40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
Dünya gündemi, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki yüz yüze görüşmeye kilitlendi. Alaska’da düzenlenmesi planlanan bu toplantı, iki liderin yalnızca kendileriyle sınırlı bir ortamda bir araya gelmesini içerecek. Beyaz Saray tarafından yapılan açıklamada, odada sadece Trump ve Putin’in olacağı ifadeleri vurgulanırken, The Guardian gazetesi Washington muhabiri Andrew Roth, bugünkü değerlendirmesinde iki liderin Helsinki’deki son görüşmesini ve o görüşmenin sonuçlarını detaylandırdı.
Andrew Roth’un haberine göre, 2018 yılında Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de gerçekleşen görüşme, iki liderin yakın tarihindeki en önemli buluşmasıydı. O zamanlar, Trump ve Putin’in yüz yüze yaptığı toplantı, ABD-Rusya ilişkilerindeki kopuşu, seçimlere müdahale suçlamalarını ve Ukrayna’daki çatışmayı tartışmayı içeriyordu. Toplantıdan sonra Trump, odadan çıkarken Putin’den oldukça etkilenmiş gibiydi.
O dönem düzenlenen basın toplantısında, ABD istihbaratlarının Rusya’nın seçimlere müdahale ettiğine inandığını sorgulayan bir soruya Trump, “Başkan Putin, ‘Rusya değil’ diyor. Bu durumda bana inandıramazlar” şeklinde cevap vermişti. Fiona Hill, Trump’ın bu toplantıyı sonlandırmak için flulaştırıcı önlemler almayı düşünmüş olduğunu açıklamıştı, örneğin yangın alarmı veya sağlık sorunları gibi alternatifler düşünüldü.
Roth, Alaska’daki buluşmanın, Helsinki görüşmesinden çok daha kritik olacağını belirtti. Bu toplantı, Putin’in Şubat 2022’de başlayan Ukrayna işgalinden sonra G7 ülkeleriyle yapılan ilk büyük yüz yüze görüşme olacak. Trump’ın Trump da, yakın zamanda Putin’le “toprak takası” üzerine konuşacağını açıkladı. Avrupa liderleri ise Trump’ın odadan Kremlin etkisinde çıkma endişelerini dile getirmekte ve bu durumun, 1945’teki Yalta Konferansı’nı hatırlattığını belirtiyorlar—orada da ABD, Sovyetler Birliği ve Birleşik Krallık, Avrupa’nın geleceğine karar vermişti.
Zelenski’nin, yeni bir saldırıyı engellemek adına toprağı vermeyeceğini açıklaması, Trump’ın “toprak takası” öngörüsünü boşa çıkardı. Roth, ABD dış politikasının bu belirsiz ve ‘geçici’ yaklaşımının, düşmanlarına avantaj sağladığını ve öfke yarattığını vurguluyor. Çin lideri Şi Cinping de, bu öngörülemezliğin kendileri adına ne kadar riskli olduğunu gören liderler arasında yer alıyor. Rusya ise, Trump yönetiminin yanlış anlaşılan politika yaklaşımı sayesinde, kendi avantajlarını artırmayı hedefliyor.
Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, Trump ve Putin arasındaki görüşmenin yalnız çalışma ortamında gerçekleşeceğini ve Trump’ın hem bir dinleme hem de bir ‘taktik deneme’ yapacağını açıkladı. Andrew Roth, bu ortamda yapılan görüşmelerin kalıcı sonuçlar doğurup doğurmayacağı konusunda şüpheli olduğunu belirtti:
Hill’e göre, bu tip ortamların sonucu pek de anlamlı değil. Çünkü, Trump’ın Putin’le güçlerini karşılaştırmak veya ne söylendiğini tam anlamak için pek bir fırsatı olmamıştı. Yani, toplantının yapılması iyi ama, net bir sonuç ya da anlaşma çıkmadan, kimse tam olarak ne kararlaştırdığını bilemiyor.
Bütün bu gelişmeler, Biden yönetimi döneminde ve uluslararası arenada ciddi endişelere yol açarken, Putin ve Trump arasındaki yakınlaşmanın ve olası anlaşmaların, bölgesel ve küresel dengeleri nasıl etkileyeceği merak konusu olmaya devam ediyor. Global aktörler, bu toplantıların sonuçları ve hangi tarafın daha avantajlı çıkacağı konusunda yakından takipte.
Yunanistan’da Filistin destekçileri İsraillileri taşıyan gemiyi protesto etti