Yaşlandıkça beyninizi zinde tutmanın bilimsel reçetesi

Büyük bir klinik araştırma, yaşam tarzı değişikliklerinin demans riski taşıyan yaşlı yetişkinlerin bilişsel işlevlerini iyileştirebileceğini gösteriyor.

Bir klinik çalışma, yaşam tarzındaki değişikliklerin bilişsel gerileme ve bunama riskini azaltma potansiyelini yeniden gündeme getiriyor. Çalışma, egzersiz, sağlıklı beslenme, sosyalleşme ve zekâ oyunlarının, özellikle bilişsel fonksiyonları koruma ve geliştirme konusunda önemli etkiler gösterebileceğini ortaya koydu. Bu araştırma, 60 ila 79 yaş arasındaki, sağlıklı olmalarına rağmen kötü beslenme alışkanlıkları, düzenli egzersiz eksikliği veya kardiyovasküler risk faktörleri nedeniyle bilişsel gerileme riski taşıyan 2111 yetişkin üzerinde gerçekleştirildi. Finlandiya’da 2015 yılında yapılan benzer bir çalışmayı temel alan bu yeni araştırma, elde ettiği sonuçları JAMA’da yayınladı ve Toronto’da düzenlenen Alzheimer Derneği Uluslararası Konferansı’nda sunuldu.

Demansın önlenmesine ilişkin 2024 Lancet Komisyonu raporu, demans vakalarının yaklaşık %45’inin değiştirilebilir risk faktörlerinin yönetimiyle önlenebileceğine dikkat çekiyor. San Francisco'daki California Üniversitesi'nde psikiyatri bölümü başkan yardımcısı ve profesör Kristine Yaffe, bu konuda şu ifadeleri kullanıyor: “Eğer bu riskleri değiştirebilir ve iyileştirebilirsek, beynimizin sağlığını koruma ve bunamayı önleme konusunda mantıklı adımlar atmış oluruz.” Ayrıca, Wake Forest Üniversitesi Tıp Fakültesi iç hastalıkları profesörü ve çalışmanın baş araştırmacısı Laura Baker, bu yeni çalışma ile sağlıklı davranışların beyin sağlığı açısından ne kadar önemli olduğunu ve “beyin sağlığını iyileştirmek için yeni bir reçete” sunulduğunu belirtiyor.

Çalışmanın Kapsamı ve Yöntemi

Araştırmacılar, demans riski yüksek ve genellikle temsil edilmekte zorlanan gruplardan katılımcıları da dahil etti. Katılımcıların %31’i etnik veya azınlık gruplarına aitken, %78’inin ailesinde hafıza bozukluğu öyküsü bulunuyordu. Katılımcılar rastgele iki farklı yaşam tarzı müdahale grubuna atandı: yapılandırılmış bir program ve kendi kendine rehberlik eden bir program. Her iki grup da iki yıl boyunca fiziksel aktivite, diyet, bilişsel eğitim, sosyal katılım ve damar sağlığına odaklandı.




Kendi kendine yönlendirilen grup, sağlık, diyet ve egzersiz konularında genel eğitim almış ve kendi ihtiyaçlarına uygun yaşam tarzı değişikliklerini yapmaya teşvik edilmiş kişilerden oluşuyordu. Ayrıca, bu katılımcılar, öğrendiklerini tartışmak ve deneyimlerini paylaşmak üzere kendi topluluklarındaki diğer üyelerle altı kez bir araya getirildi. Buna karşın, yapılandırılmış grup, çok daha yoğun ve disiplinli bir programa tabi tutuldu. Bu gruptaki katılımcılar, her hafta dört gün aerobik egzersiz, iki gün direnç antrenmanı ve iki gün de esneme ve denge egzersizi yaptı. Diyet olarak, sağlıklı beyin yaşlanmasını destekleyen MIND diyeti uygulandı. Ayrıca, haftada üç kez web tabanlı bilişsel eğitim programlarına katıldılar.




