40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
İnsan vücudu genellikle fazla suyu doğal yollardan atabilir, ancak bu durum sağlıklı bireyler için geçerlidir. Kalp veya böbrek yetmezliği bulunan kişilerde ise fazla su alımı ciddi sağlık riskleri oluşturabilir. Uzun süreli aşırı su tüketimi, elektrolit dengesinde bozukluklara sebep olabilir ve bu durum, özellikle kalp ve böbrek hastalıkları olan kişilerde, hayati tehlike doğurabilir.
Bu nedenle günlük su tüketimi, kişinin genel sağlık durumu ve mevcut hastalıklarına göre dikkatlice ayarlanmalı ve gerekirse uzman gözetiminde yapılmalıdır. Kalp hastalıkları veya böbrek problemi olanlar, vücutlarının susuz kalmamaları için minimum su ihtiyacını karşılamalı ancak aşırıya kaçmamalıdır.
Kalp veya böbrek yetmezliği olan kişilerde, vücut su tutma eğilimi yüksek olduğu için su alımını sınırlandırmak gerekir. Bu hastalar, genellikle günlük su ihtiyaçlarını doktorlarının önerdiği sınırlar içinde karşılarlar ve kilo takibi bu süreçte oldukça faydalıdır. Evinizde günlük tartılarak alınan kiloya göre su tüketiminizi ayarlamak, bu durumu daha kolay yönetmenize yardımcı olabilir.
Özellikle, diyalize bağlı hastalar veya böbrek fonksiyonları azalmış kişiler, su tüketimine çok dikkat etmelidir. Bu hastalar için kişiye özel öneriler ve sınırlar, uzmanların rehberliğiyle belirlenir. Bu durumda, böbreğin suyu vücuttan atma kapasitesine göre hareket etmek en doğru yaklaşımdır.
Güneş altında çalışanlar, spor yapanlar veya yoğun fiziksel aktivite içinde olanlar, terleme yoluyla büyük miktarda sıvı kaybederler. Bu kayıpların yerine konmaması, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu kişiler, kaybettikleri sıvıyı karşılamak için yeterli miktarda su içmelidirler.
Vücut, susuzluk veya aşırı su alımı ile ilgili çeşitli sinyaller verir. Susuz kalındığında, böbrekler arka arkaya çalışır ve idrar rengi koyulaşır. Ayrıca, yeterince su alınmazsa susama hissi devreye girer ve bu, vücudun su ihtiyacını gösteren önemli bir belirtidir. Susamadan bile idrarın kıvamı koyuysa, mutlaka su içilmelidir.
Toplum arasında yaygın bir inanış olan, sabah kalkar kalkmaz su içmenin kalp krizi riskini azalttığına dair kesin bilimsel kanıtlar bulunmamaktadır. Ancak, gece boyunca vücudun susuz kalmış olması nedeniyle sabah su içmek, dolaşım ve böbrek fonksiyonlarını düzenleyici etkiler gösterebilir. Bu alışkanlık, kalbi doğrudan korumaktan çok, vücudu güne hazırlayan ve genel sağlığı destekleyen bir davranıştır.
Su tüketiminin, kalp krizi riskini doğrudan önlediğine dair klinik çalışmalar kesin olmamakla birlikte, düzenli ve yeterli su içen bireylerde kalp-damar hastalıklarına bağlı ölüm riskinin daha düşük olduğu gözlemlenmiştir. Bu durum, iyi bir hidrasyonun kanın akışkanlığını artırması, pıhtı oluşumunu engellemesi ve damar sağlığını desteklemesi ile ilişkilendirilir.
Yetersiz sıvı alımı, kan hacmini azaltır; bu da kalbin pompa gücünü düşürür. Aynı zamanda damarlar daralır ve kalp atış hızı artar. Sonuç olarak, tansiyon düşüklüğü ve çarpıntılar ortaya çıkabilir. Özellikle yaşlılar ve kalp hastaları bu etkilerden daha fazla etkilenebilir. Bilimsel çalışmalar, susuz kalmanın ritim bozukluklarını tetikleyebileceğini ve ani tansiyon dalgalanmalarına neden olabileceğini göstermektedir.
Yaygın bir inanış olan, yatmadan önce gece su içmenin kalp ritmini düzenleyeceği iddiası bilimsel kanıtlarla desteklenmemektedir. Aşırı gece su tüketimi, sık idrara çıkmaya ve uyku bölünmesine yol açabilir; bu da kalp sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yapabilir. Ayrıca, ritim bozukluğu yaşayan kişilerde susuz kalmak veya aşırı su içmek, sorunu şiddetlendirebilir. En ideal yöntem, gün boyunca yeterli su içip, geceyi uyku kalitenizi bozmayacak seviyede tutmaktır. Bu konuda, kişilerin doktorlarının tavsiyelerine uyması önemlidir.
Beynin Sırlarını Keşfeden Bir Cerrahın Kalemiyle Dünya ve İnsanlık Üzerine Düşünceler