40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin önde gelen yetkilileri ve uluslararası finans kurumlarının projeye olan ilgisinin azalmasıyla birlikte, “Büyük Deniz Enterkonektörü” girişiminin geleceği belirsizliğe sürüklendi. Bu öncü proje, İsrail, Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ı deniz seviyesinin yaklaşık 300 metre altında yeniden bağlamayı planlamıştı. Ancak, çeşitli finansal ve politik engeller nedeniyle duraklama yaşanmakta.
Özellikle, Avrupa Birliği Başsavcılığı’nın resmi soruşturmasıyla ilişkili olarak, Kıbrıslı Rumların projeye finansman sağlamadaki şüpheleri ve yolsuzluk iddiaları gündemi meşgul ediyor. AB’nin 657 milyon Euro’luk finansman taahhüdü ile planlanan proje, büyük yankı uyandırmış ve bazı çevreler tarafından ekonomik açıdan sürdürülebilirliği sorgulanmıştı. AB kurumlarının soruşturması ise, projeye ilişkin hukuki ve finansal usulsüzlük olasılıklarını araştırmaya başladı.
AB Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma, özellikle, AB fonlarına erişimde hiçbir deneyimi olmayan bir şirketin devasa hibelerle nasıl ihaleye katılıp kazanabildiğine odaklanıyor. Çeşitli medya organlarına sızan bilgilere göre, soruşturma kapsamında, Kıbrıslı Rum gazeteciler ve siyasi figürlerin, şahsi menfaatleri doğrultusunda resmi makamları kullanıp kullanmadığı incelenmekte. Ayrıca, proje finansmanı için kullandırılan kredilerin, etik ve hukuki standartlara uygun olup olmadığı detaylıca araştırılıyor.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, bölgede yeni enerji projeleriyle ilgilendiğini ve “projeye verilen önemin gösterilmesi gereken bir durum olduğunu” dile getirdi. Miçotakis, “Kıbrıs’ın, denizaltı kablo projesini gerçekten istediğini ortaya koymak zorunda olduğunu” belirtti. Ayrıca, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin enerji bağımsızlığını kazanmaya büyük önem verdiğine dikkat çekti.
Kıbrıslı Rum politikacılar ve uzmanlar, projeye ilişkin farklı görüşler ortaya koymakta. Kimi yetkililer, projenin uzun vadeli enerji güvenliğini sağlayacağını savunurken; kimileri ise yüksek maliyetleri ve uygulama zorluklarını ciddi riskler olarak gösteriyor. Uluslararası ekonomik çalışmalar, projenin 2,4 milyar Euro tutarında olmasının yanı sıra, 2030 itibarıyla tamamlanmasının planlandığını ortaya koyuyor.
Projenin temel kabulü, Kıbrıs içindeki siyasi fikir ayrılıklarını da beraberinde getirdi. Güney Kıbrıs’ta bazı yetkililer, projenin stratejik bir üstünlük sağladığını düşünürken, diğerleri yüksek maliyet ve riskleri gerekçe göstererek karşı çıkmakta. Ekonomik Bakanlık çalışmalarına göre, mevcut ekonomik şartlar ve dış finansman alanındaki problemlerin projeyi sürdürülebilir olmaktan uzaklaştırdığı belirtiliyor.
Uluslararası basın, projeye ilişkin umutların, özellikle de bölgedeki enerji ve güvenlik dinamiklerinin değişimiyle yakından ilişkili olduğunu vurguluyor. Özellikle, bazı uzmanlar, Türkiye’nin bölgesel deniz yetki alanlarını ve enerji arz güvenliğini koruma adına, bu projeye karşı sert tepki gösterebileceği öngörüsünde bulunuyor.
Manchester’da BBC Ofisi Önünde Filistin Destekli Oturma Eylemi