41,9094$% 0,52
48,8706€% 0,83
5.726,53%-1,65
9.894,00%-0,40
39.456,00%-0,39
10.208,76%-1,56
Son zamanlarda Psikosomatİk Araştırma Dergisi’nde yayımlanan yeni çalışmalar, sağlık risklerinin belirlenmesinde yalnızca geleneksel yöntemlere bağlı kalınmadığını gösteriyor. Araştırmacılar, bireylerin düşünce kalıpları, duygusal eğilimleri ve davranış biçimlerinin de önemli göstergeler olabileceğini ortaya koydu. Bu bulgular, doktorların hasta değerlendirmelerini daha kapsamlı hale getirmesine olanak tanımayı amaçlıyor.
Çalışmaya katılan psikologlar, özellikle “aktif” tanımlamasını kendi içselleştiren bireylerin, sağlık risklerinin daha düşük olma olasılığına sahip olduklarını gözlemledi. Katılımcıların kendilerini aktif olarak tanımlaması, çalışma süresince yüzde 21 oranında daha düşük ölüm riski taşıdıklarını düşündürmektedir. Bu durum, yaş, cinsiyet ve mevcut sağlık durumu gibi faktörler kontrole alındığında bile geçerliliğini koruyordu.
Araştırmanın önemli bir sonucu da, pozitif tutum ve özelliklerin, yaşam süresini uzattığı yönünde. Özellikle, psikolojik açıdan olumlu ve ilerici bireylerin, olumsuz özelliklere sahip olanlara kıyasla daha uzun yaşama olasılıklarının yüksek olduğu ortaya çıktı. Ayrıca, duygusal tıkanıklıklar veya zıt duyguların, yaşam süresini olumsuz etkilediği vurgulanıyor.
Yapılan araştırmalar, nevrotiklik olarak tanımlanan, değişken ruh hali, endişe ve kolay üzülme eğilimleri yüksek olan kişilerin, erken vefat riskinin arttığını gösteriyor. Çalışma, yaklaşık 22 bin bireyin farklı takip dönemlerinde incelenmesiyle, bu kişilerin diğerlerine göre daha yüksek risk altında olduğunu net bir biçimde ortaya koydu. 6 yıl ile 28 yıl arasında değişen takip süreleri boyunca elde edilen veriler, bu eğilimin tutarlı olduğunu gösteriyor.
Kıbrıs Görüşmelerinde Yeni Dönem: 2 Devletli Çözüm Vurgusu