40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
Bu eşsiz ve ilham verici yolculuk, sadece bir rekor denemesinden ibaret değil; aynı zamanda UNICEF ve Norwich merkezli yardım kuruluşu Bicycle Links için büyük bir bağış kampanyasının da parçası. Amaçları, dünya genelinde ihtiyaç sahibi çocuklara bisiklet temin edilmesine katkıda bulunmak ve bu sayede onların yaşam kalitelerini artırmak. Bu projeyle, hem kişisel sınırlarını zorlayan bir maceraya atılıyorlar hem de toplumsal farkındalık yaratmayı hedefliyorlar.
56 yaşındaki George ve 22 yaşındaki oğlu Joshua, şu an Orta Asya’nın kalbinde, Kırgızistan’da pedal çevirmeye devam ediyor. Daily Mail’e verdiği röportajda, bu büyük yolculuğun fikir aşamasının birkaç yıl önce ABD’yi bisikletle geçerken başladığını anlatıyorlar:
“Sonra Joshua, Singapur’dan evine bisikletle dönme fikrini ortaya attı. Biz de ‘Neden tamamen bir dünya turu yapmayalım?’ diye düşündük.”
Yaptıkları araştırmalar, böyle uzun ve zorlu bir parkuru daha önce hiçbir baba-oğulun tamamlamadığını gösterince, Guinness Dünya Rekoru’na başvurma fikri ortaya çıkmış. Bu süreçte, parkurun zorluklarını ve güzelliklerini gözler önüne seren birçok deneyim yaşamışlar. Bu yolculuk, sadece bir rekor kırma çabası değil, aynı zamanda hayatın ve insan dayanıklılığının sınırlarını keşfetme hikayesi olarak da öne çıkıyor.
Avrupa, Asya, Avustralya ve Güney Amerika’yı kapsayan rotada, en çok iz bırakan ülke ise Türkiye olmuş. Joshua, bu ülkedeki deneyimlerini şu sözlerle anlatıyor:
“Türkiye favorim olabilir. Medyada gördüğümden çok daha farklı ve büyüleyici bir yerdi. İnsanlar inanılmaz misafirperverdi. Bir çoban bizi kahvaltıya davet etti. Manzaralar ise gerçekten nefes kesiciydi.”
George da aynı duyguları paylaşıyor:
“Kapadokya’da birkaç gün geçirdik. Hayatımda gördüğüm en etkileyici yerlerden biri oldu. Kuzey Işıkları ve Büyük Kanyon ile yarışabilecek güzellikteydi.”
En zorlu etaplardan biri, 40 dereceyi aşan sıcaklıklarla mücadele ettikleri Özbekistan olmuş. Joshua, bu zorlu deneyimi şöyle anlatıyor:
“450 kilometrelik çöl yolunda, sabah saat 2’de yola çıkıyorduk. Su şişeleri dakikalar içinde ısınıyor ve bazen 50 km boyunca hiç su veya gölge yoktu. Bu, şimdiye kadar yaşadığımız en zorlu haftaydı.”
Bir diğer büyük sorun ise Türkiye’de yaşandı. Joshua’nın bisikletinin çatlayan şasesi, ciddi bir engel teşkil etti. Ancak, annesinin Gürcistan’ın başkenti Tiflis’e uçmasının ardından yeni bir şase temin edilerek yolculuk devam etti.
Şu anki hedefleri ise Çin. George, bu ülkenin hem kültürel zenginlikleri hem de fiziksel zorluklarıyla onları yeni bir maceraya sürükleyeceğine inanıyor:
“Şimdiye kadar her şey ya çok iyi, ya daha da iyi ya da inanılmaz şekilde güzeldi. Her yerde iyi niyetle karşılandık ve bu bizi çok motive ediyor.”
Ağrı Dağı’nın eteklerindeki sulak alanlar turizme kazandırılıyor