40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
Deprem konusunda uzmanlaşmış olan Afet Yönetimi Uzmanı, Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Bülent Özmen, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin ardından geçen 26 yıl içerisinde Türkiye’de toplam 448 bin deprem kaydedildiğini açıkladı. Özmen, yaşanan bu sarsıntıların ortalama olarak her 6,5 yılda bir 7’den büyük büyüklükte depremle karşılaşıldığını vurguladı.
Çalışmalarını sürdüren Özmen, son yıllarda yaşanan depremlerin yıllık dağılımına da dikkat çekti. En yoğun depremin 2023, 2017, 2020 ve 2024 yıllarında gerçekleştiğini belirten uzman, özellikle 2023 yılında yaklaşık 74 bin sarsıntı yaşandığını kaydetti. Ayrıca, son 26 yılda 6 ila 6,9 büyüklüğündeki depremlerin toplam sayısının 46 olduğunu dile getirdi. Bu verilere göre, yılda yaklaşık iki kez 6’dan büyük sarsıntılar yaşanmakta olup, ortalamanın üzerinde büyük depremlerle karşılaşılıyor.
Deprem bilançosuna dair de önemli bilgiler paylaşan Özmen, 1999’dan beri yaşanan depremlerde 77 bine yakın kişinin yaşamını yitirdiğini ve ekonomik zararların yaklaşık 200 milyar dolara ulaştığını ifade etti. Marmara Depremi sonrası Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun Yalova açıklarına kadar kırıldığını hatırlatarak, Marmara Denizi’nde bulunan bazı fayların ise 1766 yılından bu yana 7’den büyük büyük deprem üretmediğinin altını çizdi. Bu durumu, bölgedeki sismik boşluklar olarak değerlendirebiliriz.
Özmen, “Olası 7’den büyük bir deprem İstanbul’u çok ciddi şekilde etkileyebilir.” şeklinde uyarıda bulundu. Ayrıca, 2019’da 5,8, 2023’te ise 6,1 büyüklüğünde depremler yaşayan İstanbul’un, bu depremlerin fay hattındaki gerilimi azaltmadığını belirtti. Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun kuzey kolunda kırılmayı bekleyen fayların halen mevcut olduğunu vurgulayan Özmen, “Bu nedenle, olası 7’den büyük bir depremin İstanbul’u son derece ciddi biçimde etkilemesi muhtemeldir.” dedi.
Özmen, Marmara Denizi’nin güneyinde yer alan fay hattının da uzun süre büyük deprem üretmediğine dikkat çekerek, “Buradaki olası bir sarsıntı, Marmara kıyılarında büyük çapta yıkımlara yol açacaktır.” şeklinde uyardı.
Deprem sonrası süreçte yasal, hukuki ve teknik açıdan birçok adım atıldığını ancak bunların yetersiz kaldığını vurgulayan Özmen, her yeni depremde yaşanan kayıpların ve yıkımların, alınan önlemlerin henüz istenilen seviyede olmadığının göstergesi olduğunu belirtti. Bu nedenle, kentsel dönüşüm çalışmalarının büyük önem taşıdığını da ifade etti.
Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki depremin artçı şoklarının 5,1-5,2 büyüklüğüne kadar çıkabileceğini belirten Özmen, bölgede yaklaşık 20’ye yakın aktif fay bulunduğunu aktardı.
Deprem sonrası yüklenmeyi sadece Simav Fay Zonu’nun 20 kilometrelik kısmının kırılmasıyla sınırlı tutmayan Özmen, şöyle devam etti: “Türkiye’nin pek çok bölgesi yüksek deprem riski taşımakta. Sındırgı’daki fay hattı ile İstanbul’u etkileyen Kuzey Anadolu Fay Hattı ayrı hatlar. Bu nedenle, Sındırgı’daki depremlerden sonra İstanbul’un deprem tehlikesine ilişkin endişeler devam etmektedir ve günümüzde de aynı seviyede risk taşıyor.”
Meteoroloji’den 13 il için kritik uyarı: Sarı kodlu alarm verildi