Sağlık ve yaşam tarzı değişiklikleri ile ilgili bilgiler, yapılandırılmış grup üyelerine yılda iki kez sağlık koçluğu, telefon görüşmeleri ve klinik ziyaretleriyle desteklendi. Bu destek ve sosyal etkileşimlerin, müdahalenin önemli bir parçası olduğu vurgulandı. Araştırmacılar, başlangıçta katılımcıların bilişsel durumlarını inceleyerek, iki yıl boyunca her iki grubun da bilişsel gelişmeler gösterdiğini tespit etti. Ancak, yapılandırılmış yaşam tarzı grubunun, kendi kendine rehberlik eden gruba kıyasla daha iyi performans sergilediği görüldü. Rush Üniversitesi Tıp Merkezi iç hastalıkları doçenti Klodian Dhana, bu durumu şu sözlerle açıkladı: “Kendi kendine rehberlik eden grupta başlangıçtaki bilişsel skorlarına göre anlamlı bir iyileşme görmek gerçekten şaşırtıcıydı.”




Çalışmanın Bulguları ve Önemi

Jones ve diğer katılımcılar, günde sadece 10 dakika egzersizle yavaştan başladıklarını ve bu başlangıcın onları harekete geçirdiğini belirtti. Jones, “İlk başta 10 dakika çok iyiydi; bu beni motive etti ve kendime zarar vermeden ilerledim. Sonuç olarak, yaklaşık 30 kilo verdim,” dedi. Houston’dan 72 yaşındaki Peter Gijsbers van Wijk, kendi kendine yönlendirilen grubun bir üyesi olarak diğer katılımcılar ve kolaylaştırıcılarla bir arada bulunmanın, motivasyonunu yüksek tutmasına ve daha fazla fiziksel aktivite yapma hedefine ulaşmasına yardımcı olduğunu dile getirdi. Van Wijk, ailesinde demans hastası olan biri olarak, bu deneyimden sonra haftada en az beş gün yoga yapmaya ve her gün yürümeye devam ediyor. Ayrıca, sosyal temaslarını artırmak ve topluma katkıda bulunmak amacıyla gönüllü çalışmalara katılıyor.




İllinois’den 66 yaşındaki Phyllis Jones ise, yapılandırılmış grubun kendisinde büyük bir değişim yarattığını belirtti. Annesi ve büyükannesi demans hastası olan Jones, 28 yıldır çalıştığı yazılım mühendisliği kariyerini bırakıp, sağlığını daha iyi korumaya başladı. Dhana, çalışma sonuçlarının çok önemli olduğunu fakat uzun vadeli etkilerin henüz bilinmediğine dikkat çekiyor. Ayrıca, yapılandırılmış grubun yürütme fonksiyonlarında daha iyi sonuçlar ortaya koyduğunu, hafıza veya zihinsel işlem hızında ise anlamlı bir fark olmadığını belirtiyor. Yaffe, bu durumun “daha çok vasküler bir yola ve daha az Alzheimer’a” işaret ettiğini vurguluyor ve hafıza bozukluğunun bu bağlamda önemli bir belirleyici olduğunu söylüyor.




Alzheimer Derneği’nin tıbbi ve bilimsel ilişkilerden sorumlu kıdemli başkan yardımcısı Heather Snyder ise, “Bilişsel bozulma ve bunamaya neden olan hastalıkların tedavisinde, davranışsal müdahaleler ve ilaçların birlikte kullanılması gerekmektedir,” diyerek bu çalışmaların önemine değindi. Şu anda, araştırmacılar, bu müdahalelerin uzun vadeli etkilerini anlamak amacıyla katılımcıların biyobelirteçleri ve nörogörüntüleme verileri üzerinde dört yıl süren takip çalışmalarını sürdürüyorlar. Çalışmanın, çeşitli yaşam tarzı değişikliklerini içerdiği göz önüne alındığında, hangi müdahalenin en etkili olduğunu belirlemek ise henüz mümkün değil.