Tiyatro ise at nalı planlı olup, bölgeye özgü mimarisiyle dikkat çeker. Günümüzde ayakta kalan yapılar arasında özellikle Helenistik döneme ait yapılar ön plandadır.
Assos, her yaş grubundan ziyaretçiye hitap eden çeşitli olanaklar sunar. Köy evleri ve doğal ortamlar arasında keyifli yürüyüşler yapabilir, yerel lezzetleri tadabilir ve konaklama imkanlarından yararlanabilirsiniz. Hemen yakınındaki Kadırga Koyu hem deniz hem de doğa sevicilere hitap ederken, bölgenin konumu gökyüzü, Kaz Dağları ve yemyeşil orman manzaralarıyla dopdolu anlar yaşatır. Ayrıca, nem oranının düşük olması ve temiz havanın sağladığı rahat ortam, gezginlere unutulmaz bir deneyim vaat eder.
Akropolis bölgesinden başlayarak kapsamlı bir gezinti yapabilirsiniz. Burada, Anadolu’daki arkaik dönemin tek dor tapınağının kalıntılarını görebilir, özellikle güneş batımını izleme açısından ideal noktaları keşfedebilirsiniz. Erken Osmanlı dönemine ait küçük bir hamam ve Bizans dönemine ait konutlar ile sarnıçlar da bölgededir. Akropolisten gelen iki farklı rota vardır; biri agoraya doğru yürüyüş, diğeri ise batıya doğru nekropolden aşağı inmek olur. Nekropollerde MÖ 500’den kalmış taş döşeli caddeleri ve lahitleri görebilirsiniz. Kent surlarının ve giriş kapısının güzellikleri ise yine görülmeye değerdir. 13.8 metre yüksekliğindeki iki kule, sağlam bir durumda durmaktadır ve çevresindeki erken Bizans dönemi yapılarıyla birlikte bölge tarihini gözler önüne serer.
Agoraya girişte, denize bakan yüzeyde, kentin planlanan mimarisi ve görkemli yapıları dikkatinizi çeker. Burada, iki katlı stoalar ve meclis binasının kalıntıları ile karşılaşabilirsiniz. Ayrıca, buradan batıya doğru ilerlediğinizde, Bizans dönemine ait piskoposun evi ve tiyatro gibi önemli yapıları ziyaret edebilirsiniz. Tiyatronun yakınlarında kiliseler ve yerel evler de bulunur. Bu alanlar, bölgenin uzun tarihini ve kendine has mimarisini yakından tanımanız için mükemmel birer duraktır.
Assos’a yapacağınız gezide, yerleşimin MÖ 700’lere kadar uzandığını ve günümüzde sürdüğünü dikkate almalısınız. Hemen ören yeri girişinde, 14. yüzyıla ait, Osmanlı döneminin ender camilerinden Hüdavendigâr Camisi’ni ziyaret etmeyi unutmayın. Aynı alanda, erken Osmanlı inşası bir hamam da mevcuttur. Yine, bölgedeki Osmanlı taş köprüsü ve Selçuklu izleri taşıyan alanlar, tarih tutkunları için ayrı bir önem taşır. En uygun ziyaret mevsimleri ise sonbahar ve ilkbahar aylarıdır, böylece hafif iklimi ve doğal güzelliklerini en iyi şekilde deneyimleyebilirsiniz.
Hürriyet Seyahat Sonbahar Dergisi’ni (0549) 743 46 61 WhatsApp hattı veya demirorenyayinlari.com üzerinden kargo ücreti ödemeden sipariş edebilirsiniz.