Sergi ve Açılış Etkinlikleri

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Çorum’un Boğazkale ilçesinde gerçekleştirilen ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen ‘Cumhuriyetimizin 102. Yılında 102 Süreli Sergi: Anadolu’nun Kültürel Mirasına Yolculuk Projesi’, tarih boyunca demirin geçirdiği benzersiz serüveni ziyaretçilere detaylı bir şekilde anlatmaya devam ediyor. Hititlerin başkenti Hattuşa’da bulunan Boğazköy Müzesi’nde düzenlenen bu özel sergi, Anadolu’nun kadim kültürel mirasının en önemli parçalarından biri olan demirin, yaklaşık 3 bin 500 yıllık tarihsel yolculuğunu gözler önüne seriyor. Sergi, hem arkeolojik buluntular hem de uzmanların anlatımlarıyla, demirin insanlık tarihindeki merkezi rolünü ve kültürel önemini vurguluyor.

Programın açılışında, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından, protokol üyeleri ve uzmanlar tarafından yapılan konuşmalarla serginin anlam ve önemine işaret edildi. Katılımcılar, eserlerin sergilendiği alanı büyük bir ilgiyle gezerek, demirin tarih boyunca geçirdiği evrimi yakından gözlemleme fırsatı buldu. Bu etkinlik, sadece tarihi bir sergiyi değil, aynı zamanda Anadolu’nun zengin kültürel mirasına yapılan derin bir yolculuğu temsil ediyor.

Serginin Açılışı ve Katılımcılar

Sergi, Çorum İl Kültür ve Turizm Müdürü Sayın Sümeyra Bektaş, Sungurlu Kaymakamı ve Boğazkale Kaymakam Vekili Mutlu Köksal, Boğazkale Belediye Başkanı Adem Özel, Boğazköy Müzesi Müdürü Resul İbiş, Hattuşa Kazı Başkanı Prof. Dr. Andreas Schacner ve diğer protokol üyeleri ile arkeoloji uzmanlarının katılımıyla gerçekleştirildi. Program, resmi açılışın ardından, eserlerin detaylı bir şekilde tanıtıldığı ve ziyaretçilerin ilgisini çeken bir sergi turu ile devam etti.

Seri ve Tematik İçerik

Sergide, demirin yaklaşık 3500 yıllık tarihsel serüveni, farklı dönemlere ait eserlerle anlatılıyor. Eserler arasında, Hitit dönemine ait demir aletler, süs eşyaları, kaplamalar ve çeşitli metal objeler bulunuyor. Ayrıca, sergi kapsamında düzenlenen interaktif anlatımlar ve bilgilendirici panolar, ziyaretçilere demirin tarih boyunca geçirdiği dönüşümü ve kültürel yansımalarını detaylı biçimde aktarmayı amaçlıyor.

Sergi, demirin tarih sahnesindeki yaklaşık 3500 yıllık serüvenini gözler önüne sergilemektedir. Bu serüven, sadece bir metalin kullanımı değil, aynı zamanda insanlık kültür ve teknolojisinin gelişiminde önemli bir dönüm noktasıdır. Çorum İl Kültür ve Turizm Müdürü Sayın Sümeyra Bektaş, yaptığı açıklamada, “Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından ortaya konan bu eserlerin, sabır, azim, disiplin ve fedakarlıkla ortaya çıkarıldığını ve korunmaya devam ettiğini” belirtti. Bu eserler, Anadolu’nun farklı dönemlerindeki kültürel zenginliğin ve teknolojik gelişimin somut örnekleri olarak öne çıkıyor.

Demirin Tarihsel ve Kültürel Önemi

Demirin tarih boyunca insan yaşamındaki önemi, sadece kullanım alanlarıyla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda sembolik anlamlar da taşıyor. Çorum’un Boğazkale bölgesinde, serginin anlatımlarında özellikle vurgulanan nokta, demirin kozmik kökeni ve evrensel mirasımıza katkısıdır. Prof. Dr. Andreas Schacner, bu konuda şu değerlendirmeleri yaptı: “Demir, sadece Dünya’ya ait değil; yıldızların kalbinde doğan kozmik bir elementtir. Meteorik demirin, supernova patlamaları sonucu oluşması ve Dünya’ya ulaşması, onun evrensel ve kozmik bir miras olduğunu gösteriyor.” Bu bağlamda, demir teknolojisinin gelişimi, insanlık tarihinin en büyük dönüşüm olaylarından biri olarak kabul ediliyor.

Demirin İnsanlık Tarihindeki Rolü ve Süreklilik

Boğazköy/Hattuşa Kazı Başkanı Prof. Dr. Andreas Schacner, demirin eski dönemlerdeki kullanımı hakkında şu bilgileri paylaştı: “Karum ve Hitit dönemlerinde, demirin genellikle süs eşyası ve kaplama malzemesi olarak kullanıldığını düşünüyoruz. Mesela, bazı Hitit metinlerinde ‘kralın demirden tahtı’ ifadesi geçiyor; bu, demirin hem güç hem de statü sembolü olduğunu gösteriyor. Ancak, bu ifadenin gerçekten metal bir taht anlamında değil, daha çok süsleme veya simgesel bir anlam taşıdığı kanaatindeyiz.” Ayrıca, demirin teknolojik anlamda kullanımının, Milattan önce 1000’li yıllarda yaygınlaşmaya başladığını belirten Schacner, özellikle Kuzeybatı İran ve Doğu Anadolu bölgelerinin bu alanda önemli merkezler olduğunu vurguladı. Boğazköy’de ise demirle tanışmanın biraz daha geç olduğunu ve ilk örneklerin 8. yüzyıla ait küçük aletler olduğunu açıkladı. Bu gelişmelerin, bölgedeki kültürel sürekliliğin ve yeniden yapılanmanın göstergesi olduğunu ifade etti.